bugün

trafik varsa ve istanbulda yaşanıyorsa topbaş'a ağır küfürler sallamaktır.
işten çıkmış eve dönüyorum. otobüs boş ve oturacak bir yer seçiyorum kendime. sonra takıyorum kulaklığımı. müzik başlayınca herşey değişiveriyor nedense.
önümde oturan adam daha bi donuk bakıyor. yanımdaki bayan ağladı ağlayacak. çeviriyorum kafamı camdan dışarısını izlemek için, ya mendil satan bir çocuk görüyorum ya da kucağındaçocuğuyla dilenen bir adam. sonra kafamı cama dayıyorum dışarıyı seyrederken. tamamen istemdışı.
alışmışım böyle görmeye herşeyi. sanki herkes hüzünlü herkeste ağır bir keder var. saçmalıyorum ben mutsuzum diye herkes mutsuz olacak değil ya.
ama bak şuradaki kıza mesaj yazıp duruyor sürekli. ba bak gördün mü nasıl asıldı yüzü.
ya şu adam ne var elindeki torba da acaba. çocuğuna aldığı bir oyuncak mı acaba? iyisinden alamamış ama yine de cebindeki son parayı verip almış ama ay sonunu düşünüyor.şoför bile sabırsızlanıyor son seferini yapıp eve dönmek için. eve dönünce ne olacak ki? karı dırdırından kaçmak için doğru kahveye. ya şu yaşlı teyzeye ne demeli? evine gidiyor gözyaşları içinde belli ki hayat arkadaşını kaybetmiş, buğulu gözlerle onu arıyor dışarılarda?
şimdi tekrar soruyorum, sen mi çok acımazsızsın hayat ben mi çok karamsarım???
'şu kız güzelmiş.'
'ulan otobüs doldu, göt hala yolcu alıyor.'
'butonun oraya doğru gideyimde durağa yaklaşınca hemen basarım.'

vb.
'düşünen adam' heykelini yapan heykeltraşa ilham periliği yapmıs olmaları kuvvetle muhtemeldir..
otobüsün ne zaman gideceğim yere ulaşacağı.
yapılması gereken ama bi türlü yapılmayan irili ufaklı işler gelir akla. geçmiş olsun diye aranacak bi akraba. muhtarlığa götürülmesi gereken bi belge. kuru temizlemeye gitcek mont. vs vs. o an hiç birini yapma imkanınız olmadığı için de çok beter can sıkar. bi döniyim hepsini halletcem falan. yalan.
birde bunun şehirler arası yolculığu vardır ki en zoruda budur.öndeki yolcu koltuğu bir yatırırsa tamam hayatın bitti gibi birşey,sıkış-pıkış okadar yolu geçirmeye mecbursun bir bakıma.
(bkz: otobüsteki kemancı)
balıkesir izmir arasındaki yolculuklarımda, yol üzerinde bulunan rüzgar güllerini gördüğümde 1 tur dönmeye bobinleri kaç tur döndürdüğü ve ne kadar büyüklükteki bir coğrafyaya ne kadar süreli elektrik sağladığı sorusu aklıma geliyor hep. Sonrasında kulaklıktan gelen sesin bende uyandırdığı hayal dünyasına bırakıyorum kendimi.
(bkz: motorunun hacmi ne)
(bkz: kaç beygir acaba)
(bkz: ne kadar yakıyordur acep)
(bkz: 50 kişi 40 liradan iyi valla iyi)
Hadi gidin artık anne ya. Altı üstü 4 saatlik yola gidiyorum.
sizi bilmem ama bende hayat yolculuğudur.
anılarımı bindiririm 403 e,
çocukluğum bakar camından,
o bakar, ben içlenirim.
en çok,

topkek istemesem cola fanta'ya hayır desem karizma yapar mıyım acaba' dır.
sirasiyla aşağıdaki gibidir;
+yanıma kim oturacak acaba?
+ne film koyacaklar acaba?
+şu gelen oturacak galiba yanıma.
+ yok değilmiş.
+ bu mu lan acaba
+ yok değilmiş.
+oha hatun bindi otobuse. yer kalmadi ki bir tek benim yanım boş
+buraya geliyor lan
+hihi buyrun.
+lan acaba kız rahatsız mı olacak?
+uyusam mı acaba?
+ tüh ya unuttum dergi alacaktim.
+neyse durakta alırım.
+yatırsam mı acaba koltuğu?
+neyse yatirim de uyuyim biraz şimdi bu kız konuşmaz. yolculuk bitmez sus sus.
+lan dur ceptekileri sağlama aliyim olmasın birşey.
+hadi uyuyim bari.
+*
+nereye gelmişiz ki acaba?
+ankara mi lan bura ne ara geldik oha
+hostesi çağirim.
+ kız rahatsız oldu mu acaba uyurken çarpmış etmiş olmayim
+susadım ya hostesi çağirim
+kaç saat kaldı acaba
+lan kek istesem verirler mi ki bunlar
diye uzayıp giden ve bir çok kez aynı düşüncelerin tekrar edilmesi ile sonlanan yolculuklarda düşünülenlerdir.
sigarayı bırakıp, molada son sigarayı içeceğini, gittiğin şehirde paket almayacağını, ama yine de yolculuk bittiğinde asıl son sigarayı içip bırakacağını düşünmek, eve ulaştıktan sonra çay içip bir sigara daha yakmak gibi metaforlar bütünüdür.
amına koduumun şişkosu horlayıp duruyo. kalkıp şunun ağzına bi tane yerleştirip otursam nolur amk. dur kalkıp vurayım bi tane. uyutmadı pezevenk.
işemeliyim.
kitap okumak, tv izlemek, pc de takılmak, mp3 dinlemekten daha çok rahatlatır.
planlarınıza ayrıntılar eklemenize yarar, ayrıntıları daha detaylı düşünmenizi gözden kaçan kusurları düzeltmenize yardımcı olur.
kendin ile başbaşa kalırsın uykuya dalmanın en güzel yoludur ki gerçek anlamda yolculuğu kıslatır.
vay amk. harbi manyak görünüşlüyüm lan heralde. kız başka biryer boşalınca hemen yanımdan kalktığına göre.* **
pazar gecesi otobüse binersin ve 7-8 saat sonra ankara'da ineceksindir.
soru 1: yol uzundur. nasıl geçecek bu amk. yolu?
soru 2: ankara 7/24, 12/365 soğuk olduğunu bilirsin ama bi ihtimal acaba hava çok soğuk mudur lan?
soru 3: gideceğiniz yer aşti'ye yakınsa, olm bu soğukta o yol nasıl yürünecek amk. yaaa.
soru 4: ankara'da yaşamıyorsanız ya askersiniz ya öğrenci. ikisi de aynı boklu yol. gerçi en azından öğrencinin gideği yer belli. -asker ne yapsın bir sürü kışla birlik bul bulabilirsen- hadi bakalım yürü okula. yürü de 8 saat otobüs geldik uyumadık o kadar yol yürüdük. 6-7 tane ders nasıl çekilecek şimdi?
soru 5: ne işim var benim burada. Annemi istiyorum...
örneğin; ''Oha, kıza bak muavinle nasıl fingirdiyor iki fazla kek için. Yuh, Yuh bi de soyunup yıkansaydın be kızım. Burası kıyafet değiştirme kabini mi?'', ''off tren biletleri nasıl bu kadar çabuk bitiyor anasını satayım. 2 saat fazla yol çek şimdi.''
-acaba karşılamaya biri gelir mi.
-aman kim gelsin beni karşılamaya.
-taksi durağına kadar bin tane valizi sürükleyebilir miyim ki.
-hayır nolurdu yani benimde bi karşılayanım olsaydı.
-naletsin ankara.
"bide bavul taşıycaz"
-mola verilse de sigara içsem .
-hiç bitmese sonsuza kadar gitsem böyle.
otobüs ve yolculuk kelimleri ne vakit birleşip cümle oluştursa, koltuk davası gelir aklıma. ya çok yaslarsın geriye kavga çıkar, ya önünde oturan aynı fiile yeltenir. bununla ilgili acil bir düzenleme yapılmalı. dizlerini koltuğa yaslayanlar var bir de. onlar tam sopalık.