bugün

Zamanında odessa'da tanıştığım bir Türk gemicinin anlattığı hikayedir.

iki abazan yurdum genci ilk yurtdışı deneyimlerinde Ukrayna'nın odessa şehrine gelirler.
Bir Taksiciye:
+ women sex go go... falan deyip escort kadınların olduğu evlere götürtürler kendilerini. Taksicinin de numarasını alırlar.
Sonraki akşam yine aynı şekilde escort'lara giderler.
Daha Sonra bir gece bizim abazan gençler disko ortamlarına girmek isterler. Ama gitmek istedikleri yer ibiza club. Elit bir yer. Sap şekilde içeriye almıyorlar.
Yine taksici ile irtibata geçiyorlar. Google Translate'den çeviri yaparak wp üzerinden anlaşıyorlar. Taksici onlara iki tane bayan arkadaş ayarlayacağını söylüyor.
Gece saat 12 de, trafiğe kapalı olan ünlü deribasovskaya caddesi üzerindeki bir mekanda buluşma ayarlanıyor. Bizimkiler bir saat önceden geliyorlar. Saat 12 yi biraz geçtikten sonra taksici geliyor yanlarına.
Daha önce anlaştıkları gibi Kendisi için 500 grivna, kızlar içinde 1000'er grivnayı alıyor.
Daha sonra kızların arka sokakta takside beklediklerini söylüyor. Elemanlar hafif tırssa da gidiyorlar birlikte.
Taksiye vardıklarında gerçekten de arabanın içinde, uzun bacaklı 2 tane at gibi hatun var. Hemen gülüşmeye falan başlıyorlar.
Kızlar bunlara ibiza club değil de başka bir eğlence yerini öneriyor. Gençlerin zaten ağzının suyu akıyor ve hemen kabul ediyorlar.
Taksici bunların dördünü mekana götürüyor. Eğlence başlıyor. Şişe açmalar falan. Saat 04:00 kadar hep içip eğleniyorlar.
Sonra kızlar bunları evine davet ediyor. Bizim abazan gençlerin zaten istedikleri şey böyle sevgili tadında sevişmekti. Sağlam bir hesap ödeyip çıkıyorlar mekandan. Gençlerin kafa iyice zum. Kızların evinde birşeyler içip öpüşmeye falan başlıyorlar. Ondan sonra gözlerini bir hastanede açıyorlar.
ikisinin de tek böbrek gitmiş.
Bunlara organ mafyası neşteri saplamış ve ihbar üzerine ambulans ile acil servise getirmişler.
Ambulans görevlileri bunları her türlü pis işin döndüğü Esrarkeş bir mahalleden alıyorlar. Kızlarla kaldıkları ev çoktan terkedilmiş bir mekan.
Gençler kendilerine geldiklerinde hasta yataklarında tercüman vasıtasıyla polise ifadelerini veriyorlar.
+ Yatakta çırılçıplak öpüşüyorduk. Sonra bize birşey içirdiler. Gözümüzü açtık buradayız. Bize ne oldu?
+ gel yavrum sana şeker verecem.
- eşşeğin ziki benjamin yermiyim ben bunları. çık on bin kiyat satiyim böbreği sana.
+ aha noluyo lan.

(bkz: maymun gözünü açtı)
geçenlerde bir sabah programına katılan, bu konularda uzmanlaşmış olan bir doktorun anlattığına göre alayı faso fiso yalan dolan efsanelerdir. bu profesör doktorun dediğine göre türkiye'de henüz kayıtlı bir organ çalınma hikayesi yaşanmamıştır.

ama ben inanmadım. zaten bu doktorun da tipini hiç beğenmedim. aman dikkatli olalım, "organ morgan çalınmadı türkiye'de" ayağına asıl çıbanın başı bu doktor olabilir. *
forward maillerde bolca yer alan hikayelerdir. kimseye güvenmeyin mesajı verir bu hikayeler. özellikle pipi organı mafyası hikayeleri çok korkutucudur.
bir gün kadının birisi çocuklarıyla beraber alışveriş

merkezine gider. çıkışta çocuklarının elinden tutarak

giderken ekmek almayı unuttuğunu farkeder ve geri

döner. çocuklara da aman birbirinize mukayet olun der.

sonra içeri gider ve hemen içerde bir adam "hanım efendi

karıma bir parfüm alacağım da siz bir koklayabilir

misiniz? kadının dilinden kadın anlar" der. kadın kokladığı

gibi bayılıverir ve adam bağırmaya başlar.

"imdat yardım edin noolur karım bayıldı". sonra insanlar

yardıma koşarlar. kapıya giderlerken adam

"çocuklar anneniz bayıldı gelin yardım edin" der. çocuklar

da ne bilsin gelip yardım ederler ve annesi ,organ mafyası eleman,

bir de veletler etraftan insanların yardımıyla arabaya

binerler ve günler geçer. eski bir mahallede iki gün önce

kiralanmış bir evde bütün organları alınmış şekilde iki

çocuk ve bir kadın bulunur.
Kücüken herzaman bir kapali piknik alanina giderdik. orda cok kisi kacirilmisdi cok tehlikeli bir yerdi ama yinede cok kisi geldiginden annemler yinede her pazar günü giderlerdi tabi bizide götürürlerdi. O piknik alaninda ben daha henüz 9 yasindayken bir kiz kacirilmisdi kiz 8 yasinda filandi herhalde. Herkes organ mafyasi kacirdigini sandi. Kizin annesi yillarca yilmadan kizini heryerde aradi aratirdi. 10 yil sonra gecen yaz kiz bulundu 18 yasinda güzel bir kiz olarak. Bir psikolojik bozuk 40 yasinda filan adam kizi 10 yil önce kacirmis ve kendi evinin bodrum katinda büyütmüsdür. Adam kiz bulundugunda kacmistir ve kendisini bir trenin altina atar ve ölür. Adamin günlükleri bulunur. Kizi neden kacirdigini filan anlatir. Hicbir cinsel meraki veya organlara meraki yoktur adamin. Nasil ideal cocuk yetisdirilir diye bir projedir bu o adam icin. Kiza istedigi programlari ve istedigi seyleri okutarak ve istedigi kisilerle birtek tanistirarak kizi ideal bir insan yapma cabasindaymis megersem adam. Kiz adamin öldügünü duyunca coook üzülmüsdür ve günlerce aglamisdir bunun adinada stockholm sendromu denilir.
olay antalya'da geçmekte.

yaşlı teyzenin biri, genç kızdan yolun öbür tarafına geçmek için yardım ister. kız da tabi iyi yürekli, kıramaz yaşlı kadını.

yolun karşısına geçirirken, kız düşüp bayılır. teyze bir taksiyi durdurur ve "kızım bayıldı, yardım edin" der. taksici "hastaneye götürelim teyzecim" dese de yaşlı kadın, "kızım hep bayılır zaten" diyerek kızı evine götürür. taksici de yardımseverdir, para almaz.

kızın cesedi çöplükte bulunur. organları çalınmıştır. olay sonradan çözülür:

karşıdan karşıya geçerken, yaşlı kadın, şırınga ile kızı bayıltır. kadın aslında yaşlı filan da değildir. yaşlı kılığına girip insanları avlayan şerefsizin biridir. kızın organları alındıktan sonra cesedi çöpe atarlar.

Acı ama gerçek. insanların yardımseverlik duygularının sömürülmesi ve yardım uğruna organlarının çalınması ve hayata veda... yazık, çok yazık...
"-bi gece cillop bi hatunla taniştim, evine davet etti. gittik sabaha kadar verdim küsküyü verdim küsküyü. sabah bi uyandım benim aleti kesmişler vibratör fabrikasına kalıp olarak yollamışlar.

beni öyle bırakacaklarmış ama kadın kıyamamaış geçirdiğimiz geceden sonra eşşek ziki dikmişler bana. bende şikayetçi olmadım yaşayıp gidiyoruz işte."

yukarda örneği olan hikayelerdir.
(bkz: apandisit çalan organ mafyası) bu hikayedeki kişiler ve yerler tamamen hayal ürünüdür...
birgün elemanın biri parkta arkadaşını bekliyormuş. sonra

birkaç delikanlı buna kola ikram etmişler. o da saolun

diyerek almış kolayı söyle uzaklara bakarak içmiş. arkasından

kolanın tadında bir değişiklik olduğunu fark etmiş ve

elemanlara dönmüş. gençler bu bozuk diyecekmiş ama konuşamamış.

ağzını bile açamamış. bu işte bir iş olduğunu düşünmüş ve

kalkmış, bir dükkana doğru koşmuş ama dükkanda yok ortalıkta

arkasından da yavaş adımlarla elemanlar geliyor. sonra bir

eczane bulmuş ve oraya girmiş. sonra da uyuya dalmış. uyandığında

polisler başındaymış ve organınızı çalan yakalandı efendim

demişler. meğerse adamın böbrekleri yürüten o eczacıymış.

nasıl yakalandığını gelirsek, elemanın yürüyüşünden ve

sendelemesinden şüphelenen bir yaşlı kadın polisi aramış

ama elemanın bu arada böbrekleri çalmışlar.
bu hikayeler insanı dengesiz şekilde her şeyden herkesten

korkar hale getirmiştir ki bunlardan bir çoğu da gerçektir.

çok acımasız bir çok durum bu hikayelerde yaşanmaktadır.
güncel Önemli Başlıklar