bugün

"yedi sene geri döndüm. 16 yaşındayım artık.

çayın içinde kalan petit beurre parçalarını izledim önce.. üzüldüm.
sigara dumanımı izledim aynadan. fallara baktım.
ekmek arası bakkal mumuyla kendimi kutladım önce. üzüldüm.
babamı düşündüm sonra. anımsayamadım.
rüzgara sarılmak istedim nihayet. sessizce kapatıp kapıyı çıktım.
üzüntü nedir bilmeyen bebek terliklerim uyanmasın diye.

16 yaşımdaki gibi aynı, içimdeki yalnızlığı dışıma kadar taşırıp yürüdüm tek başıma.

birileri birşeyler sordu, dosdoğru cevaplar verebildim ilk defa. aferin almanın zor olmadığı gördüm.

birileri yoktu yanımda. birileri vardı. şarkı söyledim içimden dışımdaki birilerine. yakındaki birileriyle sigara içtim..

üzüldüm ulan sonra yine.

bi laf geldi aklıma. we are suppossed to be here. burda olmak zorundayız.

burda kalmak zorundayız.

gülümsedim aynadaki sigara dumanlarının arasından geçmişteki iz düşümüme.

gümrük vergilerini düşürdün sonra hüzünlerimin. düş ticaretimi arttırdım.

eve gidip pasta yaptım kendime. biraz da poğaça. alkolsüz çaya gömdüm içimdeki yalnızlığı, dışımdaki kalabalıkla birlikte.

vay be dedim kendime.

30'a ne kaldı."

sendrom gibi birşey.