bugün

frankfurt okulu "eleştirel teori" savunucusu teorisyenlerin haklı olarak hedef tahtasına oturttukları sosyal olguları doğal olgular ile özdeşleştiren yaklaşım.

eleştirel yaklaşıma göre pozitivist yaklaşımın temel sorunu sosyal olguların "şey" benzeri doğal olgular olarak görülmesidir. eleştirel teori savunucularına göre toplumu doğa bilimine özgü yöntemlerle incelemek ve bir doğa gibi bakmak toplumu "nesneleştirmek" ve "şeyleştirmek" olur ve bu durumum kaçınılmazdır. ayrıca pozitivistler var olan "toplumu" kaçınılmaz bir doğal sonuç olarak gördüklerinden onu değiştirilemez olarak görmekte ve bu durum mevcut toplumun "muhafazakarlığını" yapmnalarına neden olmaktadır. sosyal olguları fiziksel olgulara indirgeyen ve böylece onları fetişleştiren pozitvistler "toplumsal olguların" tarihi süreç içerisinde sonuç olarak insanlar tarafından üretilmiş olduklarını görmezden gelmekte toplumsal olguları tamamen insanın dışında üretilen ve insandan tamamen bağımsız olan bir verili "sonuç " olarak göstermektedir. pozitivizim verili gerçekliği doğal bir gerçeklik olarak kabul ettiği için onu radikal olarak değiştirmeyi de kabul etmez ve bu bakımdan "muhafazakar" bir yapı özelliği gösterir. pozitivist sosyal bilimde hem sosyal aktör hem de araştırıcının kendisi son derece pasif olarak konumlandırılır.

pozitivist sosyoloji anlayışında doğayı nasıl teknik olarak gelişen teknoloji yardımıyla kontrol etmek mümkün ise toplumu da aynı şekilde kontrol etmek bir o kadar mümkünmdür. toplumunda tıpkı doğa gibi insan iradesinden bağımsız zorunlu olarak işleyen yasaları olduğuı önkabulunden yola çıkıldığı için insan ile nesne dünyası ARASINDA BiR AYRIM YAPILMAZ VE doğa le toplum özdeşleştirilir. weber'in deyimiyle "sosyal olguların şeyler gibi ele alınması " gerekliliği toplumsal alanda teknik kontrolün sağlanması ve bir "toplum mühjendisliği" yani bir sosyal alan mühendisliğine dayanak oluşturmaktadır.
olumlu toplum bilimi diye türkçeleştirilebilir.
öncülüğünü a. comte'un yaptığı bir sosyoloji akımı. 19. yüzyılda ortaya atılmış, yirminci yüzyılın son çeyreğine kadar sosyolojide egemen olmuştur. toplumsal konularda nesnel ve mutlak bilgiye ulaşılabileceğini savunur. doğa bilimleriyle sosyal bilimlerin bilgiye ulaşmak için benzer yöntemler kullandığını, daha doğrusu sosyal bilimlerin doğa bilimlerinin yöntemini kullanması gerektiğini savunmuştur.

pozitivist sosyoloji, sosyolojinin kabul etmesi ve uygulaması gereken yöntemi ortaya koyar. bu yaklaşıma göre hem doğanın hem de toplumun yasaları vardır. doğal bilimcinin doğadaki yasaları keşfetmeye çalışması gibi sosyal bilimci toplumdaki yasaları keşfetmeye çalışır. o nedenle bilim insanı, değerlerini bilimine karıştırmamalıdır. bilim, olanları araştırır, olması gerekenlerle ilgilenmez. bu da bilimin topluma değerler tavsiye etmek yerine nesnel gerçekleri analiz etmesi anlamına gelir.

pozitivist sosyoloji, nesnel bilgiye ulaşılabileceğini savunmuştur. bilim insanı hangi ırktan, dinden veya görüşten olursa olsun bilimsel araştırma yaparken kendi değerlerini ve görüşlerini bir kenara bırakacağı için toplumun gerçek ve tartışmasız bilgisine ulaşabilir. nesnel bilgi, öznel inançları ve değerleri bir kenara bırakarak elde edilebileceği için herkes açısından geçerli bir bilgidir.

bilim insanı araştırmaya ya daha önce keşfedilerek kanıtlanmış yasalardan başlar ya da belirli bir gerçeklikten başlar ve yasalara ulaşır. böylece bilim tarih içinde giderek gelişmekte ve ilerlemektedir. bilimde kümülatif olan bu gelişme bilim insanlarının doğanın ve toplumun yasalarını giderek daha fazla keşfetmeleri demektir.
güncel Önemli Başlıklar