bugün

Osmanlı’nın mali yapısı 1911 Trablusgarp, 1912 Balkan yenilgilerinin ardından hepten çökmüş, ittihatçılar iyice iktidara yerleşmişti. Eski posta katibi Talat, hem paşa hem de sadrazam olmuş, istanbul muhafızı Miralay Cemal Bey, Paşa’lık katına zıplamıştı. Enver-Talat-Cemal adlı paşalar üçlüsü devlette tek söz sahibiydi.

Cemal Paşa, 1918 yılının baharında, Falih Rıfkı Atay ve Yakup Kadri beylerle, bahriye çatanasına binmiş, Büyük Ada’ya giderken, Yakup Kadri, öyle damdan düşer gibi, soruvermiş:

“Paşam, eğer bir sakıncası yoksa, lütfen cevap verir misiniz? Biz bu savaşa niye girdik?”

Cermal Paşa derin derin iç çekmiş ve hiç duraksamadan başlamış anlatmaya:

“Maaş ödeyebilmek için girdik! Hazine bomboştu. Maliye Nazırı Cavit Bey ne ingiltere ne de Fransa’dan on para alamayacağımızı söyledi. Duyun-u Umumiye’de, Londra’dan aldığı buyruklar doğrultusunda her ay verdiği iki milyon altın lirayı da kesti. Orduya ekmek alacak paramız yoktu. Durumumuzu bizim kadar iyi bilen Almanlar bize ittifak karşılığı para önerdi. Bunun üzerine de... Olanlar oldu!”

Osmanlı ne kapitalizmin acımasız kurallarını biliyor ne de yabancıdan alınacak borcun devletin gırtlağını nasıl sıktığını kestirebiliyordu. Osmanlı borçla ta 1775’te tanışmıştı. Yıllık yüzde 5 faiz peşin olarak kesiliyordu yerel bankerlerden aldığı borçtan. Daha sonraları iç borçlanmayı bırakıp Avrupa’ya yöneldi. Avrupa’da faizler yüzde 3-4 düzeyindeyken,

Osmanlı yüzde 11-12’lerle para alabildi ancak. Böylece de dünyada en yüksek faiz ödeyen ülke oluverdi. Daha 1879 yılında ingiliz Dışişleri Bakanı Lord Derby, “bu borç/faiz sarmalı sonucu Osmanlı’nın kendi toprakları üzerinde egemenliği kalmamıştır demek doğru olur” buyurmuştu. Takvim yaprakları 1914’ü gösterdiğinde devlet gelirlerinin yüzde 28’i doğrudan dış ödemelere gidiyordu. Ama borçlar bir türlü azalmak bilmiyordu!

Dünya savaşı başlarken Almanya, Osmanlı’nın parasızlıktan soluk alıp veremediğini, Fransa’yla ingiltere’nin kapısından eli boş döndüğünü biliyordu. Hiç beklemeden, o saat, bir kredi teklifiyle geldi. Osmanlı 1914’te tarafsızdı. Ama Kaiser Wilhelm, Osmanlı’nın savaşa girmesi ve sonuna kadar savaşta kalması koşuluyla, her yıl yüzde 6 faizle 5 milyon altın lira verecekti. Kredi koşullarına göre, anlaşma imzalandığında 250 bin, Rusya ve ingiltere’ye savaş ilan edildikten on gün sonra 750 bin ve savaş sürdükçe her ay 400 bin altın lira girecekti Osmanlı’nın kasasına. Hibe değildi bu, dikkat edin, krediydi! imzalar hemen atıldı tabi.

Savaşa girerken Osmanlı’nın toplam borçları 163 milyon liraydı. Savaş bittiğinde borcumuz 304 milyona tırmanmıştı. Mebusan Meclisinde, 1918’de memur aylıklarının nasıl ödeneceği tartışılırken istanbul açlıktan kırılıyordu. Lozan Anlaşması’yla borçlar yeniden düzenlendi, bir bölümünü Osmanlı’dan ayrılıp bağımsızlığını ilan eden devletler üstlendi. Ve 1928 anlaşmasıyla Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı genel borçlarının 1912 yılı öncesinden kalma bölümünün yüzde 62’sini, bu tarihten sonraki bölümününse yüzde 76’sını ödemeyi kabul etti. Ve borç 1954 yılında bitti!

işte hesap kitap bilmeyen, satranç masasında iki hamleden ötesini kestiremeyenler devletin dümenine parabellum marifetiyle yapışırsa, sonunuz bu olur. Enine boyuna tartışmadan, kimseye danışmadan, bu paranın sizden neler alıp götüreceğini düşünmeden imzaları basar sonunda da Osmanlı’yı hepten tarihin sayfalarına gömersiniz.

STAR --alıntıdır--
bakınız: osmanlının 1. dünya savaşına sokulma nedeni.
Almanya savaşa girdiği için biz de girmiş sayıldık.yok bu böyle değildi.
osmanli devletinin savasa girmeme diye bir sansi yoktu zaten itilaf devletleri osmanli topraklarini istiyordu (bkz: italyanin somurge istegi) 2. si osmanli devleti bloklasmalar oldugu siralar yanliz kaldi ve itilaf devletlerine katilmak istedi fakat ingiltere kabul etmedi 3. almanya osmanliya ihtiyac duyuyordu cunku yeni cepheler acma ihtiyaci insan kaynagi ve halifenin destegini almak istiyordu.
hatırladığım kadarıyla kaybedilen toprakların geri alınması ve devletlerarası bloklaşmalarda yalnız kalmama isteği.
Almanya, cephelerde basarili olmak icin yeni ittifaklara ihtiyac duydugundan dolayi Osmanli devletini yanina alarak bizi de savasa sokmustur.
osmanlı bu savaşa girmeseydi durumu kötü olmasına rağmen savaşa giren devletlerden daha iyi konumda olacaktı, kötü niyetli ittihatçılar bunu bile bile devleti savaşa sokmuş, sonrasında kurtuluş savaşı vs derken halkın üstün gayret ve çabasının üzerine yatarak devleti biz kurtardık ayağına yatmışlardır, kısacası devleti savaşa sokanlar da , kurtardık diyenlerde kendileridir.
Almanlar o zaman da seksi imiş.
profesör doktor ramazan tosun hocamın söylediğini üç aşağı beş yukarı şöyle anlatayım: " yahu gemiler yanaşmış kıyılarımıza, batı sahillerimiz bombalanmış ( hem de ihtar edilmeden) ; stratejik olarak savaşın tam ortasındasın. bu savaşa girmemek diye birşey olamaz , çünkü savaşın tam ortasındasın. "
sebebi net olarak sike sike dir. balkanlarda afrikada ortadoğuda toprağın varsa. akdenizde karadenizde suyun varsa. o savaşa girersin.
girmekten başka lüksü olmadığı içindir Osmanlılar özellikle ittihatçılar da bu durumun farkındadır onun için ingilizlerin yanında girmek için çok uğraşmışlar fakat sonuç alamayınca mecburen Almanların yanında girilmiştir
Düşünsenize birileri sizin topraklarınızı paylaşmak için savaş yapacak sizde olsun önemi yok deyip kenara çekileceksiniz çok saçma değil mi işte böyle bir saçmalık olmayacağı için savaşa girilmiştir.
Enver paşanın alman hayranlığı ve kaybedilen toprakların geri alınmak istenmesi.
Kaybedilen toprakları geri almak.
liyakatsız siyasetçiler ve saray tarafından torpilli enver yüzünden.
Osmanlinin baska seceneginin olmamasi. Savas zaten ortadogu icin cikti. Ya kazananlar sonradan osmanliya savas açacakti ya da osmanli birinin yaninda savaşa katilacakti, bu kadar basit. Geri kalanlar masal.
Osmanlı imparatorlugu aslında itilaf devletleri safında savaşa girmek istiyordu. Savaşın bir amacı da osmanlıdan kalan toprakları sömürmekti. Osmanlı madem savaş çıktı bari tarafsız kalmayayım dedi almanya'ya yaklaşıldı. Enver paşanın alman hayranlığı ve kaybedilen toprakların geri alınabileceği umudu osmanlı'yi savaşa soktu.
Israrla Enver Paşa'nın alman hayranlığı yüzünden ittifak devletleri tarafında savaşa girdiğimiz algısı yaratılmakta olan.

31 Mart ayaklanması (1909) sonrası ittihat ve Terakki, dolayısı ile Enver paşa ülke geneli hakim güç haline gelmişti.

Gelelim dünya savaşına katılmamıza.
Osmanlı sanılanın aksine ittifak devletleri değil, itilaf Devletleri bloğunda savaşa katılmak istemiştir.

Buna Rusya, ingiltere ve Fransa şiddetle karşı çıkmış ve ingiltere Osmanlı'ya hitaben "Osmanlı ordusunun savaş için yetersiz olduğu, savaşın Osmanlı'ya yıkım getirebileceği, şu aşamada Osmanlı'nın gereksiz aksiyondan kaçınması gerektiği ve gerekli tüm yardımı ingiltere'nin sağlayacağını" bildirdi.

Osmanlı da bu duruma hak vererek, en azından savunmasını güçlendirmek amacıyla, kendisine yakın gördüğü "ingiltere'den" 2 adet döneminin son teknolojilerle donatılmış savaş gemisi siparişi vermişti.

Peki sonuç?
ingiltere gemileri teslim etmedi. Üzerine parasını da iade etmedi.

Bu ne anlama geliyordu?
Osmanlı dünya savaşı bittikten sonra tek başına itilaf devletleri hedefi haline gelecekti ve bu nedenle savunmasını güçlendirmemeliydi.

Bu sebeple Osmanlı kendine acil müttefik aramak zorunda kalmış ve Abdülhamid'den bu yana çeşitli konularda işbirliği yaptığı Almanya'nın kapısını çalmıştı.

Almanya ise savaş yükünün azalması, Osmanlı'nın jeopolitik konumu ve halifelik gücü gibi nedenlerle Osmanlı'da yeşil ışık yakmıştı.

Osmanlı'nın Almanya'dan kaçan iki savaş gemisini satın alması hikayesi anlık yaşanan bir gelişme değil, ingiltere'nin bu planına karşı "alenen" verilmiş bir cevaptı.
Niye girdiklerini kendiler de bilmiyorlar ki
Enver paşa denilen adam önce savaşa sokuyor sonra Sarıkamışta 70.000 adamın eline silah verip karlı dağlara donmaya gönderiyor tek kurşun sıkmadan. Kimse de çıkıp iki tokat çekmiyor kendine.
(bkz: biz ahmet i kumarda kaybettik)
osmanlı mali olarak çökmüştü maaş bile ödenemiyordu almanya parayı bastırdı ve bizi savaşa soktu. Biz savaşa girmeseydik avrupada belçika ve fransa sınırında ve galiçya sınırında en fazla bir yıl sürecek savaş dört yıl sürdü bu yüzden rusya çöktü komünizm Almanya yerine rusyada ortaya çıktı.
ingilizler ve fransızlar kömürle çalışan donanmalarını çanakkalede ve jutlandda kaybetti bir kaç yıl öncede rusya kömürle savaş gemilerini amerikan petrolü ile çalışan japon donanmasına karşı kaybetmişti ve kömürcü lobisine karşı amerikan-ingiliz petrolcü lobisi güç kazandı bu petrol lobisi osmanlıya son darbeyi bu fırsatla vurdu. ortadoğuyu paylaşırken fransızlarıda kekleyip zengin petrol arazilerini ele geçirdiler. Fransa yediği kazığı anlar anlamaz Türk kurtuluş savaşını ilk destekleyen ülke pozsiyonuna geçti. Yunanlılar ingilizlerce gaza getirildi ve Anadoluya çıkarttıldı sonra komünizm rusyada kazanınca bu sefer yunanı ingilizler sattı ve yunanlılar asırlardır yaşadıkları anadoludan tamamen atıldılar balkanlarda yokedilen milyonlarca Türke karşılık aptal ermeniler ve azgın rumlar anadoludan sürüldüler.
Her şeye rağmen savaşa girmemek bizi gene iç savaşla yıkardı. Osmanlı şanlı bir ölümü tercih etti giderken habsburgş romanovş hohenzoller gibi eski imparatoluk hanedanlarınında kendisi ile beraber tarihe gömdü. savaşı kazanan tarafta Fransada monarşinin kalıntısı bile kalmadı, britanya imparatorluğu tasfiye sürecine girdi. ikinci dünya savaşında sembolik son avrupa krallıkları romanya italya krallıklarıda sona erdi.
Geçerli olmayan sebepledir. Kim ne derse desin hepsi boştur. Osmanlı o savaşa girmemeliydi ve girmemesi de gayet mümkündü.

Savaş oyun değildir. Bize saldıran bir devlet olmadığı halde, yok yere savaşa girdik, milyonlarca insanımızı kaybettik.
Osmanlı arada kalmış girmese yağmalanacak ve işgal edilecekti.
görsel

işte, tarihçi Ali Kaşıyuğun’un bulduğu, Birinci Dünya Savaşı’na
girmemize ve bize bir imparatorluğa mâlolan bilinmeyen belge:
Enver Paşa, Alman Amirali Wilhelm Souchon’a “Karadeniz’deki
Rus filosuna saldırın” emrini vermiş.

https://www.haberturk.com...cok-gizli-emrin-orijinali

talat , enver ve cemalin kaçışını haber veren gazete .

görsel

1914 - Savaş ilanı ve Beyazıt Meydanı [iTC - Sultan Reşad Dönemi]

https://www.youtube.com/watch?v=h3E5mfvANNM

1914 yılı, Osmanlı Devleti'nin Savaş ilanı .

https://www.youtube.com/watch?v=C1Fe-27YNFw
Savaşa hiç girilmese idi ne olurdu? Önce bunu sorun. Şu olurdu. Rus, ingiliz ve Fransızlar, Alman ve Avusturyalıları en çok 6 ayda yenip tost yapardı. Düşmanı hemen yenince,sonra bize taze kuvvetlerle saldırır, bizi de Orta Anadolu'ya sürerlerdi. Başkent Yozgat Çekerek olurdu

Sonra o savaşta itilaf devletleri fazla kayıp vermeden taze kuvvetlerle bizi bir güzel ezerdi. Efendiler savaş 4 sene uzamış dikkat edin. Bir güç dengesi yoksa 4 sene uzamazdı. Düşmanı hırpaladık yaydık.

Anlayacağınız şekilde söylemek gerekirse, Danaya tek girmek yerine 4 kişi birden girdik. Karşı mahallenin çetesi seni zaten dövecek planları hazır ama sen onlar bu mahalleye gelmeden orta mahalledeki çeteyle birlik olmuşsun. Kazandılar evet ama dövmeye mecalleri kalmadı.

Köpek gibi de geberdiler. Çanakkale'de geberdiler, Kut'da geberdiler, Irak cephesinde her yerde geberdiler. Arkadan kum gibi Hintli getirdikleri halde geberdiler. Arkadan vuran Arap Yarımadasını kaybettik ama Azerbaycan'ı aldık. Burada karlı kazanımlar da yaptık. Nesi kayıp?

Savaşın en az kayıp veren ülkesiyiz biliyor musunuz? Kaybımız 380 ila 500 bin arası. ingilizler, Fransızlar, Ruslar, toplamda 5,5 milyondan fazla kayıp verdiler.

ittihat ve Terakki sayesinde işte bu yüzden savaşa girdik. Zaten biliniyordu müttefiklerin bizi bitirecekleri. Rusya'da komünistler iktidara gelip gizli antlaşmaları ve haritaları dünyaya açıkladığında ittihatçıların ne derece haklı bir tercih yaptıkları da açığa çıkmış oldu.

Ardından Karadeniz'e açılan yavuz (Göben) ve midlli (Breslau) gemileri Rusların tüm limanlarını vurur. Savaşın başında istanbul'u tehdit edecek Rus deniz gücü altyapısı diye bir şey kalmadı böylece. Yoksa her 2 boğazda da savaşırdık.

Rus limanları belini daha 4 sene doğrultamadı. boğazları da kapattık. ingilizler Gelibolu'dan yarmayı denedi geberip gittiler. O arada yardım alamayan Ruslarda ekonomi pise sardı Çar düştü.Savaşın rengi değişti.
bu sınırları genişletmek istemiş

görsel

savaş sonunda eldeki bulgurdan da olmuştur. o nedenle 2. dünya savaşında yaptığımız gibi size saldıran yoksa savaşa girmeyin.