bugün

Anlat guzel mi oralar?
son 3 yıldır cevap olarak " doktor oluyorum " cümlesini kullandığım soru kalıbı.
bazen cevaplanması en zor sorudur. ne yaptığın bellidir; lakin, anlatması güçtür. başın öne eğilir; bir şeyler gevelersin. işte o zamanlarda her "ne yapıyorsun" sorusu insana batar. kaçmak ister. yolda göz göze gelinen tanıdık bir kişinin bu soruyu sormasına fırsat vermemek için çaba gösterilir; hızlanıp oradan uzaklaşılır. çünkü, sadece "iyiyim, ya sen" cevabı yeterli olmayacaktır. soru, esas mevzuya gelesiye kadar belki başına "eee" gibi seslenmeler de eklenerek yinelenecektir.

bu soruyu kendisine sorabilen insan kaçamaz. o an cevaplamasa bile bilir ki bu soru cevaplanana kadar zihninde hep duracaktır. sorunun altında daha çok ezilir. insan, savunmasız kalacak kadar tüm çıplaklığıyla kendisi ile baş başa kalmıştır.

bende durumlar böyle. sahi, sen ne yapıyorsun?
osbir diyebileceklerin olduğu başlıktır.
Bir yerdeyim yaşıyorum. Yeterince bira içtimde.
napim la takılıom
Sagima yatip sol elle entry giriyorum.
Düşünüyorum.
özeleştiri yapıyorum.
Uyumamak için direniyorum.
bi bilsem...
11.nesillere bir an önce sorulması gereken soru.yattınız mı. oky.evet.
Pişmanlık duyuyorum bir yandan da hak ettiğimi biliyorum. Bir daha bir daha böyle hissetmekten nefret ediyorum. Hala körelmeyen insani duygularım var. Bu kadar aciz olduğum için kendimden nefret ediyorum.
He bir de sözlüğü ağlama duvarı zannediyorum.
sigara içtim üstüne bir de kustum. açım ve jeff buckley dinliyip ağlıyorum.
Burnum kanıyor ve sözlükte takılıyorum.
"yaşıyorum" daha ne yapayım.
Karanlık bir odadayım. Önümde karanlık bir ekran var, dirseklerimi klavyesine dayadım, ayaklarım yorganın altında bağlı oturuyorum. Ellerim telefonda, yatağın bittiği yerdeki askıyı seyrediyorum. Odada çay içildi, çekirdek yendi. Yanımdaki küçük masada bir dörtgen metal tepsi, içinde çekirdeğin koyulduğu ve tükendiği büyükçe bir oval cam tabak, tabağın üstünde kullanılmamış porselen servis tabakları duruyor. Tepsinin yanında adeta yıkanmak için yalvaran, içinde çay içilmiş bir su bardağı bekliyor. Ancak ben o bardağı yıkamayacağım, kim içtiyse o yıkasın istiyorum. Belki sonradan fikrim değişir ama zannetmiyorum. Zira çayı içen arkadaş her gece bardağını bırakıyor ve bana göre ince belli bir cam bardak dışında içilmemesi gereken çayın su bardağıyla içilmesi, bardağını yıkama meziyetini göstermemenin getirdiği kabahati görmezden gelmemi engelliyor.
işin teorik kısmı bu kadar karmaşıkken pratikte durum çok basit. Yatağımdayım, gözlerim düşüyor, çayı ben içmedim, o bir çay bardağı da değil. Pratikte bu koşulların herhangi biri de yeterli olacaktır benim bardağı yıkamayışıma. Ruh hâli faktörü de tamamen benden yana, hürriyet fikrinin duygularıma bu denli tesir ettiği son günlerde böyle kullanılmışlıklar beni esaret altında hissettiriyor.
seni dusunuyorum.
iyiyim nabıyım.
görsel
görsel
beş dakikalık bir yolun istanbul trafiğinde her gün istisnasız bir saate nasıl dönüştüğünü düşünüyorum.
görsel
An itibari ile halı desenlerini izliyorum pnpa.
Yolculuk için saati bekliyorum. Ada bizi bekler.
Uyumadım yine uyumayı bekliyorum.
Sen anlayamazsın, düşünüyordum.