bugün

(bkz: necmettin erbakan)ne alaka diyeceksiniz ama sol framede görünce çağrıştı.
şiirin gri rengidir kendileri.
ayrıca çok kıskanırım onun şiir dilini bunu da bilir. *
Beden Dili ve 3. Sınıf Edebiyatı

Bu hayat Sevda Film Stüdyolarında renklendirilmiştir.

'buz dağında eşkiyacılık oynayacak kadar ahmaksın sen.
Titanic'den hiç haraç kesilir mi oğlum.'
diyip, gittin.
kar yağıyordu.
kar kendi göğüne geri düştü sonra.
melekler, buz dağında çiçek toplamaya giden çocukların
bazen renkli
bazen renksiz gözlerinde biriktirdi gidişini.
karnımı doyurdum gidişinle.
ne zaman boğazımda bir sevda kalsa,
yemin ederim bir tek ant içtim üzerine;
seni özlerken açlıkla terbiye ettiğim yanlarım,
sana aç yanlarım.
bunları yiyerek büyüyüp serpilecekti
sonraları kısmetlerine hayır diyecek o yıkım.

'ben kardan kadınla sevişmiyordum.
sadece ruj sürüyordum ona.'
dedim.
dinlemedin.
kar yağıyordu.
kar bir volkanın ağzına düştü sonra.
anlamıyorsun;
serin bir cehennem vaadetmedim
ya da cennetin tapusunu sana.
ellerimi tuttuğunda,
yanık yürek kokusu altında bir sobaya sarılıyordum sanki.
oysa sen kestane kokusunu seviyordun.
bir kestane kabuğunu,
bir yaranın kabuğunu çatlatacak kadar yanmamış mıydım yoksa sana?

adın bir cenaze marşı gibi düşüyordu ağzımdan kulaklara.
adın, evden kaçmış bir kız çocuğu gibi düşüyordu ağzımdan kötü yollara.
uçurumlarına adını bağırıyor hala yamaçlarıma gömdüğün erkek cesetleri;
'lan kahpe! '
küfrünü sığdıramıyor ölüler sağlar kadar 23lük şişelere.
ama nafile,
bir seri katilin gözlerinde tanımamış mıydım sanki ben seni?

- eğer, meleklerin tek intihar yerinin dudaklarım olduğunu düşünüyorsan hala
kalbim kırıldığında, kalbim çok çok kırıldığında
infaz edilmiş bir atın ismiyle çağır beni. -

Hatırla.
'kaç dağ istiyorsun kızımın peşini bırakmak için' demişti.
Şirin'in babası Ferhat'a.
'kazması elinden ameliyatla alınmış Ferhat'sın sen.
hiç kazma vurulur mu lan buz dağına? '
dedin.
kar yağıyordu.
kar Şirin'in bağrına düştü sonra.
yazık, hiçbir zaman öğrenemeyeceksin.
aramızdaki buz dağını parçaladı diye teşekküre gittiğimi ona.

teşekkür ederim Titanic, mutluluğum uğruna yolcularına kıydığın için.
teşekkür ederim sevgilim, beni sersefil terkettiğin için

Necmettin Topçu
Olur

bize bir şey olursa, kuşların hali ne olur
seyyar piyangocunun bir cebinde çakı
diğer cebinde yem olur.
ne olur bir kere başrol verseler yer fıstığına
belki o zaman, bütüüün hayvanat bahçelerinde bir fil olur.

yollar yenilenmiş, hayatlar aynı
kaldırım taşlarını işliyor yola işçiler.
elbet orada geceleri yanan bir lamba da olur.
gel-gör, o lamba bir gün sapanla kırılacak
bunun için, kaldırım taşlarını dizen işçinin bir oğlu olur.

kaybetmişiz.
üzerine oynadığımız atlarla açılmış aramız
ee, yani... ne olur?
yıkanmış çamaşırlarımızın cebinde
hayatla aramıza yatmış kuponlar olur.
bu gece içmesek örneğin
yarın evlerde zeytin fazlalığı olur.

hep mayıs kokacağız bu gidişle
iş için, gül için, aşk için!
belki de burada başlıyoruz biz yaşamaya
her şeyin oluruna, ne olur?
ortasından ve acı veren büyük harflerle yaşıyoruz...

yaşamak?
o da olur
o da olur.