bugün

psikoterapi şart olmakla birlikte,psikiyatrist tarafından önerilen ilaçlarla belli ölçüde iyileşme görülebilir.
telkin yöntemi (self talk):

çizgilere basıcam, çizgilere basıcam, çizgilere basıcam.
olmayan tedavidir. bu hastalığa bulaşan kökten kurtulamaz, hayatının sonuna dek ufak tefek takıntılarla yaşamaya devam eder.
(bkz: cümlemde kaç kelime var)
(bkz: dur ben bir sayayım) * *
Varlığından emin olmadığım tedavi.Nitekim hayatın her anını lanet kılabilicek bir hastalık olduğunu hayatımdan gayet güzel manzaralarla anlayabiliyorum ancak tedavi konusunda hiç bir fikrim yok.Kesin çözümü var mı? Yoksa sadece azaltılabiliyor mu ? Ve neden ben böyleyim? Yani doğuştan mı onu da merak ediyorum.
tedavi gerektirmeyecek derecedeki küçük takıntılar zaten insanları pek rahatsız etmez. gündelik hayatı etkileyecek oranda takıtılı olmak ise bildigim kadrıyla telkin ile hadi bilemedin paxil veya serpxat tarzı bir ilaç yardımı + telkin ile hafifletilebilir veya ortadan kaldırılabilir.
ilaç tedavisi dışında bir yöntem başka şeylerle ilgilenmektir. kendine meşgale bulmak yani. kitap okumak, film izlemek, farklı şekillerle kafanı doldurup düşünmeyi engellemeye çalışmak ve zaman zaman aklına gelen olumsuz düşünceleri daha güzel, umutlu şeyler düşünerek aklından uzaklaştırmaya çalışmak. büyümesine izin vermemek. sıgarayı bırakmak gibi bir durum kısacası. aklına geldikçe at ağzına bir sakız, çiğne.
elbette ki bozukluk bu yöntemlerle yok olmaz ama rahatsız etmeyecek düzeye kadar azalabilir.
(bkz: antipsikotik)
(bkz: faverin) * * *
takıntı başlangıçta muhteşem birşeydir. herşeyi mukemmel yapmanızı sağlar. fakat ilerledikçe işin rengi değişir. daha önceden mükemmel yaptığınız işleri artık bitiremezsiniz çünkü sürekli bi hata bi olumsuzluk bulursunuz, işinizi bitirip evden çıkmazsınız çünkü ne yaparsanız yapın en basiti saçınız, istediğiniz şekli asla almaz. hiç birşey sizi memnun etmez "oh be oldu" asla diyemezsiniz. telkinde çözüm değildir. çünkü ayrıntıları aramaya ve onları yakalamaya alışkın beyin kendi telkininizi çürütecek bi kelimeıi anında bulabilir. psikiyatrik destek alınması şiddetle tavsiye edilir.
(bkz: anafranil)
genelde annelerde olan "ütünün fişi takılı kaldı" ya da "kapıyı kitlemedim" takıntısı onları taa fizandan eve döndürür, huzurlarını kaçırır. bunu üzerine uzmana başvuran bir yakınım şu telkini almış: ütünün fişini çekerken ya da kapıyı kitlerken, yüksek sesle yaptığınız eylemi tekrar etmek oldukça yardımcı olur.
tabi bu ufak çaplı bir takıntı ama telkin bir yöntemmiş demekki.
bünyededir. iradeyle çözülür. yüksek konsantrasyon sırasında pineal bezden salgılanan salgı, hemen hemen her derde devadır.
Bu hastalıktan kurtulma yolunu bilmiyorum ama bunla baş etme yolu, hayatta zorluk çıkaran kısımlarının etkisini minimuma indirmek şeklinde galiba. O.k. kişi, bir olayı, durumu, şeyi, insanı, diğer insanlardan daha fazla kere döndürür,düşünür, onunla ilgilenir, mesai ayırır. Mesela, o kişi ile ilişki kurar, konu temizlik ise, ellerini normal bir insana göre daha fazla yıkar, aklı, eksikliği büyük rahatsızlık yaratan o şey ile meşguldür.
Psikolojik bozuklukların tanımını okuyan herkesin, aaa benim de bundan var, demesi dışında bir durum ise, iyi bir psikiyatr muayenesi ile ilaç kullanımına başlanabilir.
ilaç, herşey yolunda bir dünya yaratmıyor, ama kendi uç noktalarınla baş etmene büyük kolaylık sağlıyor, inanılmaz bir şekilde. Böylece, nasıl oluyor,gerçekten akıl erdiremiyorum ama bir noktadan sonra, kendi kendini düzeltirken buluyorsun. Yamuk olduğun anlamına gelmez, ama kendi kendinin sorun yaratan bölümlerini değiştirebilme gücü, bu rahatsızlığa sahip olan bir insan için inanılmaz birşey gerçekten.
ilaç tedavisine yanaşmayan, senelerce direnen bir hasta olarak söylüyorum bunu, obsesif kompulsif bozukluğu olduğunu düşünen kimselere.
Hastalığın alası olarak nitelendirebileceğimiz bu illette tedavi yine ve yeniden kişinin kendi bünyesinde şekillenmektedir. ince ayrıntı sözüm ona ''hasta'' kişinin belirli kurallara uyup, bu kuralları uygulaması ile bir düzen sağlamasında gizlidir. Kendi bünyesinde kavramı, bu hastalığa verilen olumlu yada olumsuz cevabı şekillendiren temel etmendir. Bu kurallar silsilesinin temelini ''erp'' denilen ve bir nevi salla gitsin, önemseme yada davranışsal kompulsiyonlarda ''üzerine gitme'' olarak nitelendirilebilecek teknikler oluşturur.
Kirlendiği düşüncesi ile sürekli banyo yapma ihtiyacı duyan hasta kişinin, korkusu olan kirlenme duygusu ile uğraşması yersizdir. Bu kişi kompulsiyonu olan temizlenme, temiz olma isteğinin eyleme dönüşmesini engellemelidir. Yani ''kirlisin ve temizlenmelisin'' dürtüsü beyinde bozuk plak halini almışsa, inadına ve inadına bu eylem gerçekleştirilmemelidir. Belirli bir süre sonra beyin ''temizle'' eyleminin ısrarlara rağmen yapılmadığını görünce, spike yani ataklarını azaltır. Normalleşme uzun bir sürecin sonunda bu kurallara uyulduğu takdirde gerçekleşir.
Yani işin özü, rahatsız eden düşüncenin (obsesyon), rahatlamak için verdiği emirlere (kompulsiyon) dönüşmesini engelemektir.
Bu en başta belirtilen ''kişi bünyesine'' bağlıdır. Hızlı ve yavaş bir şekilde cevap alınır.
ilaçla tedavisi yoktur büyük ihtimal. Çözüm, korktuğunun, alışkanlıklarının üzerine gitmesi de değildir.
mesela annem bozuk paradan midesi bulanır. nerede dokunursak dokunalım elimizi yıkatır evde. eğer bozuk para evde yere düşerse orayı bir bezle siler. ama kadın dışarıda istediği şekilde dokunabiliyor her ne kadar istemese de. şimdi hangi ilaç tedavi edebilir?
ciddi bir tedavi gerektiren ve asla profesyonel olmayan yaklaşımlarla oyalanılmaması gereken sinir sistemini etkileyen ilaçlarla desteklenen uzun süreli tedavidir.
tek başına ilaçla tedavisinin olmadığı bilinmesi gereken ömür törpüsü. Bunun için ilaç ve psikoterapinin beraber uygulanması gerektiği her tıbbi makalede yer alır. Bozuk paradan midesi bulanan bir insana yapılabilecek en iyi şey, tedavi adımlarını sıralayarak bunları uygulamasını sağlamaktır.
Bu aşamalar hasta kişinin karşısına bozuk para yığını dizilmesi ve karşısında ''sıkıntısı yani anksiyetesi artsa bile'' beklemesinin sağlanması ile başlar. ikinci aşama olarak, başka kişiler tarafından karşısında bozuk paralarla haşır neşir olunur, dokunulur, bozuk paralar avuç içine sürtülür. Makalelerde üstüne basarak söylenirki bu durumda da ankisyete artış gösterir ve olması gereken budur. Bu durumda pes edilmesse gidişat doğrudur. Üçüncü ve son aşama olarak bozuk parayla hasta kişinin teması sağlanır. ilk gün günde 5 dakika, ikinci gün günde 10 dakika diye devam eden terapi zincirinde 15. gün günde 1 saat bozuk paranın avuc içinde tutulması istenir. Kilit nokta ise bu aşamaların hiçbirinde kişinin yada çevresindekilerin elini yıkamamasıdır. Anksiyete önce artış gösterecek ve belirli bir süre sonra beyin yıkamamaya alıştığını daha doğrusu hasta kişinin yıkamayı önemsemediğini görünce, bu tabloyu önemsizleştirecektir.
El yıkanması durumu (kompulsiyon) bir rahatlama davranışıdır ve tüm psikiyatrların hemfikir olduğu tek konu olarak rahatlama davranışları hastalığı pekiştirir.
Üstüne gidilmelidir.
Bir dost.
Tedavisi yok. Aylardır terapilere gidip geliyorum yine aynı ben.
Zamanında beynin ön lobunda bir bölümünün alınması bile gündeme gelmiş hatta denenmiştir bu hastalık yüzünden. Sistemli şekilde uygulanan paradoksik niyet yöntemi belki işe yarar. Victor amcaya sormak gerek.
bu bozukluktan müzdarip ve en son 10 yıl önce bununla ilgili ilaç kullanmış bir kişi olarak birkaç tavsiye daha vermek isterim.en iyi yöntem takıntıların kaynağını bulmak ve onlarla barışmak. mesela bende temizlik takıntısı vardır. günde 5 kere banyo yaptığım ama yine de pis olduğumu düşündüğüm zamanlar vardı. bunu günde 1'e düşürdüm. kimi zaman banyodan çıktığımda bile yeterince temizlenmemiş olduğumu düşünürüm ama bu durumu kabullendim. yani gerçekten yeterince temizlenmemiş olsam dahi bunun sonunun ölüm olmadığını biliyorum ki eskiden bakkala dahi gitsem mutlaka banyo yapar, temiz kıyafetler giyerdim. sorun güzel gözükmek vs. değildi, temasta bulunacağım insanların temiz olmadığımı düşüneceklerinden korkuyordum. bu düşüncem hala tam olarak geçmediyse de bu durumun dünyanın sonu olmadığını düşünerek kendimi rahatlatmaya çalışıyorum. kendime çok fazla kıymet verdiğimi düşünüp, temiz olsam da olmasam da insanların pek umrunda olmayacağına dikkatimi yöneltmem biraz etkili oldu bu sorunun çözümünde.

bir diğer takıntım yüksekle hiçbir alakamın olmadığı durumlarda bile yüksekten düşme korkusu yaşamamdı. mesela gündüz vakti yatağımda uzanırken aklımdan sürekli balkondan düşeceğim geçiyordu. bunu unutmak için gözümü kapadığımda gözümün önüne balkondan düşme görüntülerim geliyordu hem de üst üste, hiç durmadan. yolda yürürken, otobüse binerken, tuvaletteyken.. nerede olursa olsun ve ne yaparsam yapayım bir an bile aklımdan çıkmıyordu bu sahne. sonra bir anda kedimi balkondan düşersem olabilecek en kötü şeyin ölmek olacağını ve bundan da zaten kaçamayacağımı düşünürken buldum. balkona çıktığımda kenarlara çok fazla yaklaşmazsam eğer güvende olacağımı düşünüp; istemediğim sürece hiçbir gücün beni parmaklıklara doğru itmeyeceğini, yanımda başka insanlar olduğundaysa biraz dikkatli olup vücudumun bir tarafını camdan tarafa verirsem eğer bir sorun oluşmayacağını telkin ettim kendime. böyle anlatınca bana bile komik geliyor ancak bu yöntemle ikna oldum. şimdi balkona rahatça çıkabiliyorum. kendimi güvende hissetmek için cam kenarına koyduğum sandalye ye oturuyorum.yani demem o ki bu ve bunlar gibi takıntılarım, ne yapsam da tamamıyla geçmedi ancak hafiflediler. hafiflemiş halleriyle bunları kabul edip, böyle yaşamayı takıntı etmezsek eğer sorun da kalmaz. 'niye takıntılıyım?' diye takıntı yaparsak bunlardan kurtulmanın önüne en başından set çekmiş oluruz. her insanın kendine özgü yanları vardır. bu durumu kabullenip, bununla yaşamayı kolaylaştırmanın yollarını bulmaya çalışmak en doğrusu olacaktır.
bilişsel davranışçı terapi * * .
Obsesyona neden olan şeyin ne olduğu bilinmiyorken tedavi aramak saçmalıktan ibaret.
Halihazırda Kesin bir tedavisi yoktur. En fazla normalleştirilebilir. En azından hekimden aldığım bilgi bu yönde. Kendimden örnek vermem gerekirse her daim sivri cisimlerden korkacağım, saten ve süngere dokunamayacağım, günde iki paket ıslak mendil bitireceğim, otobüste emniyet kemeri takacağım ve kapı kollarına dokunamayacağım. ileri düzey diyolla benim okb'ye psikologlar. Ha bir de gömleğimi öpüyorum. Böyle gidecek gibin şimdilik...
olmayandır. ömrümün sonuna kadar kilitlediğim halde elli kere kapıları kontrol edeceğim.
belki hiçbir şeye değer vermeyecek ya da umursamayacak bir hale düşmek olabilir.
yoktur, anasini avradini sikeyim ki yoktur.
güncel Önemli Başlıklar