bugün

salakça bir eylem. her salakça eylem gibi bunu da yaptım ben. denedim. kendimi sıkıp, bedenimi suya daldırdım çoğu kez. ergenliğimin ilk yıllarında. saati de kendim tuttuğum için, bir kaç saniyeyi bilerek fazla söyledim hep.
zamandan çalmaya çalıştım. tanrı'dan çalmaya çalıştım. hayattan çalmaya çalıştım. yaşam; tadından yenmeyen bir yemek, meyve, çerez olduğu için karnımı doyurduktan sonra gözümü doyurmak için çabaladım.
ceplerime doldurdum, zamanı. eve giderken karanlık gecelerde, bilerek yerlere düşürdüm. yavru serçeler de kendisinden nasiplensin diye.

ilk orgazmımı yaşayıp da korkudan ağladığım günlerde, zaman benim için sonsuzdu. koca bir okyanustu. daha, aşk denen o muhteşem duyguyla tanışmış olmadığım için, heba ettim kendisini. israf ettim. pis kullandım. sonra aşık oldum. aşık olduğum melek, tuttu ellerimden. tuttu elimden. 3 ay. sonra, bir bıraktı, düştüm ben. gökyüzünden aşağı düştüm. nefesim kesildi. tekrar, beni sevmesi için her şeyi teklif ettim. deli olduğumu sandı, nüfus cüzdanımı masaya bırakıp da beni sevmesi için kendimden vazgeçeceğimi ıspat etmeye çalışırken ben.

olmadı. "senin varlığın beni rahatsız ediyor" dedi, bir sonbahar gecesinde. ben dünyada yokmuşum diye, insanlar yokluğuma alışsın diye nefesimi tuttum. kaç saniye olduğunu hatırlamıyorum ama. belki 35 saniye.

belki de 27 yıl!
sonu ölümle veya beyin felci ile bitebilen deneme. sakın denemeyin.
çokça denediğim ve başarılı olduğum bir daldır. yüz kızarmaya başlayınca nefes alma eylemine ani bir geçiş şarttır. yok ben böyle iyiyim diyenler sonuçlarına katlanmak mecburiyetindedirler.
(bkz: geçti borun pazarı)
60 saniye.
(bkz: nefesi tutmak)