bugün

genelde siyah kösele ayakkabıların içinden çıkan, beyaz çoraplı ayaklardır.
otobüsün varmasına 4 saat kaldığını öğrendiğinizde cinnet geçirmenize neden olabilecek felaket.
ölüyü diriltir, diriyi sikertir o koku, haklı muavin.

tee bir vakit tatil yapmaya karar vermişiz arkadaşlarla, ankara-antalya seferi.. aha şirketin de adını veriyorum, kontur turizm. arka koltukta dört sapız. yanımdaki oğlan da huysuzun teki, hiçbir şeyden memnun olmaz, rahatına düşkündür falan filan. muhabbetti, kahkahaydı, belli bir vakit geçtikten sonra, bizimki özüne döndü; "lan olum ben çıkarıyorum ayakkabıyı, yetmiş saat çekemem ben, kebap oldu lan ayağım." yapma etme dinletemedik herife, çıkardı ayakkabıyı, topladı ayağını koltuğa ki, yemin ediyorum adamın ayağı gözümün önünde süblimleşti. cidden kokutmak için özel bi çaba sarfetmiş olmalıydı, ulan nimetle şaka olmaz ya, bildiğin gece süte basmış ayağını, mayalamış öyle gelmiş otobüse. of fecaat.

buraya kadarı normal kabul edersek, mevzu muavinin gelmesiyle ve tek lafıyla başladı, bitti:

- birader, babanın ayağı mı o koyuyosun koltuğa?

10-12 saniye lafı idrak etmeye çalıştım. hafız bu sözden iki anlam çıkar;

ya herif kokudan aklını şaştı, "birader, babanın koltuğu mu o koyuyosun ayağını" diyecekti, s.kti cümleyi, ya da herif her gece babasını parçalara ayırıp yatırıyo, ayağını da koltuğa koyuyo, ondan normal gelmiş.

ölüyü diriltir, diriyi sikertir o koku, haklı muavin.(filmin sonunu başta gösterme ekolü)
o yolculuğun bitmeyeceğinin alameti.
yaşanmış diyalog: yer.. sivas-yozgat karayolunda seyr halinde olan ....turizmin otobüsündeki 51 52 53 54 numaralı koltuklar

horlayarak uyuyan bıyığından adam asılır amca aniden kesif kokudan dolayı uyanır etrafına bakınmaya başlar, muavinden su ister, suyu içince daha iyi koku almaya başlar tekrar uyumayı denese de 5 dk. sonra dikelir çayırağzı uşağı gibi etrafına bakmaya başlar sonra yere eğilir bakar bakar tekrar eski pozisyonunu alır. bi daha yere uzanır gördükleri bir çift ayakkabının topuğuna basan ayaktır üstelik hacı amca prototipinde bir insandır ve kendine yaklaşan tehlikeden habersiz uyku halinde seyehat etmektedir

bıyık amca-(dürterek) pişüüüv hişüüüvv leeyynn
hacı baba- ıhmmm ıhmm höee..
bıyık amca-la giy ayakkabını lan burnumuz düştü.
bozuk atan hacı- ıhhmm tamam... horrr
hacının yanındaki genç(benim arkam)- yandık abooov

hacı baba itiraz etmeden olayı kabullenir ama yine de giymez ayakkabısını, uykuya dalar. arkamdaki çocuğa en içten dileklerimle acıdıktan sonra peçeteyi ağzıma kapayarak yozgattaki dinlenme tesisine düşmek için dakikalar saydığımı belirterek bu bahsi kapatırım.
Alışılmalıdır. Çünkü şemsiye açılmaz. Tıkanıklık yapar.
gittiği şehire genellikle günübirlik gitmiş, parası olmadığı için otel'de kalamamış, bütün gün işlerini bitirmek için gezmiş, orta sınıfa mensup bir abimizin ayağından çıkan kokudur genelde. yolculuğun 3. saatinden sonra koku hissedilmeye başlanır, çünkü abimizin gün boyu ayakkabıda kalan uzuvları şişmeye başlamıştır. genelde çok kızmam bu durumlara, insanlık hali derim. parası olsa inan ki uçakla giderdi o abimiz.
üstünün üst leveli için:
(bkz: bok kokan bir adamın otobüste yanınıza oturması)

yani halinize şükredin derim.
mide spazmı geçireceğiniz anlardır,hele klima çalışmıyorsa mevsimlerden yazsa ve büyük ihtimalle bu ayak bir erkekten geliyorsa cehennem azabına hoşgeldiniz demektir. genelde ayakkabısını çıkaran almaz o kokuyu, kokuyla bütünleşmiştir dolayısıyla koku normal gelir. ama ya çevresindeki fukaralar için durum tam bir işkenceye döner,ne adama bişey söyleyebilirsin ne 'otobüsü durdurun lan inecem' diyebilirsin. otobüse birdaha binmemeye tövbe eden arkadaşlarım var. burnu koku alıyor diye lanet eden insanlar mevcut.
sadece ayak kokusuyla sınırlı kalmayan otobüs macerasıdır. bir de bu otobüsteki pis ayak kokusunun bir üst leveli olan osuruk kokusu vardır. allah kahretsin ki bazen çarşıya otobüsle gittikten sonra gelişte de yine kalabalık otobüse biner evime giderdim. tabi eve gidene kadar çektimi bir ben bir de allah bilir. götüne geleni durmadan sallayan bir kişi var otobüste ama hiçbir zaman yakalanamaz bu kişi. kalabalığa güvenerek insanları zehirlemeyi, midelerini alt üst etmeyi başarır. hiç mi acımıyon lan şurdaki küçücük bebeğe, yaşlı insanlara. osuruk veya ayak kokusu burnuma geldikten sonra eve gideene kadar nefes alamıyorum.
otobüse bindiğinizde içinizden; "ulan havanın kimyasını değiştirmişler aq" dersiniz.
eğer bir de yolunuz uzunsa, inince "hayatımın en kötü yolculuğuydu" dersiniz.
kokunun geldiği kişiye türlü küfürler yağdırılan katlanılmaz durumdur.
güncel Önemli Başlıklar