bugün

görsel
doğunun gizemini, sahip olduğu mistik ve otantik havayı batılı gözüyle inceleme dalı.
doğunun gözündeyse Şarkiyat, Şarkiyatçılık.
tabii said bu literatürün klasiği oldu kitabı sayesinde. teorik olarak da politik olarak da çok eleştirildi kendisi. çok söylenmiştir, bir taraftan foucault diğer taraftan gramsci'yi uzlaştırma çabası teorik olarak fazla sakattır. hele hele gramsci'nin başlı başına oryantalist olduğu düşünülürse. çıkıp "doğu toplumları"nda sivil toplum yoktur, dolayısıyla buradaki mücadele manevra savaşı olmalı, gibi bir şey diyor. "batı toplumları" dediği toplumlar sivil toplum yönünden gelişkin olduğundan oralarda mevzi savaşı gerekliymiş. böyle tarih dışı, donuk, kültürel bir yerden geliyor gramsci. tabii, o da devrinin adamı. sanki weber, polanyi, freud, marx, engels gibi düşünürler oryantalist değil. neyse, teorik tartışmalar ötesinde said'in ne kadar oryantalist bir literatüre hakim olduğu da tartışmalı olmakla birlikte aijaz ahmad kendisi de kolonyal bir aileden gelen said'i doğu'yu pazarlayıp kendine kariyer yapmakla suçluyor. bunların çoğunda bir haklılık var. ama ben biraz daha farklı bir yerden yaklaşmak isterim. oryantalist perspektife getirilen eleştiriler hiç şüphesiz said ile başlamadı. bir critical mass sayesinde bunu bir yere getirebildi said. bugün kendisinin bu popüleritesi yanında marshall hogdson ne yazık ki o kadar da tanınmıyor. said benim gözümde tüm zamanların en önemli birkaç düşünce insanından biridir. ona itirazım yok. ama kendisinin o kadar da dahi bir çocuk olmadığı aşikar. bizim okul hocalarından huricihan islamoğlu hocayı birkaç defa dinleme şansım olmuştu. kendisi roger owen, talal assad, hodgson gibilerle ülfet etmiş. hodgson'a daha fazla eğilmemizi bize söylemişti. ben daha okumadım meşhur kitabını (venture of islam) ama bunu mutlaka yapmalı. bir emir gibidir nazarımda.
batının entelektüel hegemonyasını destekleyen ontolojik kılıftır. kültürel olarak "batı"'yı dünyanın merkezine koymuştur ve geri kalan dünyayı betimlemek kafiydi. oryantalizm de bunu yaptı.
doğu ile batı arasındaki ontolojik ve epistemolojik farklılıktır. batıda doğu ile ilgili araştırma yapanlara oryantalist denir.

edward said' in de göstermeye çalıştığı şey ise; batıda doğu üzerinde yapılan çalışmaların ve araştırmaların saf bir bilgi felsefesi olmaktan daha ziyade planlanan sömürünün ideolojik ve ahlaki altyapısını kurmaya yönelik olmasıdır.
asena'nın çok iyi yaptığı bilim dalı. böyle oryantal oryantal çok güzel.
ne kadar manidar bir kavram. sizce de oyle degil mi?

im turkish man, and this honor. demek gibi bisiy.
uzun saçmalıklar bir yana sadece doğu batı sentezi.
bilimsellikten ziyade siyasi endişelerle yoğrulmuş düşünce akımı.

Doğu'nun kültürünü yozlaşmış; insanlarını şehvet düşkünü olarak lanse etmekten başka gayesi olmayan akım.

(bkz: le bain turc)
kapitalizmle erken tanışan batı avrupa'nın doğu ve asya topraklarına kendini tanıtma serüvenidir. doğu ile batı arasında dağlar kadar fark olduğunu iddia eden ve kendi içinde tutarlı olan bir çeşit ideolojik kategori olarak da tanımlanabilir. 15. yy'da ortaya çıkışına bakacak olursak dönemin şartlarında gerçeklikten uzak ve kültür emperyalizmi olarak nitelendirmek doğrudur fakat oryantalizm asıl şeklini 18 yy'da almıştır ve bu çağ için doğu ve asya devletleri için oldukça tehlikeli bir yaklaşımdır. iki binli yılların türkiye'sinde kendi örfünden, töresinden habersiz, apolitik bir gençlik yetişiyorsa bunun nedeni zamanında iç savaşla, terörle baş edemediği bir gençliğin milli benliğine kültür sömürgesi oryantalizmle batı avrupa'nın galip gelmesidir.
Batı'nın Doğu'ya şekil verme, yeniden dizayn etme çabalarını ifade eden terimdir. Hep eleştirilmiştir.Genellikle olumsuz bir manada kullanılır. Kısacası Batı'lı yazarlar Doğu halkına: Siz cahilsiniz, bakın sizin dininiz, kültürünüz vs. böyle, siz bilmezsiniz bizden öğrenin. asıl amaç yozlaştırmak, başka bir şey değil.
batılının af buyurun doğuluyu zikerken kulağına hoş şeyler söylemesidir...
Kisacasi, batinin doguyu sikilecek asagilik kadin olarak gormesi anlamindadir.
Oryantal müzik geldi aklıma.
mizahi bir tanım getirilirse günümüz liboşlarının temsilcileri olduğu akım.malum;bi gün öyle,bi gün böyleler.özellikle siyasi konularda...
Soldan saga bakmaktir.
(bkz: şarkiyatçılık)
Konuyla uzaktan yakından ilgisi olmayanların ilk duydukları andaki "acaba asenadan mı bahsediyor" bakışlarından dolayı her ortamda konuşulmaması gereken konudur.
Batının sömürgeciliği meşrulaştırma yolu. Onlara göre doğulular kadercidir ve idarecilerine mutlak itaat gösterirler. Onları bu kayıtsızlıktan kurtaracak olan da batılılardır, çünkü doğulular sorgulamaktan aciz ve tembeldirler batı dünyasının gözünde. Amerikanın şimdi orta doğuya getirmek için didindiği "ileri demokrasi" fikri tohumlarını henüz 19.yy'da oryantalizm akımı ile atmıştır.
yakın ve uzak doğu toplum ve kültürleri, dilleri ve halklarının incelendiği batı kökenli ve batı merkezli araştırma alanlarının tümüne verilen ortak ad.

(bkz: asena)
Edward said'e göre doğunun ve batının oryantalizmde karakterize edilmiş hali şöyledir.
ORIENT - WEST
Splendour - Utility
Despotism - Democracy
Cruelty - Fair treatment
Sensuality - Self-control
No self-government - Self-government
Mystical - Sensible
Irrational - Rational
Illogical - Logical
Intrigue - Straightforwardness
Cunning - Trust
Lethargy - Activity
Depraved - Virtuous
Childlike - Mature
Exotic - Unexotic.
(#16878944)
olduk olmadık her eğlencede dansöz oynatmayı şiddetle savunan zihniyettir.
oryantalizm;

sömürücünün, sömürge yapmak istediği ülkeye karşı beslediği kendince hoş hislerin geliştiği romantik bir süreçtir.

emperyalist ülkeyi maço erkeğe benzetirsek, onun gözünde doğu; elde edilmesi gereken alımlı bir kadına benzer. ona sahip olana değin dünyanın tüm nimetleri ayaklarının altına serilir lakin elde edildikten sonra dizini kırıp evinde oturması, çocuklarına analık etmesi, kocasına yemek pişirmesi ve her istediğinde altına yatması gerekecektir.
(bkz: öz oryantalizm)