bugün

yan taraftaki komşusuna müşteri yollamaktır. cumhuriyet dönemiyle bu ahlak tersyüz olmuştur.

Anadolu Ahileri: 13. Yüzyıl’da doğan Osmanlı imparatorluğu’nun kuruluşunda büyük rolü olan, kadrosunda gazi teşkilatları, Alpler ve Alp erenler de bulunan bir teşkilâttı. Çapulculuğu önlemek, can ve mal güvenliğini sağlamak ve ticaret ahlâkını kurmak gibi hayırlı vazifeler yaptı.

---------------

Osmanlı Kerim Devleti'nin, kurmuş olduğu medeniyetini, tekke-medrese-kışla sacayağı üzerine sağlam bir şekilde oturtup, doğruluk ve adalet üzerine cihana ışık saçtığı günlerde, Hollanda Ticaret Odası'nda bir karar alınırken oyların eşit çıkması halinde, oda reisinin :

"Içinizde Türklerle alış veriş eden var mı?" diye sorduğunu ve birinden "evet" cevabını alınca da onun oyunu, imtiyazlı olarak iki oy olarak kabul edip karara varır.(40)

Türklerle alışverişte bulunan kişiye bu alış veriş Avrupa'da ayrı bir itabar ve güven kazandırmaktadır. Bundan dolayı da gittiği yerde imtiyazlı konuma gelmektedir. Çünkü Osmanlı’da ticaretin her alanında dürüstlük ve ahlak en önemli değerdi.

Yabancı bir kumaş tacirinin Osmanlı ülkesine gelerek bir kumaş imalathanesinin mallarını beğenip hepsini almak istedikten sonra, mal sahibinin kumaş toplarını denklerken bir top kumaşı ayırdığını görüp bu hareketinin sebebini sorması üzerine, Osmanlı esnafı " Onu sana veremem, kusurludur" cevabını verir.

Yabancı tacirin "ziyanı yok, önemli değil" demesine rağmen Osmanlı esnafı o kumaş topunu vermemekte direterek: " Ben malımın kusurlu olduğunu söyledim, biliyorsunuz. Fakat siz onu kendi memleketinizde satarken, alıcılarınız orada benim bunları size söylemiş olduğumu bilmeyeceklerdir. Böylece de müşterilerinize kusurlu mal satmış olacağım.

Neticede Osmanlı'nın gururu şeref ve haysiyeti rencide olacak, bizi de hilekâr sanacaklardır. Onun için bu sakat topu asla size veremem…" diyerek kumaşı vermeyişinin sebebini izah etti.(41)

XVIII. asrın sonlarında Türkler arasında çeyrek asır yaşayan d.'Ohsson, şöyle der: "Osmanlılar, kur'ân 'da ifade edilen doğruluk, ahlâk ve namus prensiplerine çok bağlıdırlar. Aralarındaki bütün sosyal münasebet ve düzen, iyi niyet ve şefkate dayanır. Başka ülkelerde olduğu gibi, aralarında yazılı anlaşma yapmaya luzum görmezler. Iyi niyet ve söz, herşeyi halleder. Osmanlaılar, verdikleri sözün esiridirler. Bu tutumları, yalnız dindaşlarına karşı değildir. Hangi dinden olursa olsun, yabancılara karşı da böyle hareket ederler. Sözlerini tutma hususunda, onalra göre müslim ve gayri müslim olmanın hiç bir farkı yoktur. Gayri meşru olan her kazancı, ahlaksızlık ve dine aykırı görürler. Gayri meşru edinilmiş servetin, bu dünyada da, öteki dünyada da insanı bedbaht edeceğine samimi şekilde inanırlar." (42)

Osmanlı'nın son dönenminde “1850” Istanbul'da uzun yıllar kalmış bir batılı tarihci olan M.A. Ubicini'nin şehirde yaşayan değişik milletlerin karakter yapılarını öğrendikten sonra, hatıralarında:

" Bir kaide olarak, Ermeniye istediği paranın yarısını, Ruma üçte bir, Yahudiye dörtte birini veriniz. Fakat bir Müslümanla alış veriş ettiğiniz zaman istediği fiattan emin olunuz ve istediğini veriniz" diye yazar.

1717- 1718 yılları arasında Istanbul'da Ingiliz elçiliği yapan G.Montagu'nun hanımı Lady Montagu'nun, Osmanlı toplumundaki ticaret ahlâkı ile alâkalı hâtıralarında, oldukça enteresan bir şekilde:

"Ingiltere'de yalancılar yaptıklarıyla övünürler. Burada ise (Osmanlı'da) yalan söylediğinden emin olunduğu zaman yalancının alnına kızgın demir basılıyor. Bu kanun eğer bizde uygulanırsa ne kadar güzel yüzün bozulduğu, ne kadar kibar sınıfına mensup kişilerin kaşlarına kadar inen peruklarla dolaşmaya mecbur kaldıkları görülür." diye yazar.(43)

Bugün Türkiye'de ticaret ahlakının, müşteri ve esnaf diyoloğunun hangi noktaya geldiğini düşünürsek Osmanlı'nın torunu olmakla veya 600 yıllık Osmanlı tarihiyle övünme hakkına sahip olmadığımız anlaşılır. Çünkü Osmanlı'da ki ticaret ahlakı ile günümüzde ki ticaret ahlakını karşılaştırdığımızda kutsal bildiğimiz en önemli değerlerimizin kaybolduğu ortaya çıkmaktadır.

Yüzyıla Girerken Bilinmeyen Osmanlı –III- / Bayram ALTINTAŞ

Dipnotlar_________________________________________________________

40.Refik, Ibrahim; Tarih Şuuruna Doğru, Cilt 2, Gökkuşağı Yay., Istanbul 1998, S. 36

41.Refik, Ibrahim; Tarih Şuuruna Doğru, Cilt 1, T.Ö.V. Yay., Izmir 1995, S. 153

42.Dedeoğlu, Abdulkadir; Osmanlılar Albümü, Cilt 1, Akit Gazetesi Yay., Istanbul 1999, S. 21

43.Refik, Ibrahim; Tarih Şuuruna Doğru, Cilt 1, T.Ö.V. Yay., Izmir 1995, S. 153

----------------
Borsada cuma gününü tatil etmeyi deneyelim ne dersin. Neler olur görelim.
Ticaret ahlakını devlet yönetim biçimlerini baz alarak yapacak olursak, ohoooo. Japonya ateist memleket, nasıl olur da onuru için intihar eden adamlarla dolu. Tren kazası olur, bizim bakan istifa etmez. Maden göçer, istifa etmezler. Yerdeki adamı tekmeletirler. Ulan ben görevdeyken oldu, bunu telafi edemiyorsam gideyim de doğru yapacak olan gelsin demeyi istemediler. Ticaret surekli yandaşlarıni koruyup onlara rant saglamakla da olmaz değil mi, demek ki bunu kabul ediyorsun.
Osmanlı da kellenin gideceği durumlar çoktur, millet götü yemediği için yapamıyordur.

Bence olsun hak yiyen adama ceza da büyük olsun. Millet kavramının amina koyanlara karşı halkı savunamayan ademi merkeziyet hayali olan adamlar da bu cumhuriyet içinde yetişmiştir.
Zaten cumhuriyet bir yönetim biçimi değil esnaf diktesidir amk.
1717-1718 yılları arasında istanbul da ingiliz elçiliği yapan g. montagu nun hanımı lady montagu nun osmanlı toplumundaki ticaret ahlakı ile alakalı hatıralarında , oldukça enteresan bir şekilde;

- ingiltere de yalancılar yaptıklarıyla övünürler. burada ise -osmanlı da- yalan söylediğinden emin olunduğu zaman yalancının alnına kızgın demir basılıyor. bu kanun eğer bizde uygulanırsa ne kadar güzel yüzün bozulduğu, ne kadar kibar sınıfına mensup kişilerin kaşlarına kadar inen peruklarla dolaşmaya mecbur kaldıkları görülür..

diye yazmıştır.

osmanlı ticaret ahlakı, islam ahlakıdır.
lonca teşkilatı,ticaret ahlakının oluşmasına katkı sağlamıştır. bozuk mal satılması,gramaj eksikliği ve "narh"denilen malın bedeline uygun satış yapılmaması kontrol altına alınmıştır.
Günümüzde maalesef yerinde yeller esen ahlaktır.
eskiden söz senet iken günümüzde senet kağıt parçasıdır.