bugün

Arada da "execuse me" şeklinde bir söylemde bulunuştu.Unutmayalım, unutturmayalım.*
başbakanımızın ingilizce bilmesi ve güzel konuşması gereklidir.

ancak ingiliz aksanıyla da o ayarı verdiğini düşünmek pek de "istenilen dozajda" olmuyor.
(bkz: fatih terim in ingilizcesi)
one minutes tir o. davos fatih terim i gibi birseydir zaten erdogan da artık.
bir türk'ü uluslararası bir platformda sinirlendirdiğinizde ağzından çıkması muhtemel kelime grubu.
(bkz: excuse me bir excuse me bir)
(bkz: guardian)
(bkz: one minutes)
başbakanımızın ingilizcesini ortaya seren gülünesi cümle. beni mevki olarak kat kat katlayan 70 milyonun başındaki insanı ben bile solluyorsam bu konuda ikinci atatürk yakıştırılması yapılan bu insan evladının bu yakıştırmayı ne kadar hakettiği konusunda düşünülmelidir.
(bkz: olmaz beyim olmaz)

edit: buraya herkesin kendi görüşünü yazmasını sindiremeyen ve kamera karşısına geçmekle adam olunduğunu sanan, atatürkün devlet adamlığını sorgulayan, insanları bir entrye göre solcu-sağcı diye ayırarak muhakeme yapan insanlanların karaladığı başlık.

ayrıca sadece başbakanın ingilizcesi hakkında bir başlıktır. ne peres ne de davos geçmektedir yazıların içinde. burda kim haklıydı kim değildi bunu tartışmıyoruz.

zaten bizim gibi insanlara anca böyle bi başbakan layık.
2010 eurovision şarkımızın adı.
devlet adamlığı için gereken şart ingilizce bilmek değildir. türkçeyi güzel konuşmak zaten gayet yeterli. istediği kadar ingilizce bilen bir lider olsun orda simon perez in laflarını yutsaydı bir önemi yoktu.

ama tayyip erdoğan bilmediği ingilizcesini de kullanarak simon peres e haddini bildirmiştir.
herşeyin ingilizce bilmekle olmadığını bize gösteren başkanımızın sözleridir. elin gavuru ingilizce biliyor ama insanlık kalmamış içinde tepki koyamıyor. bizim başbakan ingilizce bilmiyor ama oldukça cesur açıklamaları dünyanın gözünün önünde yapabiliyor.

ömründe kamera karşısında konuşmamış insanların başbakana laf sokma çabalarını da eziklikten başka bi şey olarak göremiyorum.
-one minute olmaz ulan one minute
*valla olsa dükkan senin reco
-ananı da al git ulan.
rte'nin son incisidir.
tayyip in ingilizce bilmediğinin kanıtı olan cümle. şimdi ingilizce bilmiyorda ne oldu diyenlere dünyadan bi haber olmasını ve sürekli birilerine muhtaç olmasını söyleyebiliriz.düzenli olarak yabancılarla görüşmek önemli ve gizli mevzuları konuşmak zorunda olan bir adamın yabancı dil bilmemesi bir eksikliktir.

bu arada her zaman olduğu gibi ne alakaysa yine işe atatürk karşılaştırılmış atatürk ingilizce bilmiyordu ama fransızca biliyordu. fransızca atatürk ün yetiştiği zamanda daha popüler bir dildi ve genelde eğitimli ve üst düzey insanlar fransızca öğreniyordu. bu arada atatürk ün bir fransız asıllı sevgilisi olup onunla fransızca mektuplaştığını da hatırlatmak gerekir.

http://turkce1224.blogcu....ren-etmenler_4912311.html
one minute one minute i'm from kasımpaşa.
one minute olmaz one minute diye baslayip you must diye devam eden ingilizcenin ebesini belleyen cumledir.
rte nin ingilizce seviyesini ortaya çıkaran cümlesi.hakkını yemeyelim. eksküz mi de diyebiliyor-muş.
(bkz: in the tabele)
artık her yerde kullanılan recep tayyip repliği.
gün geçtikçe yaygınlaşan tarzancanın kalıp kelimesi.
artık ingilizce öğretmenleri "arkadaşlar ingilizce bilmek çok önemlidir."
şeklinde bir cümleye başladıklarında, öğrencilerin "come on hodja, one minute, sen bunu unut"
diye cevap vermelerine sebep olacak olan tarihi söz.
remix'i çoktan yapılmış olan dalga geçilesi, pek komik bir şovun bomba cümlesidir.
özlü sözü olmayan devlet büyüğünün bir çırpınışıdır. ey edip adana'da pide ye deseydin daha samimi olurdu lan.
lan mı?
one minutes dedi diyorlar başbakan bence orda sövecekti zor tuttu kendini one minute s.kerim diyecekti sanırım.
onlar türkçe bilmiyorsa, bende ingilizce bilmiyorum, diyen başbakanın haykırışı.