bugün

evet efenim yorum yapmak için biraz geç kalınmış bir konu olsa da geç olsun güç olmasın düsturuyla hareket etmeyi seven bizler için bir sorun teşkil edeceğini sanmamaktayım. nur topu gibi olan çocuğumuza mahalle baskısı adını vermemiz, onun daha sonraki yıllarda, planlarda bir değişiklik olmazsa hızlanarak büyümesine atfen ilkolul düzeyinde bir benzetmenin sonucudur. mahalle baskısı kavramı bir sürecin sonucudur, bunu birden bire çıkmış bir olgu olarak kabul edip yorum yaparsak yanılgıya düşeriz, aynen ülkemizdeki bu sürecin sonucu olan türban sorunu ve akp gibi... mahalle baskısı türban sorununun dallandırılmış bir alt katmanıdır o yüzden öncelikle (bkz: #2387656) ki türban sorunu neymiş.

Konuya girmek gerekirse nedir mahalle baskısı ?

Mahalle baskısı kavramı ilk olarak olmasa da son günlerde prof. Şerif Mardin'in ülkemizin medyasının ortasına fırlattığı, herkesin "ulen ne ola ki bu mahalle baskısı" diyerek birbirini yemesine neden olan kavramdır. Neymiş bu mahalle baskısı prof. Mardin e göre :

"mahalle baskısı bilinmeyen ve sosyal bilimce ifade edilmesi çok zor olan bir havadır.
Türkiye'de "mahalle baskısı" diye bir şey var. Jön Türklerin en çok korktuğu şeylerden biri de oydu. Dediğim gibi "mahalle baskısı" bilinmeyen ve sosyal bilimce ifade edilmesi çok zor olan bir havadır. Bu havanın AKP'den bağımsız olarak Türkiye'de yaşadığına inanıyorum.
Dolayısıyla AKP değil de, bu havanın gelişmesine müsait şartlar oluşursa o zaman AKP de bu havaya boyun eğmek zorunda kalacaktır.

Bu havanın iran Devrimi'nde çok etkili olduğuna inanıyorum. Türkiye'de de çıkabilir bir gün. 10-20 sene öncesine kıyasla daha az şansı var ama bugün o havayı pompalayan başka şeyler, tuhaf oluşumlar, birtakım olaylar var. Bazı islami alt-çevreler ortaya çıkıyor. Mahalle havası dediğimiz şeyin bu islami alt-çevrelerle yeni bir şekil almış olduğuna inanıyorum. Bu yeni şekil AKP'yi döver. Demem o ki AKP uzun vadede, eğer böyle bir hava gelişirse ona biat etmek zorunda kalabilir."

Evet efenim, mahalle baskısının iran devrimindeki rolü yadsınamaz bir gerçektir. iran devrimi sırasında, yönetimin tamamen mollaların eline geçmeden önceki dönemler önemlidir. Yapılan devrimde mollalar ve sosyalistler birlikte hareket etmişlerdir ve fakat mollaların gittikçe artan baskılarına demokrat kesimin umursamazlığıyla kimse dikkat etmemiştir. Dönemin sosyalist sendika başkanının şu yorumu önemlidir :

Önce içki konusunda baskılar yapıldı, bizler bunu önemsemedik. Ne de olsa devrim gerçekleşmişti, herkese daha fazla özgürlük gelecekti. Bunları istisnai olaylar olarak görüyorduk. Daha sonra kadınlara baskılar gelmeye başladı, giyimlerinde düzenlemeler gerçekleşti. Bizler yine aynı düşüncedeydik, bunlar istisnai durum diyerek yorumlar yapıyorduk ama fark ettiğimizde ise çok geç kaldığımızı anladık.

Prof. Mardin'in iran devriminde vurgulamak istediği konu da tam burada devreye girmektedir. Yaratılan havanın gelişmesine müsait şartlar oluşursa akp nin de bunu durduramayacağı, tersine biat etmek zorunda kalacağıdır. Mahalledeki baskı, yönetimden bağımsız tamamen küçük tarikatlerin ellerinde olan baskıdır. Daha geçen günlerde gazetelerde okumuşsunuzdur fatihteki bir tekel bayiinin reyonlarını gazeteyle kaplamasını, ya da oruç tutmayan gençlerin yedikleri sopayı ya da mini etek giyen kıza atılan tokadı ya da ya da ya da...bu gibi olayların son yıllarda ne kadar arttığını kanıtlamaya çalışmak kadar gereksiz ve de komik bir durum olamaz. Hangimiz söyleyebiliriz bu olayların abartıldığını ya da son yıllarda artmadığını, hangimiz söyleyebiliriz bunların olmadığını.

En son kendimden bir örnek vererek kapatıyoruz efenim.
Liseyi okuduğum ilçe 80 öncesine kadar küçük Moskova diye adlandırılan Manisa'nın Akhisar ilçesiydi. Ve Akhisar doksanlı yıllarla birlikte ılımlı islam havasına girmişti. Lisedeyken, okul çıkışlarında arkadaşlarla eve gitmeden, ender de olsa bir bira içip öyle giderdik eve, özellikle ramazan aylarında hiçbir tepkiyle de karşılaşmazdık parkta bira içerken, ne de olsa mahalle bizi ve öğretmen olan ebeveynlerimizi tanırdı. Tam iftar vakti, iftar telaşesinde evine gitmekte olan oruçlu vatandaşlarımız bizleri gördüklerinde "afiyet olsun gençler" der biz de "sağolasın, sizinkini de Allah kabul etsin" diyerek gayet normal bir konuşma yapardık. ilerleyen yıllarda aynı yerde aynı insanlar bizleri gördüklerinde o eski hoşgörünün yerini yavaş yavaş bir nefretin aldığını fark etmek hiç de zor olmadı. Artık bakışlar bizlere "kafirsiniz olm siz, gidin başka yere" demeye başlamış ve selamlar kesilir olmuştu. En son örnek ise beni en çok üzendir. Geçen haftalarda yaptığım aile ziyaretinde yine arkadaşımla aynı eskiden yaptığımız gibi bir bira keyfi yapalım dedik aynı yerde, eski zamanları ve anıları yad etme amacıyla. Nny* ve arkadaşı yıllardır alışveriş yaptıkları tekel bayiinden biralarını alırken şu yorumla karşılaşmışlardır :

Abi istersen içme, olaylar çıkmaya başladı, mahallede laf söylemeye başladılar. Bir genci geçenlerde dövdüler.

Evet mahalle baskısının nasıl yıllar boyunca sessiz sedasız içten ve derinden ilerlediği ortadadır ve tehlikeli olan ise insanların bu mahalle baskısı denilen olguya karşı seslerini çıkarmak yerine, kafir ya da dinsiz yaftası yeme korkusuyla aciz ve suskun kalmalarıdır.
(bkz: baskı altındaysan tepki ver)
(bkz: şerif mardin)*
yeni doğmuş mahalle baskısıdır kendisi.
(bkz: nur una da top una da!)
nur topu gibi mahalle baskılarımız oluyor son zamanlarda. yetmiyor, ne olduğumuzu şaşırıp malezya oluyoruz, iran oluyoruz o, bu, şu oluyoruz hemen pırt diye. o kadar zayıf bir millet, o kadar zayıf bir halkız ki biz, hemencecik, iki kadın başını örttü, iki kişi bi yerlerde namaz kılarken göründü diye cumhuriyetimizi kaybedip şeriat devleti oluyoruz. birileri ya birilerine ters bakarsa da gerginlik çıkarsa, ahh işte biz o zaman yandık kürtler de ayaklanır, pkk da kudurur diye bir heves, neredeyse aman ya olay çıkmadı bu sefer diye üzülüyoruz.
yeter ki birileri bir yem atsın ortaya. oyalanacak, sakız gibi uzatacak bir şeyler versin elimize, biz de vakit geçirelim. bayılıyoruz...
bakalım bu nur topu evladımız ne kadar idare edecek bizi...
güncel Önemli Başlıklar