bugün

küçük bir tahta kapıydı ilk görünen. altlı üstlü ayrı iki parçadan oluşan tahta bir kapı. görünümünün aksine rahatsız edici bir ses çıkararak açılıp kapanan kapılardan değildi bu. içeriden gelen seslere inat sessizdi. iki parçasının arasından kızıl bir ışık yansıyordu dışarı. gelen sesler alışıldık metal sesleri olsa da merak uyandıran bir gizeme sahipti içerisi. girmek için sabırsızlanan onca insanla beraber sırayla girdik içeri. girer girmez karanlığın içinde kaybolmuş gibi hisseden gözler yavaş yavaş alışsa da, loşluk rahatsız ediciydi. ortada kocaman bir fırın ve etrafında insanlar sıralı. ilk dikkat çeken şey, ayakta durmuş merakla eğilip olan biteni izleyen insanlardı. ilk önce onların meraklı bakışlarını süzdüm. şaşkınlık ve övgü dolu sözler içeren mimiklerinin samimiyetini düşünürken gözüm ocağın başındaki ustaya kaydı. iki elinde de demir parçası, sanatını icra ediyordu. kızıl ateşle yanan ocağın önünde çelik çubuklar ile yaptığı dans sonunda ortaya şaheser bir nazar boncuğu çıkıyordu. herkesin gözü ustanın ellerindeki hızda, onun gözleri ise kızıl ocakta idi. takip edenler sanatı kavrayamasınlar diye mi bilmem ama ellerinin hızına yetişmemizi istemez gibi bir hali vardı. ince ince işlenen nazar boncuklarından gözünü ayırabilenler ocağın arkasında duran çocuğu görebileceklerdi. beyazlığından eser kalmamış bir şapkanın altından gözlerini ocağa dikmiş metal seslerinin arasında sessizce çalışıyordu. simsiyah is kaplı küçücük ellerinde hızlı hızlı çevirdiği çelik çubuklardan anlaşılacağı üzere mesleği yavaş yavaş kapmaya başlamış gibiydi. yaşını saklayan gözlerini yalancı çıkardı ağzından çıkan sözler: "14 yaşındayım abi". pür dikkat işlerini yapan ustalarının aksine her konuşmamızda dönüp gözüme bakıyordu. puslu gözlerinden parlayan ateş bir şeyler anlatmak ister gibiydi sanki oradakilere. oysa kimsenin bunu fark edecek yada anlayacak vakti bile yoktu. o da bunun farkında olacak ki umutsuz bakışlarını tekrar kaçırıp meraklı gözlerden, kendi gibi minik nazar boncuklarını yapmaya koyuldu. sıcaktan kızarmış yanaklarına düşen bir damla teri de yerden kaptığı bezle sildikten sonra sır gibi sakladığı küçük bir gülümseme kaçtı duygu yüklü yüzünden. . işte o an bir şey fark ettim: o daha çocuktu. ve belki de onun için bir oyundu bu: nazar boncuğu yapma oyunu..

http://lapsuscalamium.blo...012/02/nazar-boncugu.html