bugün

hööö diye bağırarak koltuktan aşağı ters bir şekilde başımı sarkıtır ayaklarımı duvara vurur tvyi tersten izlerim.
yapılacak birşey kalmadığında hiçbir şey yapmamak en doğrusu.
BUZDOLABININ kapISINI açIp mal mal bakarIm.
takarım kulaklığı akışına bırakırım herşeyi.
suskun kalırım , tüm nefesimi vermiş gibi..

sonra ardıma bakmadan umutsuz yol alırım, kaldırımlar boyu acaba şöyle davransa mıydım adlı pişmanlıklar yaşarım..

tüm dünyayı unuturum bir an ,
sonra zamanda geri gidip kendimi öldürerek bir paradoks yaratırım kafamda..

sonra yorulmanın verdiği sakinleştirici etkisi ile gözlerimi açarım müziklere..
anlık bir durumsa, genellikle ve istemeden kendi kendime bir gülme hali geliyor. yani bir yalanım ortaya çıktıysa, herhangi bir yerde istemediğim biriyle karşılaştıysam... kısacası herhangi bir sebepten tarafların kontrolü dışına çıkan her türlü durum beni çok güldürür. karşımdaki insanı da en az beni soktuğu kadar tuhaf hatta kötü bir duruma sokan saçma sapan bir refleks bu belki de. sonrası çok acı da olsa o an, bir kaç saniyeliğine eğlenceli geliyor.

fakat uzun bir dönem yahut bir sürecin kendisiyse bu durum, genellikle mümkün olduğunca düşünmemeye çalışır ve kaderci yaklaşırım. belli bir zaman sonra en dingin, en objektif olabildiğim bir anımda sezgilerime güvenir ve verilmesi gereken o kararı veririm.
Burnumu karıştırırken ne yapmam gerektiğini düşünürüm.
Acil bir karar almak gerekmiyorsa erteler, sonra sakin kafayla düşünürüm.
yatarım.
Hayvan gibi spor yaparım, testesteron ne yapacağımızı bize söyler.
Ne yapacağını bilemediğinde ne yaparsın?

Kilitlenir herşey, kapılar kapanır, gök gri yer karadır. Bir çıkış, ışık ararsın ya da taze bir soluk, solmuş yüzün aynalarda yitik.