bugün

'''MAHMUR ve Kandil'den gelip sorgulanan 30 kişiye Türk Ceza Yasası'nın etkin pişmanlığı düzenleyen 221.maddesinden yararlanmak isteyip istemediklerinin
sorulmadığı öğrenildi. Kandil'den gelen 5 PKK'lının ifadelerinde 'Örgütle bağımız devam ediyor, önderliğin çağrısı üzerine geldik' dedikleri ifade edildi. 'Önderlik' ifadesi 'Öcalan' diye değiştirildi. Sanıkların serbest bırakılmasına karar veren mahkeme, sanıklar ve avukatları dışarı çıkardıktan sonra serbest bırakma gerekçesini yazdırdı....'''
kaynak ;
http://www.haberturk.com/...cat=110&dt=2009/10/22

yorumsuz.
pişmanmış gibi davrananları pişkin pişkin pişmanmış saymanın getirdiği, yahu siz onların pişman olabilme ihtimalini mi sevdiniz diye haykırmaya sebebiyet veren tanı.
Son pişmanlığa da ceza indirimi var mı?
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12747465.asp okyunuz benim daha başka birşey dememe gerek yok.
Bu o.çocukları zaten diyarbakır' da yaptıkları konuşmada Türk Ceza Yasası'nın etkin pişmanlığı düzenleyen 221.maddesinden yararlanmak için gelmedik diyorlar. Yani bu o.çocukları yaptığımız hiç birşeyden pişman değiliz, yarın yine dağa çıkarız yine bu ülkeyi bölmek için elimizden geleni yaparız yine sizin evlatlarınızın anlına kurşunu sıkarız diyorlar. Bizde diyoruzki seiz pişman olmadığınızı söylüyorsunuz ama;
''sayın! Abdullah Öcalan sizin serbest bırakılmanızın açılıma destek vereceğini söyledi bizde sizi serbest bırakıyoruz...!''
gerçekleşmeyecek bir hayali sevmek gibidir. döndüklerinde ve karşılandıklarında yüzlerinde görülen pişmanlık ifadesini hepimiz gördük zira... çok pişmanlar çok...
ben doktor oluyordum sen hemşire, geri kalanlar gerilla.
kırmızı boyalarla umut ikliminde pkk yazılıyordu pütürlü duvarlara ve
türk dil kurumu'na inat bir türkçeyle.
apo abimizden öğrendik, hayali bayraklar türetmeyi
ankara'ya usul usul karbonmonoksit yağıyordu.
ve kapalı mekanlarda canlı bomba olmamayı öneriyordu haber bültenleri.
oysa ankara'da hiç patlamadım ben.
tsk'da tartışılan patlamış bedenim olmadı benim.
grupça gidilen dağlarda kıçımıza sıkılan platonik kurşunları saymazsak..
ankara'ya usul usul kurşun yağıyordu..
ve belli bir saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber bültenleri.
oysa hiç kurşun yaram olmadı benim
ve hiç bir mahkeme tutanağında geçmedi adım
çatışmaların ortasında sevimsiz mi sevimsiz bir surattım sadece.
sana boş kovanlardan tesbihler yapıyordum , ama sen yoktun
ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum, 20 yaşındaki çocuklara nasıl öldürülür derslerinde.

öldürdüğüm her askeri hep zamansız, amansızca bir mezarlık sessizliğine götürüyordu cenaze arabaları.
ve dilde hep aynı kelime oluyordu bize inat bir türkçeyle
vatan sagolsun diyordu anneler.
ve ben de saf gibi tüm bunlara inat,
bunların beni sevebilme ihtimalini seviyordum
mal gibi.
(bkz: başlarım böyle açılımın ızdırabına)
(bkz: tsk nın pişman olabilme ihtimalini sevmek)
platonik sevgilinin seviyor olabilme ihtimalini sevmek