bugün

Genel kanının aksine politik duruşuyla direkt alakalı değildir. Edebiyatı takip eden, 2000 sonrası nobel alan romancılardan istisnasız tamamından kitap okumus, pamuk'un da tüm romanlarını okumuş biri olarak söyleyebilirim ki birinci sınıf bir romancıdır orhan pamuk. yaşar kemal gibi köylü-eşkıya güzellemesi yapan adamlarla kıyas bile götürmez.

Hatta benim okuduğum yaşayan en büyük 3 romancıdan biridir.
(bkz: j m coetzee)
(bkz: m v llosa)

Hele hele şu son iki senedir nobel alan fransız bunak ve müslo zencinin yanında pamuk altındır altın.
Gurur duyduğum bir hadisedir.
Kar kitabında sürekli Avrupa ülkelerini övmesi ve kendi ülkesini iğrenç iftiralar atarak alınmış bir ödüldür.
Şaşırılmayacak bir durum.

Tamam, Nobel çok yalan, oryantalist bir ödül olabilir. Politik nedenlerle verilmiştir, o da mümkün. Hatta Orhan Pamuk oryantalist, kıl bir insan olabilir.

Ama 'Orhan Pamuk kötü yazardır, ülkesini sattı Nobel verdiler' yorumunu Türk toplumunun her eğitim seviyesinden, sol.org.tr'den hurriyet.com.tr'ye, her kesiminden okuyunca aklıma tek bir söz geldi, konuyla cok yakından alakalı birinden: 'Türk milletinin %60'ı aptaldır'. Usta indirim bile yapmış.

Tek kızdığım bu gerçekten. Sevin ya da sevmeyin, ılk romanından itibaren yazdığı her romanla, hem Türkiye'de hem dışarıda ne kadar ödül varsa toplamış, romancılığını kimsenin tartışamayacağı bir adam Orhan Pamuk. Genç ve gelecek vaadeden yazarken pek sevilir, Türklerden ödül alırdı. Ne zaman adı dışarıda duyuldu, çok az Türkün alabileceği ödülleri aldı, Türkiye'de cok sattı, birden Türk edebiyat camiası ona düşman oldu. Özdemir ince gibi leri atıp tutmaya başladı. Sonra da Kürtler ve Ermeniler öldürüldü dedi bir anda vatan haini oldu.

Gerçi bütün bunlar onun iyi bir yazar olduğunu kanıtlıyor. 17.yy.da en büyük şairini linç etmek için kovalarken ölümüne sebebiyet veren, 20.yy.daki en büyük şairini hapislerde süründürüp sürgüne mahkum eden, en büyük öykücüsünü yakmaya teşebbüs etmiş bir millete de yakışan bu.
bazı kesim tarafından sadece siyasi söylemlerinden dolayı verildiği düşünülse bile, orhan pamuk bu ödülü haketmiştir. sonuçta nobel ilk kez bir türk tarafından alınıyor.bunun gururunu paylaşmalıyız.
nobel ödülü ayağa düşmüş artık dedirten olay!
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=201701
(bkz: yıldırım türker)

Türk'ün Nobel'le imtihanı

Edebiyat, aklın özgürleşmesi üstüne kurar varoluşunu. Kendine yarattığı sonsuz özgürlük alanından doğru bakar, okur hayatı. Dünyayı dile tercüme ederken ufku siyasi sınırlarla belirlenmez. Edebiyat, doğası icabı, özgürlükçüdür. Tabularla zehirlenmeye direnir. Kendi kuralları, kendi diliyle meşguldür.
Orhan Pamuk'un Nobel Edebiyat Ödülü'nü almış olması yurdumuz, Kuzey Kıbrıs ve bütün temsilciliklerimizde hiç de yadırganmayacak tepkilerle karşılandı. Pamuk'un romanlarını okuyanlar, dünyanın burasında yaşayanların bu ikircikli ruh durumlarını zaten anlatmış olduğunu hatırlayacak. Ama derdimiz okumayanlarla.
Okumayan çocuk kalmasın kampanyalarıyla çocukları bir bir kendi beter maariflerine teslim etmeyi aydınlanma zanneden, küçük hesapların buzlu sularında kulaç atarken okumaya vakit, takat, merak bulamayan ikirciklilerden bahsediyoruz. Orhan Pamuk'un evlatlıktan reddi kampanyasını başlatanlardan.
O sırada şu anki tepkilerin de hangi damardan beslendiğini yazmışım:
'Öncelikle Orhan Pamuk'u sevimli, dost olmak isteyeceğimiz bir insan olarak görüp ona gönül sofralarımızda yer açmak zorunda olmadığımızı hatırlatmakla başlayayım. Kaldı ki kendinin de böyle bir talebine tanık olmuşluğumuz yok. Söyleşilerinde defalarca belirttiği gibi yazı serüvenini yalnızlıkla besleyen, edebi yaratısını inzivadan devşiren bir yazardan söz ediyoruz.
Mesele Pamuk'un dünya çapına yükselip bu milletin denetiminden bir ölçüde sıyrılmışlığının medya kışkırtmasıyla kamuoyunda yarattığı hırçınlıktır. Pamuk, romanları hemen hemen bütün dünya dillerine çevrilmekle kalmamış, o dillerin de hayranlıkla okunan, her fırsatta ödüllendirilen bir yazarı olmuştur. Ona yönelik hırçınlığımızı besleyen de işte budur. Çünkü bu Türklük denilen belalı ailenin fertleri olarak hepimiz gayet iyi biliriz ki yen içinde kalan kırık kollardan biri olmaktan kurtulanı, kalanlar hakkında söz alanı varlığımızı tehdit olarak görmeye mecburuz. O, artık yaban ellerde sözü dinlenen, insanlık tarihinde kendine bir sayfa açmış, her şeyden öte dünyanın gözünde Cumhurbaşkanımızdan ve ordumuzdan bile daha itibarlı bir vatandaş olmuştur. Bunun hazmedilebilmesi elbette çok güç. Ama toplumların enfantil cemaat dürtülerinden kopup tekamül edebilmesi için bütün dünya dillerinde karşılığı olan yaratıcılarının yolunu açıp, onları en azından hırpalamamayı becerebilmesi gerekir. Aksi takdirde sürgün yaratıcıları yetiştiren bir kültür olarak dilinizi, dünyayı inandıramadığınız mazlumiyet manzumelerine rehin bırakırsınız.'

Bu biz kimdir?
Keşke edebiyattan konuşabilsek. işte bu Nobel ödülü, bir gün edebiyattan konuşacağımız noktaya da gelebileceğimiz umudu aşıladığı için önemli. Her şeyin fiyatını bilip hiçbir şeyin değerini bilmeyen sinikler durmuş bir çırpıda zamana direnememiş, etkisi uzun soluklu olamamış Nobelli yazarların listesini çıkarıyor, bu ödülün (parası dışında) hiç de önemli olmadığını vurguluyor.
Ödüller konusunda, özellikle bu ödül konusunda onlarca yıldır süregelen tartışmaları bugün kendileri başlatmış gibi afili bir duruşları var. Ama içinde jüri olan her kurum zaten sonsuza dek tartışmaya açıktır. Şu an Nobel üstüne bir çırpıda bir yığın bilgi döküp bu kadar coşkulu tartışabiliyor olmanız, Nobel'in hâlâ dünyanın en saygın ödüllerinden biri olduğunun kanıtı. Ajanslardan ilk haber olarak geçmesi, dünyanın her köşesinde merak uyandırması da cabası. Ödül denilen şey de zaten bu kadar bir şeydir işte. Nobel aldı diye insan savaşı durduramaz, dünyadaki açlığa çözüm bulamaz, ama dünyanın her yerinde bir yazar olarak merak uyandırır, okunur, takdir görür, başucunda soluklanıp birçok dünyalıyla söyleşir. Yine birçok dünyalının gözünde savaşanlardan, yönetenlerden, aç bırakanlardan daha önemli, daha güvenilir bir insanlık temsilcisidir. insanlığın hafızasına yazılma konusunda dev bir adım atmıştır. Hepsini sayamayacağınız 45 dile çevrilmiş, fazlasına da çevrilecektir.
Nurlu köşelerinde bu ödülün kendilerine yaşattığı sıkıntı üstüne neredeyse edebi metinler döktüren basın mücahitlerine kulak asmayın. Onlar, Pamuk'u mahkeme kapısında linçe kalkışanlar karşısında göstermedikleri celâli, yazardan sakınmıyor. Tuhaf bir kendini kaybetmişlik içinde ellerinde olsa bu ödülü Orhan Pamuk'un yeni bir marifeti, yeni bir hainliği olarak tescil ettirecekler. Bir zamanlar komplocu paşaların iğvasına uyup kendi meslektaşlarını 'alçak' ilan etmiş olanı, "Sayın Pamuk'a Nobel ile birlikte ahlâki zafiyet ödülü de verilse iyi olurdu diye düşünüyoruz" yazmış.
Hemen hepsinin yasının zılgıtı aynı. 'Bir Türk aldığı için seviniyoruz, ama içimiz de rahat değil çünkü o, bizden değil."
Son derece doğru bir saptama. Değil elbet. Sizden dünyaya ulaşabilecek bir yazar çıkabilir mi? Temsilcisi siz olduğunuza göre o 'biz'i iyi biliriz.
Şimdi onu kutlamak için, onun zaferine ortak olmak için hâlâ üstten alıyor kimileri. Pamuk'un yegâne affedilme koşulunun, Fransa'ya giderek yeni çıkan Ermeni yasasını protesto eden bir nümayişte bulunmak olduğunu belirtiyorlar. Hâlâ anlamıyorlar. Orhan Pamuk sizin mehter takımınız, gönüllü diplomatınız olmayı seçmedi.
Onun sürüden ayrılarak dokunulmazlık kazanması çıldırtıyor habis
vasat sözcülerini. Orhan Pamuk üstünde yitirdikleri denetime yas tutuyorlar. Çünkü Nobel'i alan Kapıkule'yi geçti bile. Bir yazarın karşısında çaresiz kalmak, onu muma çeviremeyeceğinizi bilmek ağır olsa gerek. Alışacaksınız. Bu yoldan başka yazarlar da geçecek. Hazmedeceksiniz. Siz kasık çatlatan retoriğinizle Nobel'li yazarın ahlaklısını ve sportmenini sevdiğinizden dem vuruyorsunuz. işte bu yüzden bu bütün tartışmalara rağmen hâlâ saygın ödülün ve diğer ödüllerin umurunda değilsiniz.
Sartre hakkında De Gaulle'ün dediklerini okuyoruz bu aralar
sıkça. De Gaulle, Sartre'ın Cezayir konusundaki eleştirileri üstüne kendisini kışkırtan şahinlerine, "Sartre, Fransa'dır" demiş.
De Gaulle'ü hâlâ hatırlıyor olmamızın nedeni, kendisini
kıyasıya eleştiren bir yazar için bu sözleri söyleyebilmiş bir muktedir olmasıdır. Tarihin ilk unuttukları ise gönüllü gardiyanlar, her zulmün küçük hisseli ortaklarıdır.
Bu ödülün ardında şöyle ya da böyle bir katakulli aramaya kendilerinde hak bulan yazarlara da bir sözümüz olacak.
Kıskançlığın kötü bir şey olduğunu, hissedildiğinde bile gösterilmesi uygunsuz bir duygu olduğunu öğrenememiş olabilir mi bu çalışma masalarına yalnız başına oturup yüzlerce sayfa yazmış insanlar?
Bütün mesele gerçekten de Emin Çölaşan'ın zehirli yakıştırmasıyla "Tırnak içinde Türk" olmaktan geçiyor. Önce insan, dünyalı, tırnak içinde de Türk. Ancak o zaman edebiyatın soylu alanında kalmış olacaksınız. Vatanseverliğiniz kabardıysa da biraz olsun ATO Başkanı'ndan farklı bir söz üretmek zorundasınız. Ancak Fransa parlamentosunun kararına yıkılıp tepki gösterdiğiniz kadar her yıl açlık sınırının altında toplanan
yeni milyonlar için, sokaklarda yatıp ölen çocuklar için, memleketin doğusunda hâlâ durmadan akan kan için yıkılıp tepki gösterdiğiniz zaman yeteneğiniz oranında yakınlaşacaksınız dünyalı olmaya. Dünyanın her yerinde okunmaya. Yoksa bu kuytuda ömür boyu kendinizi ve birbirinizi yiyerek titreşeceksiniz.
ikircikliler. Aranızda birbirinize yüksek sesle Turgut Özakman'dan bölümler okuyabilirsiniz. Kimsenin karıştığı yok. Ama dünya Orhan Pamuk'u okunası buluyor.
roman rolland'dan beri nobel edebiyat ödülünü alan ilk türk. helal olsun bravo!
Cok degerli bir odulun nasil siyasi olaylara harcandıgının ornegi
türk'e türkiye'ye atartürk'e küfür edince alıyosun zaten bundandır ki orhan pamuk pek fazla çaba sarfetmemiştir.tebrik etmiyoruz hayırlı olmamasını temenni eder en berbat günlerini geçirmesini dilerim.
daha düzgün türkçe konuşamayan edebiyatçımızın(?!) kimilerinin kafasına uyan ve onlara göre düzgün şeyler söylemesi sonucu aldıpı ödüldür kanımca.daha neler görücez bakalım dedirtiyor.
ayrıca fransadaki sözde soykırım yasasının çıkışıyla aynı güne denk gelmesi bazı şeylere kesinlikle netlik kazandırıyor.tamam bir türkün nobel alması güzel bir olaydır ama niye orhan pamuktur be kardeşim yaşar kemaldururken?? gibi serzenişlerde bulunmak boşunadır.malesef türkiyede de olduğu gibi dünyada da hiçbir şey adil değildir.
bu adamın nobel gibi bir edebiyat ödülüne hak kazanmış olmasının ne kadar kötü ya da ne kadar iyi bir şey olduğunu savunmaktan ziyade bu ödülün yaratacağı etkiler gözetilmeli biraz da.. zira, nobel gibi bir edebiyat ödülünün dış siyaset politikası gözetilerek harcandığı ve orhan pamuk'un da bu siyasi çıkarlar doğrultusunda kullanılan sıradan bir adam olduğu açıkça ortada. bunun farkındalığına varmış belli bir kesim var ama bir de sokakta siyasetle ilgisi olmayan sıradan vatandaşımız var. zira olayın bilincinde olmayan birine gidip de orhan pamuk nobel ödülü aldı denildiğinde 'vayy bee adam iyi bir şey yapmış demek ki ödülü haketmiş helal olsun' tarzı tepkilerle karşılaşabilirsiniz. işin asıl can alıcı noktası burada. bu adamı birileri örnek alacak. birileri onun açtığı yolda ilerlemeye çalışacak. ülkesine bok atıp da nobel alınabiliyorsa ben de alırım zihniyeti var olacak. ve birileri bu adamın açtığı yolda(!) ilerleyecek ne acı ki.. yazar olmak, nobel ödülüne şayan bir yazar olmak bunları gerektiriyorsa insanlar özlerini reddetmeye başlayacak. bu da kültürel bir yozlaşmanın habercisi olacak. ne yazık...
şimdi haketti mi haketmedi mi tartışmalarını bir kenara bırakıp sözü sayın pamuk a verelim.
3 yıl önce milliyet gazetesine verilen demeç "Ermeni lobisi ve türk karşıtı lobiler benim nobel almamam için uğraşıyor"bunun çaresine bakmam lazım" .çaresine bakıldı alimallah.
nobel edebiyat ödülünün saf edebi kaygılarla verildiğini düşünecek kadar saf olanlara şaşıyor bu bünye.soljenitsin,gao xingjian,sartre(kendisi saygın bir duruşla reddetti)ve daha bir çok yazarın ne gerekçelerle aldıkları bir araştırılsın.sonuçta bu nobel denilen şey allah ın emri değil ya.onların baktığı çerçeveden bakacaksın dünyaya.onlar gibi düşüneceksin,yoksa ağzınla kuş tutsan alamazsın nobeli.
ödülün boyutu ve orhan pamuğun cinsel tercihleri arasında gelişen aşk sonucu oluşan eylem..
(bkz: orhan olm sen o nobeli aldın ama var ya o nobel senin götüne girecek)
yaşar kemal gibi bir usta dururken türkiye'den orhan pamuk'un bu ödülü alması, siyasi tartışmaların ortasına düşmüş birine ödülün verilmesi ve "bakın! nobel almış bir türk bile ermenileri kestik diyor yani aydın kafalı türkler soykırımı kabul ediyor" probogandasını dünya kamuoyuna yaymak istemesi ile nobel'in artık batının bir kültür emperyalizmi silahı haline geldiğinin açık bir göstergesi.
aynı havayı soluyor olduğuma utandığım bir adamın tamamen polıtık sebeblerle aldığı edebiyat açısından utanç verici, ülkemin düşmanlarının yeni diplomasi zaferi..her karış toprağı kanla alınan bu vatanın ,bu ülkenin vatandaşıyım diyen biri tarafından, kişisel çıkarlar uğruna satılması bu kadar kolay olmamalı. ve tarihi zaferlerle dolu ecdanın torunları bizlerin arasından bu ödülü alan zatın alkışlanmasını içime sindiremiyorum .ve nobel ödülünü bu kadar politikaya alet olduğu için lanetliyorum..
Yok amacım kara çalma falan değil. Orhan Pamuk'un Nobel Edebiyat Ödülü almasına gerçekten çok sevindim (Bu ödül sayesinde Türkçe kutsandığı için. işin "Ermeni-Kürt" yanlışı maalesef bu doğruyu götürmez). Fakaaaat bir başka konu var ki işte bu Nobel'e gölge düşürüyor. Evet maalesef Orhan Pamuk'un Beyaz Kalekitabının Fuad Carım'ın Kanuni Devrinde istanbul kitabından büyük oranda intihal içermesi, Nobel'i "Ermeni-Kürt" olayından daha fazla gölgeliyor. işte detaylar ve kanıtlar:

Önce bir saptama...

ABD başta olmak üzere batılı ülkelerin büyük çoğunluğunda "Plagiarism" (intihal yani. Başkalarının eserlerinin hatta düşüncelerinin aşırılmasına deniliyor), büyük bir suç olarak görülür ve bu konuda çok büyük yaptırımlar vardır.

Bırakın bir eserden bire bir alıntı yapmayı, bir düşünceden yola çıkıp o düşünceyi geliştirmek ve bu yolla bir eser ortaya koymak bile bu suçun kapsamına girer...

Fakat, maalesef Türkiye bu konuda dünyanın intihalci ülkeler sıralamasında en başlarda yer alır (Örneğin üniversitelerde birçok öğretim üyesinin kitabının ya da tezinin intihal olduğu ortaya çıkmış, ancak bugüne kadar hiç bir yaptırımda bulunulmamıştır).

Bu saptamadan sonra gelelim ana konumuza...

Orhan Pamuk'un Beyaz Kale romanı maalesef büyük çaplı bir intihal ürünü olarak karşımıza çıkıyor.

Girişte de belirttiğimiz gibi Pamuk'un romanı Fuat Carım'ın Kanuni Devrinde istanbulkitabından intihal edilmiş satırlarla dolu.

işte o satırlar:

Orijinali > "Cenova'dan Napoli'ye giderken, hareketimizi haber alarak Ponz Adaları'nda bekleyen Türk donanmasının hücümuna uğradık" (fuat Carım, 11)

intihali > "Venedik'ten Napoli'ye gidiyorduk, Türk gemileri yolumuzu kesti" (orhan Pamuk, 11)

----

Orijinali > "Gene esir düşebiliriz korkusuyla, kürekçileri sıkıştırmaktan vazgeçtiler. ...Esir düşerlerse şikáyet göreni feci şekilde cezalandırırlar, hatta yokederler" (fuat Carım, 12)

intihali > "Esir düşerse cezalandırılmaktan korkan kaptanımız, kürek kölelerini şiddetle kırbaçlatmak için bir türlü emir veremiyordu" (orhan Pamuk,11)

----

Orijinali > "Rampacılar gemiye daldılar ve herkesi çırılçıplak ettiler. Beni tepeden tırnağa soymadılar, sırtımdakiler, onların hoşlanmadıkları ve beğenmedikleri şeylerdi" (fuat Carım, 13)


intihali > - "Rampacılar gemimize ayak basarlarken kitaplarımı sandığıma koyup dışarı çıktım. ...Dışarıda herkesi toplamışlar, çırılçıplak soyuyorlardı. ... Önce bana ilişmediler" (orhan Pamuk, 14)

----

Orijinali > "...Láfa, sözü geçen kaptanlardan Durmuş Reis karıştı. Cenevizli dönme Durmuş Reis, 'idrar ve nabız hekimidir, cerrahtan daha faydalıdır' dedi. Kürekten, işte bu suretle kurtuldum" (fuat Carım, 13)


intihali > "Reis sordu: idrardan ve nabızdan anlıyor muydum hiç? Anladığımı söyleyince hem küreğe verilmekten kurtuldum, hem de bir iki kitabımı kurtarmış oldum" (orhan Pamuk, 14)

----

Orijinali > "En üste, Muhammed'in sancaklarını astılar; bunların altına bizden aldıkları bayrakları, haçları ve Meryem Anamız'ın tasvirlerini astılar. Külhanbeyler, başaşağı asılan bu haçlarla tasvirleri, bir ok yağmuruna tuttular" (fuat Carım, 18)


intihali > "Bütün direklerin tepesine sancaklar çektiler, altlarına da bizim bayrakları. Meryem Ana tasvirlerini, haçlarını tersinden asıp külhanbeylerine aşağıdan oklattılar" (orhan Pamuk, 15)

Evet yukarıdaki örneklerin ortaya çıkardığı durum "intihal"in özellikle ABD'deki tanımından yola çıkıldığında suça giriyor.

Peki bundan Nobel komitesinin haberi var mı?

hiç sanmıyoruz...

Türkçe'yi nereden bilip de intihali anlayacak adamlar değil mi?

Çünkü böyle bir şeye göz yummak da suça giriyor...
orhan pamuk un nobel ödülü alması ülkemizi onurlandıracakken bi sürü karmaşayı da beraberinde getirmiştir.. ödülü alan orhan pamuk olunca insanın aklına gelen soru da şu oluyor kitaplarından dolayı mı verildi görüşlerinden dolayı mı ?artık vatan hainliğinin prim yaptığı bir dönmede yaşadığımıza göre 2. si bu sorunun cevabıdır.. ha bir türk olarak bunu alması onurlandırdı bizi ama orhan pamuğu acaba bir tüek olarak almak mı onurlandırdı o da takdire şayandır.
(bkz: Sezarın hakkı sezara)
(bkz: bileğinin hakkıyla kazanmak)
(bkz: ilahi yurdum faşistleri dedirten olaylar)
(bkz: şovenistlere malzeme çıktı)
türkiye açısından değerlendirmek gerekirse,bi' nevi sus otur manipulasyonu.
(bkz: sus payı)
nobel jürisinin orham pamuk'un kitaplarının anlaşılmadığını kanıtlayan olaydır. zira adamlar da pek bir nane anlamamışlardır ki vermişlerdir ödülü güle oynaya.
nobel ödülünün siyasi meselelere karışmasının güvenilirliğini azaltmasıyla birlikte gözden kaçırılan bir nokta vardır. orhan pamuk bir yazardır, sanatçıdır, istediği gibi düşünebilirdir. söylediği şeyin benimsenmemesi, kabul edilmemesi onun edebi açıdan iyi bir yazar olduğu gerçeğini değiştirmez.
1 ay sonra hakkında pek konuşulmayacak hadise. *
bu olay bir fahişenin kendini satıp karşılığını alması eylemiyle eşdeğer bir durumdur. nitekim bu ödülle türk milleti olarak gurur duyulacak bir yanı yok. türk milletinin tepesindeki akbabalara peşkeş çekerek alınan ödülün ve ödül sahibinin hiç bir değerinin olmadığını düşündüğüm durumdur.