bugün

personelin iticiliğinden dolayı işletmeden alışveriş yapmamak... başlığının kısaltılmış hali.
ticarette işini iyi yapana destek olmak öngörüsüyle bağdaştığını düşündüğüm hadise. şimdi trilyonluk işletme yapmışsındır yatırımın binibin paradır fakat 2 iş bilmez personel koymuşsundur. müşteri memnuniyeti hikaye falan olmuştur.
orta ölçekli işletmelerde personelin müşteriye davranışı, nezaketi, tutarlılığı, güler yüzü ciddi bir işletme kriteri sayılmaktadır. elbet insan gücü robottan farklı duygusal gelgitleriyle gün içinde farklı tınlar. ama gene de personelin eğitimli, kültürlü ve nazik olması aranan olmazsa olmazlardır.
kendi adıma itici personelden uzak durur, pekte o işletme taraflarına sokulmam. hatta yanından geçmem, o derece.
ha bu arada mühim not: kraker değil kriter!:)
işverenler için personel seçiminin son derece önemli olduğuna işaret eder. sırf az para vereyim, sigortasız çalıştırayım diye sokaktan topladığın meşe palamutlarını dükkana doldurursan, sinek avlıyoruz diye üzülmeyeceksin. müşteri geldiğinde, ayrım yapmaksızın, "hoşgeldiniz"; giderken alışveriş yapsın ya da yapmasın "güle güle, yine bekleriz" diyemeyen bir kişiyi orada tutmak büyük yanlıştır. yalnız olmadığımı bilmek güzel. çünkü güler yüzden yoksun çalışanlara sahip bir yere asla gidip alışveriş yapmam. ha, dükkan sahibinin umurunda olur mu? olmaz. ama gitmem arkadaş.
Genelde super marketlerdeki klimadan oturu mudur bilinmez ama daima soguk personele bir tepki olarak yapilabilir. Sonucta orda musteriye yardimci olmak icin bulunan ve bunun icin para alan insanlarin size karsi itici tavirlar sergilemesi moralinizi bozar ve ulan size para kazandiracagima pahali ama sevecen bakkaldan alirim
Diye dusunursunuz.
müşteri memnuniyetini her zaman ön planda tutan bilinçli tüketici davranışıdır.
Kayseride beğendik diye market var. sigaralar kasiyerlerin orada satılıyor.

girdim markete, sigara soruyorum. mesela,
-winston blue var mı?
+(hiç yüzüme bakmadan yandakiyle dedikoduya devam ederek) yok
-peki winston one var mı?
+yok dedim yeaa.
-tamam o zaman. ben bir camel soft alıyım.
+yok o da!
-tamam ne varsa ondan alıyım.
+biz sigara satmıyoruz dedim!(kızgın bi tavırla)

neyse. kızdım çıktım mis gibi mahalle bakkalından aldım.
sabah evden çıktım, spor salonuna gitmeden önce dedim bir kahvaltı keyfi yapayım bir kafeye girdim. "kepek ekmeğinden ya da herhangi bir diyet tipi ekmekten tostunuz var mı" dedim ki artık birçok kafenin menüsünde bulununan çok da acayip birşey olmayan bir sipariş bu istediğim. sorduğum garson kız da 18-19 yaşında genç bir insan. aldığım cevap:" yok, sonuçta ekmek yani ha beyaz ekmek olmuş ha kepek ". menüyü kapattım kalktım. dedim ki "yorum yapmak yerine nazikçe maalesef yok" deseniz yeterli ama böyle bilgiçlik taslamanız için gelmiyorum buraya sabah sabah dedim çıktım hemen yan tarafındaki rakip kafeye geçtim ki istediğim şeyin orda olup olmaması önemli değildi. cehalet ukalalağına gıcık oluyordum ve gittiğim hemen bitişikteki kafede de mevcuttu lanet tost ve gayet güzel bir şekilde yiyebildim. heryerde başımıza gelen birşey bu tip iticilikler.