bugün

görsel
Madrid,1994
Annesi ile parkta otururken.
filmlerinde pastel renkler ön plana çıkar.
bugün doğum günü. 69 demiş.

https://www.imdb.com/name/nm0000264/?linkId=57315447
kırmızı. pedro almodovar kırmızısı. todo sobre mi madre kırmızısı.
içinde yaşadığım deri deki bazı kompozisyonlar ve kullanilan müzikler çok çok iyi.
ispanyol sinemasının luis bunuel 'den sonra çıkardığı en önemli yönetmenlerden birisi.
geçmişte burada 8 filmini değerlemişim, bunu daha sonra izlediklerimle 12 film olarak iyiden kötü'ye analiz edeyim.

(bkz: hable con ella) /10 üzerinden 8,5.(bence başyapıt)
naçizane minimal bir yorum: #6962308

(bkz: Todo sobre mi madre) / 10 üzerinden 8,5.(bence başyapıt)

(bkz: Mujeres al borde de un ataque de nervios) / 10 üzerinden 8.
naçizane minimal bir yorum: #6596341

(bkz: La piel que habito) / 10 üzerinden 8.
naçizane minimal bir yorum: #22474158

(bkz: Carne tremula) / 10 üzerinden 7,5.

(bkz: La mala educacion) /10 üzerinden 7,5.

(bkz: La ley del deseo) /10 üzerinden 7,5.

(bkz: volver) /10 üzerinden 7,2. (7 ile 7,5 arası 7'ye yakın)

(bkz: atame) /10 üzerinden 7.
naçizane minimal bir yorum: #8243224

(bkz: Tacones lejanos) /10 üzerinden 7.

(bkz: Los abrazos rotos) /10 üzerinden 7.
naçizane minimal bir yorum: #14044934

(bkz: Los amantes pasajeros) /10 üzerinden 6.
naçizane minimal bir yorum: #22031735
(bkz: los amantes pasajeros/#21967324)
ressamdır. kamerayla resim yapar. filmlerinde öyle sahneler vardır ki bazen sürrealist bir tabloya bakıyorsunuz hissi verir. ama öyle huzur bulduğunuz manzaralar değildir resimleri huzursuz eder, sarsar, rahatsızlık verir ve tüm bunların bütününden haz duyarsınız.
sürrealist yönetmen.
Kafası nasıl çalışıyor,nasıl düşünüyor anlamanın çok zor olduğu aşmış yönetmen.

Bambaşka bir dünyası var, bu dünyaya onunla birlikte girdiğinizde bir daha çıkmak istemiyorsunuz. Hayatın içinde var olan ama bizim hep görmezden geldiğimiz gerçekleri sessizce ve derinden öyle bir işliyor ki hayran kalmamak mümkün değil.

Yeni filmi gelse de izlesek.
bir kadın asla sadece bir bardak kırıldı diye ağlamaz. ve pedro almodovar bunu bize anlatabilmek için var.
Los amantes pasajeros adlı yeni projesi gün ışığına çıkmış usta yönetmen. 2013'te çekilir bu film. penelope cruz , antonio banderas ve paz vega oyuncular. ekip, sağlam gene.
yönetmen olarak belli bir tarzı olan ve kadınları çok iyi anlamış bir erkek.
kendisi işlediği konular ve sürrealizm ile ilişkisi hasebiyle ciddi anlamda "arzunun işleyişi ve ekonomisi" konularında oldukça kafa yormuş bir insandır. salt ilk dönemlerindeki iki üç film ile bunun örneğini vermek gerekirse, ley del deseo ve matador isimli filmleri bu konu üzerine dikkate değer düşünüşler içerir. lay del deseo'da hedefteki kişi pablo quintero'dur. kendisi hem ünlü biridir hem de açıkçası bir "gay"dir. antonio ile juan arasındaki paylaşılmayan kişidir Pablo. burada en ilgi çeken nokta arzunun işleyişinin bu üç karakter arasında nasıl ele alındığıdır. pablo, juan ile konuşmadığı ve antonio ile ilişkisini artırdığı sürece juan onu özlemekte ve yanına çağırmakta[bu arada juan, pablo'dan ayrılmayı istemiştir ve bir sahil barında çalışmaya başlamıştır]; juan ile iletişimini artırdığı zaman ise antonio onun mektuplarına cevap yazmadığı ve ona ilgi göstermediği hasebiyle antonio, ondan yakınmakta ve bu önemsemeyiş önemsenmeyenin önemsemeyeni daha fazla arzulamasına neden olmaktadır. bu aynı zamanda hitchcock filmlerinde sık sık rastladığımız "arzunun döngüselliği" nosyonuyla paraleldir.

tabi bunun açıklanışı bu kadar basit değildir. hemen hemen hiç arzu duymadığımız kadınlar bile aslında belirli kişilerin arzu nesnesi olduklarında ya da onların atış alanına girdiklerinde birden bizim için "takas edilemez arzu nesnesi" konumuna gelirler. tıpkı rear window'da jeff'in pek seksüel olarak ilgi duymadığı lisa'nın karşı binada karısını öldüren adamın apartmanına gittiğinde "röntgencilik hasebiyle" de arzu nesnesi konumuna girmesidir.

bununla birlikte almodovar da biseksüel olmasına rağmen eşcinsellere bakışının sorunlu olduğunu düşünüyorum. çünkü birçok eşcinsel "eşcinsellik olgusu"nun freudçu açıklamasına karşı çıkar. bu şu demektir: eşcinsellik odipius kompleksinin farklı işlemesinden kaynaklanır; yani bir çeşit odipius kompleksinden sapmadır bu. bu da eşcinselleri sapkın olarak gören bir bakış açısı ile bir ortaklık anlamına geliyor. aslında insanları bu duruma getiren ya da almodovar'dan anladığım kadarıyla onları bir çeşit "sapkın" durumuna getiren şey geçmişte yaşadığı olaylardır. bunlar ise fiziksel olarak dışa vurulan kalıcı hasarlar ile sembolize edilmiştir. Matador'da diego'nun bir ayağının hafif aksak olması, Angel'in kan görme korkusu, dedektif'in aksıyan ayağı ise bu ket vurulmuş ya da sapkın hale gelmiş seksüelliğin bir boyutudur. bunu daha iyi anlatmak için sinemadan örnekler verebiliriz. Orson Welles'in Lady from Shanghai isimli filminde arthur bannister iktidarsızdır bunun en sembolik ifadesi ise iki koltuk değneği ile yüürmesi oluşturur. aynı sıkıntı touch of evil'deki dedektif hank quinlan'da da söz konusudur. dietrich ile olan sorunlu ilişkisi bunun salt sembolik bir düzeyde olmadığının kanıtıdır ya da Rear Window'da bacağı kırılmış olan Jeff'in Lisa'ya olan seksüel soğukluğu.

Bunlara ilaveten matador ve ley del deseo ise aslında insanın içindeki dizginlenemeyen arzuların onu yıkıma götüreceğinin en büyük ifadesidir. ley del deseo'da Antonio bu aşırı tutkularından dolayı, yıkıma doğru sürüklenmiştir. fakat bunların ardında hep otoriter bir anne ve baskılanma süreci gizlidir. antonio'nun annesinin ona karşı anaç ve suçlayıcı tavırları, bu baskılamanın bir getirisi olarak quintero ile bir kadın rumuzu ile yazışmasına neden olmaktadır. ama filmde altmetinsel olarak özellikle bir travestinin kadın olmaya dair özlemi sürekli leitmotiv olarak verilir. quintero aynı zamanda oyunlar yazan bir sanatçıdır. bu oyunlarda travesti olan kardeşinin[kadın olarak] sorunlarını anlatır fakat anlattığı şeyler kendi sorunlarıdır. ya da çok ilginç bir sahne quintero, onun kızı ve travesti olan kardeşi[carmen mauro] akşam sokakta yürürlerken elindeki hortum ile sokağı sulayan bir adama rastlarlar ve suyun tam altından geçerken carmen mauro "beni ıslat" der ve bunun üzerine adam elindeki hortum ile onu ıslatmaya başlar. burada sembolik olarak suyun oluşturduğu yarım çember gökkuşağı imgesini andırmaktadır. bu arada travesti, homoseksüeller ve lezbiyenlerin sembolünün gökkuşağı olduğunu biliyoruz. burada verilmeye çalışılan fikir aynı doğrultuda antik yunan mitolojisinde gökkuşağının altından geçildiğinde cinsiyet değiştirilmektedir. hortum sahnesinde de aynı fikir verilmektedir, yani "cinsiyet değiştirme arzusu".

tutkuları ya da arzuları dizginlemeyi öğretecek olan kimdir? bir matador'dur, filmin içinde süreğen olarak dile gelen sembolizm leitmotiv olarak her tarafa bulaşmıştır. arzusunu dizginleyen ve onu yönetebilen matador boğalar ile güreşir tıpkı bir maestro gibi. bundan dolayı arzusunu dizginleyemeyen angel[melek anlamına gelir ispanyolca'da, bu angel'in daha önce seksüel bir ilişki yaşamadığının ve opus dei tarikatına bağlı annesinin etkisindeki dindar bir hayatın tecessümüdür. kendisi eva'ya tecavüz ettikten sonra eva'nın yeredüşmesi ve kanayan yüzünde oluşan "haç imgesi" acaba "kan korkusu"nun bir ifadesi midir? yoksa ketvurulmnuş bir seksüalitenin bir dışavurumumu? yoksa günah işleyen bir çocuğun "kalbindeki tanrı korkusu" mu?] kendi efendisi ve üstadı olarak onu dizginleyebilen ve yönetmeyi öğreten diego'yu efendisi olarak kabul eder. burada diego "arzunun matadoru"dur boğaların değil. çünkü kan korkusu olan birisi naısl matador olabilir? ancak arzularının matadorudur o! bununla birlikte, Eva'ya tecavüz eden angel ise eva'ya tecavüz etmesi dolayısı ile değil "arzularını dizginleyemediği ve hocasına laik öğrenci olamadığı için" özür dilemektedir. bu arada bu matador[diego]'un da bir nazarı vardır. kendisini tatmin eden sadece şiddettir. o da iktidarsızdır. bu iktidarsızlığı ile eva ile sevişirken ölü taklidi yapmasını istemesinden anlıyoruz. ama tipik bir nekrofil değildir diego. filmin başında 31 çeken diego'nun sadece şiddet sahnelerinden tatmin olabildiğini anlayabiliyoruz. bu arada diego'nun bir ayağının aksak olmasına neden olan şey ise bir boğanın kendisini zamanında yere sermesidir. bu ise yukarıda ifade ettiğimiz tema ile paraleldir. insanın içindeki dizginlenemeyen arzular ve tutkular onun sonunu hazırlamaktadır. dışarıdaki boğadan ziyade içindeki boğa insana zarar vermektedir. bu "boğa çarpması" sembolik bir hale gelmektedir. diego'nun çocukluğunda yaşadığı ciddi bir olayın sembolik anıştırmasıdır boğa çarpması. fakat filmde bunun göstergeleri belirgin bir tarzda ifade edilmez.
all about my mother' da travesti bi babam olsa nasıl olurdu diyebileceğin bir durum söz konusu ki..enteresan.
kimileri bazı şeylere tutkuyla bağlanırlar. bu kah bi başkası olur, kah bi renk, kah bi ses... bizler belki hayatımızı tutkularımızı bulmaya çalışarak geçiriyoruz, eninde sonunda yarım kalıyoruz. almodovar'ı "hable con ella"yla buldum... kırmızısını, dikkatini ve iyiliğini. sadece sevdiklerinize tavsiye etmeniz dileğiyle.
kamera açıları ve kullandığı müzikler bakımından ferzan özpetek ile benzerliği devasa boyutlarda olan ispanyol yönetmen.
filmlerinin hepsinde uyuşturu, travesti, gay, lezbiyen görebileceğiniz yönetmen.
en gözde oyuncuları penelope cruz ve antonio banderas olan yönetmen.
dün izlediğim kötü eğitim ile birlikte 8 filmini izlediğim ispanyol yönetmen. izlediklerim içinde annem hakkında her şey ve konuş onunla'ya ayrı sayfa açmak gerek. ikisi de son derece nitelikli başyapıtlar!
şöyle 10 üzerinden bir puanlama yapmam gerekirse;
annem hakkında her şey 10 üzerinden 8,5!
konuş onunla 10 üzerinden 8.5!
sinir krizinin eşiğindeki kadınlar 10 üzerinden 8!
kötü eğitim 10 üzerinden 7.5!
tutku kanunu 10 üzerinden 7.5!
çıplak ten 10 üzerinden 7.5!
dönüş 10 üzerinden 7!
yüksek topuklar 10 üzerinden 7!...
almodovar filmlerinde ana nokta olarak farklı cinsel eğilimlerin ötekileştirilmemesi gerekliliği betimleniyor. hatta bu ana perspektiften yola çıkarak bu roldekilere olumlu değer yargıları atfederek iyi insan olma objesi göze sokuluyor.
eğlenceli filmlerin adamıdır pedro. filmlerin de zaman su gibi akar gider sonuç yüksek dozda alınan hazdır! * *
Ocak 2010'da yeni filmi "Los Abrazos Rotos"-"Kırık Kucaklaşmalar" filmi vizyone girecek müthiş yönetmen.
keyifli filmlerin adamıdır. filmlerini izlerken sıkılmazsınız bu da kafi derecede amaca ulaştırır.ee tabi bu durum bazen her filminde büyük beklentilere girilmesine yol açar. lakin bu sorumluluğunda altından büyük ölçüde kalkmıştır pedro.
filmlerinde cinsellik ve kadın olgularına olması gerektiği gibi doğal ve samimi yaklaşır. her filmini süper bulmayabilirsiniz. fakat filmlerindeki minik detayların büyüsüne takılmadan geçemezsiniz. kubrick gibi dahice önermeleri bulamadan/ tartışmaya yatırmadan da çeker filmleri.
abartısız anlatımı abartılacak bir yönetmen olmama gerçeğini sağladığı gibi filmlerinin izini sürme sebebidir.
polat alemdar'ın ispanyolcası.
hayranı oldugum yonetmendir butun filmlerini izledim bir ara 10 yönetmen 10 şehir projesi için istanbul'a geleceği söylentisi bile beni heyecanlandırmaya yetti. ozelikle konus onunla mukemmeldir. filmlerinde cinselligi sorgular ancak zekice yapar. bana göre mukemmel bir yonetmendir.

luis bunuel'den sonra, uluslararası alanda ismi en çok duyulan ispanyol yönetmen. la mancha'nın ispanyol bölgesindeki küçük bir kasabada doğan pedro almodovar, 1968'de madrid'e geldi. parası olmadığı için sinema eğitimi alamayan almodavar, satıcılık yaparak para kazanmaya çalıştı. franco'nun faşist yönetimi esnasında, yetmişlerin başında kapatılan sinema okullarını es geçen sanatçı bir ispanyol telefon şirketinde iş buldu ve parasını biriktirerek bir super 8 kamera almayı başardı. 1972 ile 1978 yılları arasında kendisini kısa-film yapmaya adayan almodavar, filmlerini ispanya'nın kültürel-vizyonu olan topluluklarına izletti ve yetmişlerin sonunda madrid'de oluşan pop-kültür hareketinin önde gelen isimlerinden birisi haline geldi. ilk uzun metrajlı filmi "pepi, luci, bo y otras chicas del monton"u ticari gösterime sokan yönetmen ağabeyi agustin almodovar ile birlikte kendi prodüksiyon şirketini kurdu. "all about my mother" filmiyle dünya çapında üne kavuşan yönetmen, daha önceki yıllarda "kika", "women on the verge of a nervous breakdown", "atame!/tie me up! tie me down!" filmleriyle faşizm-sonrası ispanyol kültürünün simge isimlerinden birisi olmuştu. 1999 yapımı filmi "annem hakkında her şey"le dünyanın pekçok yerindeki film festivallerinden ödülle dönen almodovar, aynı zamanda dünyanın en prestijli festivali cannes'da en iyi yönetmen seçildi. bir sonraki filmi "konuş onunula"da "annem hakkında her şey"deki başarısını tekrarlayan ispanyol yönetmenin bu filimi yabancı dilde en iyi film dalında altın küre ve bafta ödüllerine değer bulundu. ayrıca almodovar, en iyi özgün senaryo dalında da bafta'nın sahibi oldu. konuş onunla 2003 oscarları için de aday gösterildiği en iyi yönetmen ve en iyi özgün senaryo kategorilerinin de en önemli adaylarındandı.

1. dönüş, volver (2006)

2. kötü eğitim, la mala educación (2004)

3. konuş onunla, hable con ella (2002)

4. annem hakkındaki herşey, todo sobre mi madre (1999 )

5. çıplak ten, carne trémula (1997 )

6. kika, kika (1993 )

7. yüksek topuklar, high heels (1991)

8. bağla beni, atame! (1990 )

9. bunu hak etmek için ne yaptım?, ¿qué he hecho yo para merecer esto?!! (1984)

10. kötü alışkanlıklar, entre tinieblas (1983)

11. sinir krizinin eşiğindeki kadınlar, mujeres al borde de un ataque de nervios ()

12. pepi, luci, bom, pepi, luci, bom

kaynak.sinema.com
sanıyorum üniversite yıllarında bu beyefendiyi bilmeden elime geçmiş "hable con ella" filmi tanışmamıza vesile olmuştur. daha önce de etkilendiğim filmler olmuştu ancak bunun gibisini görmemiştim. film resmen beni çiviledi, boğazıma düğümlendi, ayıptır söylemesi az ağlatmadı. bu konuyu filmin kendi başlığında değerlendiririz. velhasıl, yönetmenin bu senaryonun ilhamını bir üçüncü sayfa haberinden (komadaki hastasına tecavüz eden hastabakıcı) aldığını duydum daha sonradan. yaratıcılığına şaşırdım, çok takdir ettim. hemen almodovar'ın diğer filmlerini aramaya başladım. bazıları gene de iyiydi. ama hiç birisinde "hable con ella" tadı alamadım. gittikçe sıkıldım, her filmindeki üçüncü sayfa haberleri tadı gözüme batmaya başladı artık. kısacası, almodovar hayal kırıklığına uğratmıştır beni biraz. kişisel fikrimdir tabii, sevenlerine saygımız sonsuz.