bugün

hayatında detaylar önemli bir yer teşkil eden, ehli keyif olduğu kadar özenli de olan, son derece duygusal ve bazen fena halde didaktik insanlardır.. bunlar "birşeylerin mutlaka prospektüsüne/tarifine/bilenlerin önerilerine/kurallarına göre yapılması gerektiğine inananlar" ve "nesnelere fena halde anlamlar yükleyip, kişileştiren ve kişiselleştirenler" olarak ikiye ayrılabilir..

ilk grup temelde ukala, kuralcı, didaktik, muhafazakar ve sıkıcı görünmekle beraber doğru şeyler söylerler.. ritüel sever, geleneklerine bağlı olan bu insanların yanında ızgara etle beyaz şarap içemezsiniz, ne bileyim viskiye soda-kola filan karıştıramazsınız, çorbanızı üfleyerek içemezsiniz.. daha gelişmiş versiyonları büyüklerin yanında bacak bacak üstüne attırmayan, türk kahvesini muhakkak sade içen, televizyonların üzerine dantel örtüler seren insanlar olabilir.. daha post-modern olanları bilgisayar başında birşey yenip içilmesi karşısında dehşete kapılabilir mesela..

diğer grupsa nesnelere anlamlar yüklerler; taşıdıklarının ötesinde kişisel anlamlar.. bu insanlar hiçbirşeyi atamadıkları gibi attırmazlar da, küçük kağıt parçaları, peçeteler, eski dekontlar, dergiler, pörsümüş oyuncaklar, solmuş t-shirtler.. hepsinin bir anısı, bir yaşamışlığı ve yaşanmışlığı vardır; saygı duyulmalıdır bunlara ve özenle saklanmalıdır.. bu obsesif sendrom kişinin söz konusu objeye baktığında niye sakladığını hatırlayamadığı an'a kadar sürer, zaten bişi atamayan şahıs, anlamıyla beraber saygıdeğerliğini yitirmiş herşeyi büyük bir huzurla atar.. duygusal, geçmişlerine bağlı, aidiyet duyguları yüksek bu kişilere yapılabilecek en büyük kötülük onun olmadığı bir anda "temizlik" maksadıyla eşyalarını atmaktır.. intihar eşiğine gelebilirler, dikkatli olmak gerekir..