bugün

(bkz: gemiler döner geriye)
duygusal dünyasından bir türlü kendisini kurtaramayan, yakısını kaptırdığından dolayı, o sularda yaşamayı kendisine hak eylemiş kişilerin bir türlü yapmaktan vazgeçemediği eylem... fazedilir ki, kişi gurbete de gitmemiştir, gerçek yolculuğuna atması gereken adımını atmıştır, ama amca, ama baba, ama dede, ama dayı, zor geçen gecelerin ardından, göçtükleri mevsimin getirdiği soğuğa aldırış etmeden sonu nereye gittiği beli olmayan bir yolculuğa uğurlanır, ama yine de, geçirilen onca zamanların ışığında ölüyü özlemek vazgeçilemeyecek derecede, kişiyi yalnızlığa sevk eder, özlenilen ölüler her düşünüldüğünde, düşünen kişi, gözünden gelen gözyaşlarının, beyninde keskin ama duygusal düşüncelerle birleştiği yerde, kendisini arkasından deli gömleği ile bağlanmış sinir hastasından farklı hisstemez, zaman kesinlikle ilaç olmaz arayışlara, ölüler düşünülüp de, özlendikçe acılar daha da büyür, belki de olmaması gereken bir başkaldırıştır, ''yaratıcı''ya ama yinede, günü geldiğinde dönüş bileti olmayan, bilinmeyen yerlere gidilecek olması, yine de kesmez kişinin sivrilmiş iç çekişlerini, kapanmayan sinsi bir yaradan farksızdır ölüleri özlemek, ''hani şimdi yanımda olsaydı, iki tavla atardık, iki muhabbet yapardık, dede ya da dayı ya da amca, nasılsın, nası gidiyo hayat'' diye düşünceler kafanızın içini kemirir, ''sana bir şey olmasın''lar içinde geçen, ağzınızdan çıkan suyun, burnunuzdan çıkan tuzlu sıvıyla gözyaşına arkadaşlık ettiği gecelerde, ölüler özlenir, melankolik bünyelerin sahip olduğu, ''karakişilk'' sonucunda beynin büyük bir bölümünü evde, ya da herhangi bir yerde boş kalındı mı derin düşüncelerle sevk alır, format atılsa bile, silinmeyecek kadar büyük virüsten farksızdır...