bugün

iki gündür boş gözlerle tavanı izlediğim inanılmaz bir olay.

annem çok hasta. o yüzden bu hafta pazara ben çıktım. tezgahtar abi kimse yok diye arkisiyle tavla oynuyordu. dedim abi ben 10 kilo soğan alacağım. adam şok oldu, ciddi misin oğlum? dedi. evet abi dedim, neden şaşırdın. hiç dedi kalkarken tavlayı düşürdü. başladı harıl harıl soğan koymaya. ilk poşet bitti, ikinci poşeti açtı. o ara yeşillik alan yan taraftaki kadın marul yaprağını ağzına götürüp '' gördün mü melahat iki poşet alıyor hem uvvv '' diye manalı manalı bakıp fısıldaşıyordu. anlam veremedim kadınlara. sonra dayıya döndüm, 5 kilo da patates alayım dayı dedim. uvvv diye bi uğultu daha geldi. döndüm arkaya başka bir kadın seksi bedenime bakıp çilek emiyor, hemen yanındaki kadın da çeri domateslerini sıkıp sıkıp patlatıyor. hıyarı okşayan da var. ulan dedim bunlar neden azıyor. ne oluyor bu çarşı pazara dedim.

sonra dengeli taşıyayım diye ''dayı sen patatesi de 10 kilo yap '' deyince '' ay bana bir şeyler oluyor '' deyip karşımdaki karı da kütt düştü bayıldı yere. hemen yanındaki kadın da kızını dürtüp '' şu çocuğa bak bi , böylesiyle evlen işte kızım, böylesiyle '' falan demeye başladı.

iyice kafayı sıyırmadan '' dayı ne kadar borcum?'' dedim. 130 lira oğlum dedi. verdim 130'u götürdüm hasta anama. öğrendim ki meğer soğan 8 lira olmuş, patates de ona keza çok pahalanmış. biz bilmiyoruz tabi. sanıyorum ki pazumu hayal edip karılar etkileniyor hep. 20 kiloyu nasıl da taşıyacak diye azıyorlar sanıyorum. öğrendim artık. bundan sonra bara gittiğim zaman masaya araba anahtarı, cüzdan, ipone yerine 5 kiloluk soğan poşeti koyacağım. şekilse şekil amına koyim. poşet de 25 kuruş zaten. kimse poşete vermiyor. belki bana verirler.
geldi gözümün nuru.
bu arada hikayeyi okudum, yalançıyı siksinler. evet.
Oğuz atay buna gülerdi.