bugün

Atinada Seatlede 1980 lerde ispanyada 2.Dünya savasinda sovyet askerlerinin dillerinde sloganlarinda cikan ayaklanmalarda nazimin şiirlerinden kesitler kullanılır.
Atinada Alexis katledildiğinde Duvarlarda yazan Ben yanmasam Sen yanmasan Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa yazıları bu görüşü çürütür niteliktedir.

2. olarak bizlerin nazıma babamızın oğlu gibi nazım dememizin sebebi tamda budur çünkü biz onu babamızın oğlu gibi görürüz yani kardeşimiz gibi yoldaşımız gibi başkaları gibi şairleri sanatçıları ilahlaştırmayız yada onlara sürekli bir yalakalanma ünvanı takmayız çünkü bizim için ahmet arif nazım hikmet önünde eğilinecek insanlar olduğu gibi bir kardeş kadarda samimi ve içtendir.
1923 yılının 1 Mayıs işçi gününde Lenin; etrafına toplanan edip ve şairlere şu öğüdü vermişti:
"Bulunduğumuz memleketlerde itimat ettiğiniz, inandığınız, yoldaşlarımızdan azami istifadeyi temin edebilmek için onları
mutlaka şöhrete ulaştırmanız icap etmektedir. Çünkü halk efkarı şöhretli insanlara itibar eder, saygı duyar."
Lenin 1923' de verdiği bu emrin Türkiye' mizde tatbik edildiği ilk insan,şüpheniz olmasın ki Nazım Hikmet'tir.

Öyleyse, Nazım Hikmet' i önce halkın sevgisine sunmalı, sonra meşhur etmeli, daha sonra ise faal vazifeler vermeli...

Ve şiirleri... zeka kübü şiirleri.

Bana bak
Hey !
Avanak
Elinden o zırıltıyı bıraksana
Sana
Üç telinde üç sıska bülbül öten
Üç telli saz
Yaramaz
Hey
Hey
Üç telli sazın
Üç telinde öten sıska bülbül
Öldü acından
Onu attım köşeye
(Orkestra, başlıklı şiirinden)

Trrruum
Trrruum
Trrruum
Trak tiki tak
Makinalaşmak
istiyorum
Beynimden, etimden, iskeletimden
Geliyor bu
Her dinamoyu
Altına almak için
Çıldırıyorum
Tükürüklü dilim bakır telleri yalıyor
Damarlarımda kovalıyor
Ota direzinler, lokomotifleri
(Makinalaşmak başlıklı şiirinden)

Dalga bir dağdır
Kayık bir geyik
Dalga bir kuyu
Kayık bir kova
Çıkıyor kayık
iniyor kayık
Devrilen
Bir atın
Sırtından inip
Şahlanan
Bir ata
Biniyor kayık..
(Bahri Hazer başlıklı şiirinden)

100 Metreden
Çiftleşen iki sineği seçebilen iki gözüm
Elbette gördü
iki ayakların
ikiye ayrıldığını
Sen
Benim
Hangisinden olduğumu anlamak istiyorsan
Cebime sok kafanı
Orda aydınlığı okuyan kara ekmek
Sana doğruyu söyler
(Varan 3, sayfa 3)

Behey
Karamaça Bey
Ruhunu zenci bir esir gibi çıkardın pazara...
Bir orospu odası yaptın kafatasını
(Varan 3, sayfa 7)

Kıllı kollarında kıvranan
Meyhanecinin kızı
Yoksa kendi altında sen
Kendinle mi yattın
Diyelim ki senden evvel baban yok
isa gibi
Yine fakat bacakları arasından çıktığın
Meryem gibi bir ananda mı yok?
(835. satır, sayfa 44)

Bana gelince
Ben
Geniş omuzlarımda dimdik
Bir kelle taşıyorum
Ve yaşıyorum
Kellemin içindeki için
(Sesini Kaybeden Şehir, Sayfa 77)

Milyonlarca kırmızı yürek yanıyor
Sen de çıkar
Göğsünün kafesindeki yüreğini
Şu güneşten ateşe fırlat
Yüreğini yüreklerimizin yanına at
(835. satır)

Camlar kırıldı
Hastaların sapsarı
Alınları
Kıpkızıldı
Kıpkızıldı kan içinde
Bir an içinde
Gece kızıl, yer kızıl
Ev kızıl, fener kızıl
Kızıl, kızıl, kızıl...
(835. satır, sayfa 26)