bugün

ünlü din felsefecisi alvin plantinga tarafından geliştirilen, biraz karışık olduğu için anlaşılması zor ama bir o kadar da mükemmel bir argüman.

hepimizin de malûmudur ki ateistler evrimi dinlere karşı bir silah olarak kullanmaktadır. oysa bu argümanda evrim, son derece mantıklı bir şekilde ateizme karşı bir silaha dönüşür.

argümanı iyi anlamak için natüralizmin ne olduğunu hatırlatmakta fayda var. natüralizm çoğu ateistin sahip olduğu dünya görüşüdür.

ne der natüralizm?

*doğa üstü güçler yoktur.
*doğadaki her şeyin bilimsel bir açıklaması vardır.
*insan bilinci maddeyle açıklanabilir.
*her şey doğadan ibarettir ve doğa dışında hiçbir şey yoktur.
*insanlar kör bir sürecin ürünüdür ve tamamen maddeden oluşur.

evrim ise canlıların oluşumunu açıklamaya dayalı bir teoridir ve kısaca doğaya en iyi ayak uyduran canlının hayatta kaldığını iddia eder.

evrimin söylediklerinden yola çıkılırsa; eğer insan evrimleştiyse beyni ve aklı da doğaya ayak uydurarak hayatta kalma adına evrimleşmiş olması gerekir. hatta beynin içindeki zihin de evrimleşmiş olmak durumunda.

Peki bu durumda; bizi hayatta tutmak adına evrimleştiği düşünülen beynin, doğru düşünce üretecek şekilde evrimleştiğine de güvenebilir miyiz?

Alvin plantinga bu noktada biraz karışık da olsa şunu söylüyor : hem natüralizmi hem de evrimi kabul edersek bilişsel yeteneklerimize hiçbir şekilde güvenemeyiz. Eğer natüralizmin doğru olduğuna inanıyorsanız, aynı zamanda bu inancın sizin hayatta kalmanız açısından yararlı bulunduğu için beyniniz tarafından oluşturulduğuna da inanmak zorundasınız, yani doğru olduğu için değil.

Şöyle bir kısırdöngüye takılmamak elde değil :

Natüralizmin doğru olduğuna inanıyorum >>> evrimsel bir sürecin ürünüyüm

Evrimsel bir sürecin ürünüyüm >>> tüm inançlarım hayatta kalmamı sağlayacak şekilde evrimleşmiştir

Tüm inançlarım hayatta kalmamı sağlayacak şekilde evrimleşmiştir >>> natüralizmin doğru olduğuna inanıyorum.

Natüralizmi kabul etmemiz durumunda, aslında tüm inançlarımız bizi hayatta tutmaya programlanmış oluyor. Yani doğru sandığımız her şey bir çeşit illüzyondan ibaret olmuş oluyor.

Oysa algı, sezgi, hafıza, tefekkur, sempati gibi natüralizmin açıklama getiremediği tüm bilişsel yeteneklerimize her an her saniye güvenilir miyiz? Elbette hayır. Davranışlarımıza yön veren bu bilişsel yetenekleri kabul etmeyen natüralizmi, yine aynı bilişsel yeteneklerimiz ile kabul edip ''natüralizm doğrudur'' dersek bir kısırdöngüye girmiş olur ve aslında natüralizmin doğruluğuna değil, bilişsel yeteneklerimizin doğruluğunu sorgulamış oluruz.

Belki biraz karışık görünebilir ama aslında son derece basit ve güzel argüman. Hem natüralizmi çökerten hem de ateizmi sarsan.
cehaletten mütevellit boş laftan ibarettir.

daha baştaki tespit yanlış: "bizi hayatta tutmak adına evrimleştiği düşünülen beynin, doğru düşünce üretecek şekilde evrimleştiğine de güvenebilir miyiz?"

böyle bir şart olduğunu kim söylüyor? evrimin böyle bir tezi mi var? götünden tez uydur, evrime yama, sonra kalkıp eleştir! klasik yobaz taktiği!...

bir canlı türünün varlığını sürdürebilmesi için, değişen ortam koşullarına rağmen üremeyi ve özelliklerini taşıyan yavruların o canlı popülasyonunda büyük çoğunluğu sağlamaya devam etmesi yeterlidir.

yani canlının illa uzun süre hayatta kalması filan gerekmiyor. bazı canlıların ömrü günlerle ölçülür. belirleyici olan, o süre içinde üreyebiliyor mu, kendi özelliklerine sahip (bazı yavrular mutasyonlardan etkilenir; onlar hariç) yavruları üreyebilecekleri kadar yaşayabiliyor mu sorularının yanıtlarıdır.

eğer çevre değişikliği ani ise veya mutasyonlarla değişen özellikler çevre değişikliğine ayak uyduramazsa o tür yok olur.

eğer türün devamı önceki nesillerin özelliklerini taşıyan yavrularla değil, bazı mutasyonlara uğramış yavrularla mümkün oluyorsa, ortaya yeni bir tür çıkmak üzeredir.

eğer mutasyonlar yavrulara değişen çevre koşulları için bir avantaj sağlamıyor, ebeveynlerinin mevcut özelliklerini taşıyan yavrular değişen çevre koşullarına dayanabiliyorsa tür olduğu gibi devam eder.

anlamadığınız konularda boş laflar etmek yerine, anladığınızı iddia ettiğiniz konudan sorulan sorulara bir cevap verin verebiliyorsanız: (bkz: dinlerin evrime karşı bir tezi olmadığı gerçeği)
evrimin "hayatta kalmak için beynin illa doğru düşünceler üretmesi gerektiğini" ileri sürdüğü yalanına dayalı boş laftır. yukarıda izah ettim ama biraz daha açayım:

bir kere şu yalanı biraz düzeltelim de evrimin tezlerine biraz daha benzer hale gelsin hiç değilse: "türün devamı için beyin illa doğru düşünceler üretmelidir". yine yalan ama olsun...

"doğru" kelimesinin cümlede kastedilen anlamı evrim için hiçbir şey ifade etmez.

doğru nedir? yanlış nedir? misal insanların birbirlerini öldürmesi, özellikle yiyecek, geçim kaynaklarının paylaşımı konusunda bir sıkıntı yoksa yanlıştır değil mi?

bu noktada, ünlü antropolog napoleon chagnan'ın bazı amazon yerli kabilelerinde yaptığı araştırmadan bahsetmek lazım. söz konusu kabileler birbirlerinden oldukça uzakta konumlanmış durumdalar. her birinin kendi bölgesindeki besin imkanları paşa paşa geçinip gitmeye yeterli. fakat bu kabilelerde birbirlerine baskın yapıp, kadınlarını kaçırma alışkanlığı var. tabi bu riskli bir iş. kadın avına giden bazı yerliler haliyle çatışmalarda öldürülüyor. kabilelerde baskın bir liderlik kurumu olmadığı için isteyen yerli baskına gidebilirken, istemeyen gitmeyebiliyor.

napoleon chagnan baskına gitmeye hevesli yerlilerin ortalama yaşam süresinin tırsık olanlardan çok daha kısa olduğunu tespit ediyor ki bu şaşırtıcı değil elbette. şaşırtıcı olan çocukların büyük çoğunluğunun baskına giden yerlilerin çocukları olması! aslında durduk yere öldürülme riskine giren aptallar olmalarına rağmen, edindikleri çok sayıda kadından çok sayıda çocuk yapabiliyorlar bir çatışmada ölüp gitmeden önce.

dolayısıyla kabilenin popülasyonu "doğru" düşünce üretemeyen ama edepsiz bireylerden oluşuyor ağırlıklı olarak!...