bugün

ancak açgözlü, kıskanç, kalleş adamların yaşayacağı şeydir.

şimdiki gibi değildi önceden. güzel tesis azdı, yemek yenecek yerler sayılıydı, insanlar daha çok otobüsle gelip giderlerdi.

uzun bir yolculukta, tam acıkmışken güzel bir tesise gelindiğinde bir de öğrenciyseniz, cepte para yoksa yapılacak şey belliydi. az çorba bol ekmek. üstüne "çay ikram mı?" diye ölücülüğe girişmek.

işte o esnada kaptan, muavin falan gelir pilav üstü kavurmalara, etli haşlamalara abanırdı. hatta bazı tesislerde bunların ayrı bir bölümü olurdu, oralarda yerlerdi.

nasıl delirirdim ya. "ne güzel iş" derdim. sonra hesap yapardım, "bunlar benzini de bedavıya alıyorlar, yemek de bedavıya. ohhh. gerçi tesis de bizden para kazanıyor. şu kadar otobüs gelse, şu kadar yolcu benim gibi ölücü çıkmasa. hımmm mantıklı" diye geri zekalı bir girdaba girerdim.

not: bedavıya kelimesi, bedavanın pekiştirilmiş hali.

bedava zeytinyağı güzeldir ama "bu mu? bedavıya bu ya ikram ikram"daki zeytinyağı efsanedir.
güncel Önemli Başlıklar