bugün

Efendin dişi bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda, insanların kurdukları kovanlarda evler edin.(Nahl 68)

Sonra meyvelerin her türünden ye de Efendinin sana kolaylaştırdığı yollara koyul. Onun karınlarından renkleri çeşit çeşit bir içecek çıkar ki, insanlar için
onda şifalar vardır. Şüphesiz, aklını çalıştıran bir topluluk için bunda bir delil vardır.(Nahl 69)

Erkek arıların kovanda tek yaptığı kraliçeyi döllemektir. Yaz sonunda da erkek arılar kovandan atılımlar.

Bu bilgilere insanoğlu gelişen bilim ve modern zooloji ile vakıf olmuştur.

Ayette sayılan tüm işleri yapan arı, dişi bal arısıdır.

Normalde arapçada arılar için dişilik erkeklik takısı eklenmezken kuranda arı için dişilik eklenmiştir.

Ve bu çok ilginç gerçekliği tarihin hiçbir döneminde bilebilen bir insan evladı olmazken kuranda 1400 yıl önce bu ifadeler geçmektedir.

Bu da onun insan ürünü olamayacağının kanıtıdır.
muhammed bal arısı görmüş, aa evlerine giriyolar ne güzel demiş..

ve bunu yazmış..

yuvalarında ne yaptıklarını anlayamamış galiba..

malum yine 68 adet farklı meal mevcut ve hepsinde anlatılan “aaa arılar evlerine girdi”.

ulan neleri de bilirmiş bu kitap ya.. hay allah..

edit: yahu islamdan çok önce de arıcılık yapılıyordu ama bu bedevilerin daha ondan bile haberi yokmuş..

ne yazılmış tekrar bakalım,

“arılar evlerine giriyoooo”

ahanda bu ya.. bu kadar.
kundakçı psikopatın "arıcılık tarihi" okumuş olduğunu iddia ederek ortaya attığı yalandır.

ulan geri zekalı! kovanlarda işlerin nasıl döndüğünün, arıların erkeğinin, dişisinin ne olduğunun, ne iş gördüğünün yeni mi ortaya çıkarıldığını sanıyorsun!

len insanlar sümerler döneminde ve hatta çok daha öncesinde bile arıcılık yapıyor, neyin ne olduğunu biliyordu. zaten bunları bilmeden arıcılık yapılamaz.
Şüphesizki eski mısırlılar arılarla ilgilenip balını, kovanını çeşitli yerlerde kullanırlardı diye yazılamayacağı için söylenen söz.

Buraya da makale bırakıyorum:
https://www.google.com.tr...ing-in-ancient-egypt/amp/
Sanırım entry'de üstüne basa basa söylemeliydim.

Konu arının yaptıkları değil, arının dişi olması. Yukarıda sayılan işleri yapan arının dişi bal arısı olduğu asla bilinemezdi.

Kaldı ki arapçada bal arısı için dişilik erkeklik takısı kullanılmaması gerekiyor olmasına rağmen ayet şaşırtıcı şekilde arı için cinsiyet belirtiyor.

Kovanda yumurta yapan arı kraliçe arıdır. Gözlem yoluyla dişi olan kraliçedir denebilir. Ama işçi arıların alayı dişidir.

Neden ısrarla her yazılana muhalefet oluyorsunuz anlamadım. Gayet açık değil mi.
Eski mısırda arı yetiştiriciliği ve kraliçe arının önemi biliniyor, hatta kraliçe arılar satılıyordu. Kraliçe arının yani ana dişi arının bu kadar bilinmesi normal bir durum, hem bu dönemler kuranın yazıldığı yıllardan 2500 yıl önceki dönemler.

Sanki olmayan, keşfedilmemiş bir şeyleri söylüyormuş gibi kuranı okumak yanlıştır, müslümanın kuranın iyi yönlerini örnek alması gerekir, en doğru din benim, benim dinim senin dinini döver, mantığınyerşne iyi insan iyilik sever insan olmalı, bilginin kökenine inmeliyiz.
Abicim kraliçe arıdan bahsetmiyor ayet, bal yapan çiçeklerde dolaşan işçi arıdan bahsediyor. Onlar dişi diyor. Kraliçe yumurtaladığı için onun dişi olduğu gözlemlenebilirdi ama işçi arılar ne yumurta yapıyor ne başka birşey. Sadece çalışıyorlar gerektiğinde kovanı da onlar savunuyorlar. Kim gözlemlese erkek sanar ama değil. işçi arılar dişi. Erkek arılar kraliçeyi dölleyip kovandan atılıyorlar bal yapmıyorlar.
1 - imam iskender Ali Mihr: Ve senin Rabbin, balarısına, dağlardan, ağaçlardan ve onların (insanların) kurdukları çardaklardan, evler (kovanlar) edinmelerini vahyetti.
2 - Diyanet işleri: Rabbin, bal arısına şöyle ilham etti: “Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan (kovanlardan) kendine evler edin.”
3 - Abdul Metin Saruhan: Rab’bin bal arısına ilham etmiştir ki dağlardan ve ağaçlardan ve çardaklardan evler (kovanlar) edin.
4 - Abdulbaki Gölpınarlı: Ve Rabbin, bal arısına, dağlarda, ağaçlarda ve çardak kurulan yerlerde kovan yapın diye vahyetti.
5 - Abdullah Parlıyan: Ve bir de, Rabbinin arıya: “Dağlarda, ağaçlarda ve insanların hazırladıkları kovanlarda, kendine yuva edin” diye vahyettiğini.
6 - Adem Uğur: Rabbin bal arısına: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler (kovanlar) edin.
7 - Ahmed Hulusi: Rabbin bal arısına vahyetti: "Dağlardan, ağaçlardan ve yaptıkları kovanlardan evler edin!" (Düşünen beyinlere, arının {ve diğer mahlûkatın} nasıl vahiy aldığı, bunun nasıl ve ne anlama geldiği konusu, çok şeyler açar. A. H. )
8 - Ahmet Tekin: Rabbin bal arısına:
'Dağlardan, ağaçlardan ve insanların hazırladıkları arılıklardan uygun yerleri kendine yuva haline getir' diye ilham etti.
9 - Ahmet Varol: Rabbin arıya şöyle ilham etti: 'Kendine dağlardan, ağaçlardan ve (insanların) kurdukları kovanlardan evler edin.
10 - Ali Bulaç: Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin.
11 - Ali Fikri Yavuz: Senin Rabbin, bal arasına da şöyle vahy etti: “- Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kuracakları kovanlardan kendine evler edin.
12 - Ali Ünal: Rabbin, bal arısına da şöyle vahyetti: “Dağlardan kendine göz göz ev edin, ağaçlardan ve insanların kurup yükselttikleri çardak ve benzeri şeylerden de.
13 - Bayraktar Bayraklı: (68-69) Rabbin bal arısına, “Dağlardan, ağaçlardan ve kurulmuş kovanlardan yuvalar edin, sonra da her türlü üründen ye de, Rabbinin işlek olan yollarından yürü!” diye vahyetti. Karınlarından, insanlara şifa olan türlü türlü renkte içecek çıkar. Düşünen topluma bunda bir ders vardır.[273]
14 - Bekir Sadak: (68-69) Rabbin bal arisina: «Daglarda, agaclarda ve hazirlanmis kovanlarda yuva edin; sonra her cesit urunden ye; sonra da Rabbinin islemen icin gosterdigi yollardan yuru» diye ogretti. Karinlarindan insanlara sifa olan cesitli renklerde bal cikar. Dusunen bir millet icin bunda ibret vardir.
15 - Celal Yıldırım: Rabbin, bal arısına, dağlardan, ağaçtan ve kurdukları çardaktan kendine göz göz yuva edin;
16 - Cemal Külünkoğlu: Senin Rabbin, bal arasına da şöyle vahyetti: “Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kuracakları kovanlardan kendine evler edin.”
17 - Diyanet işleri (eski): (68-69) Rabbin bal arısına: 'Dağlarda, ağaçlarda ve hazırlanmış kovanlarda yuva edin; sonra her çeşit üründen ye; sonra da Rabbinin işlemen için gösterdiği yollardan yürü' diye öğretti. Karınlarından insanlara şifa olan çeşitli renklerde bal çıkar. Düşünen bir millet için bunda ibret vardır.
18 - Diyanet Vakfi: (68-69) Rabbin bal arısına: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler (kovanlar) edin. Sonra meyvelerin her birinden ye ve Rabbinin sana kolaylaştırdığı yaylım yollarına gir, diye ilham etti. Onların karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Elbette bunda düşünen bir kavim için büyük bir ibret vardır.
19 - Edip Yüksel: Ve Rabbin arıya vahyetti: 'Dağlardan, ağaçlardan ve kurdukların (kovanlar) dan evler edin,'
20 - Elmalılı Hamdi Yazır: Rabbın bal arısına da şöyle vahyetti: dağlardan ve ağaçlardan ve kuracakları köşklerden göz göz evler edin
21 - Elmalılı (sadeleştirilmiş): Rabbin bal arısına da şöyle vahyetti: «Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kuracakları kovanlardan göz göz evler edin!
22 - Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2): Senin Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kuracakları kovanlardan kendine evler edin.
23 - Gültekin Onan: Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin.
24 - Harun Yıldırım: Rabbin bal arısına: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler (kovanlar) edin.
25 - Hasan Basri Çantay: (68-69) Rabbin bal arısına: «Dağlardan, ağaçlardan ve (insanların senin için yapacakları) çardaklardan evler (kovanlar) edin, sonra meyve (ve çiçek) lerin her birinden ye de Rabbinin (bal imâlinde öğretdiği ve) kolaylıklar gösterdiği yaylım yollarına git» diye ilham etdi. Onların karınlarından (ağızlarından) renkleri çeşidli şerbet (bal) çıkar ki onda insanlar için şifâ vardır. işte bunda da tefekkür edecek bir zümre için elbette bir âyet var.
26 - Hayrat Neşriyat: Ve Rabbin nahl’e (bal arısına) vahyetti (ilhâm etti) ki: 'Dağlardan, ağaçlardan ve(insanların) kurmakta oldukları çardaklardan evler edin!'
27 - ibni Kesir: Ve Rabbın bal arısına vahyetti ki: Dağlarda, ağaçlarda ve hazırlanmış kovanlarda yuva edin.
28 - ilyas Yorulmaz: Rabbin arıya “Dağlarda veya ağaçlarda veya insanların yükseklere hazırladıkları yerler (kovanlar) da evler edinin” diye vahy etti.
29 - Kadri Çelik: Rabbin bal arısına, “Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin” diye vahyetti.
30 - Muhammed Esed: Ve bir de, Rabbinin arıya: "Dağlarda, ağaçlarda ve (insanların) hazırladıkları kovanlarda kendine yuva edin" diye vahyetti(ğini)
31 - Mustafa islamoğlu: Yine Rabbinin arıya vahyetti(ğini de düşün): "Dağlardan, ağaçlardan ve imal edilmiş kovanlardan kendine yuva edin!
32 - Ömer Nasuhi Bilmen: Ve Rabbin bal arısına da ilham etmiştir ki, «Dağlardan ve ağaçlardan ve çardaklardan evler ittihaz edin.»
33 - Ömer Öngüt: Rabbin bal arısına: “Dağlarda, ağaçlarda ve hazırlanmış kovanlarda yuva edin!” diye vahyetti.
34 - Şaban Piriş: Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: “Dağlardan, ağaçlardan ve kovanlardan kendine evler yap.
35 - Sadık Türkmen: Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: “Dağlarda, ağaçlarda ve insanların kurdukları çardaklarda/kovanlarda, kendine evler edin!
36 - Seyyid Kutub: Rabbin bal arısına ilham etti ki; «Dağ oyuklarında, ağaç kovuklarında ve asma yaprakları arasında petek ör.»
37 - Suat Yıldırım: (68-69) Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: "Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine göz göz ev (kovan) edin. Sonra da her türlü meyveden ye de Rabbinin sana yayılman için belirlediği yolları tut." Onların karınlarından renkleri çeşit çeşit bir şerbet çıkar ki onda insanlara şifa vardır. Elbette düşünen kimseler için bunda alacak ibret vardır.
38 - Süleyman Ateş: Rabbin, bal arısına şöyle vahyetti: "Dağlardan, ağaçlardan ve kurdukları çardaklardan evler edin!"
39 - Tefhim-ul Kuran: Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin.
40 - Ümit Şimşek: Rabbin balarısına vahyetti: 'Dağlardan, ağaçlardan, insanların kurduğu kovanlardan kendine evler edin.
41 - Yaşar Nuri Öztürk: Rabbin, balarısına şöyle vahyetti: "Dağlardan evler edin, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan da..."

tam 41 adet meal.. kimisi 1 satır kimisi 5-6 satır..

buradaki komiklik ayrı dursun..

bal arısına, evine git demesi komikliği de bir kenara dursun..

ulan andaval, ulan şahsiyetsiz sahtekar embesil,

dişi kelimesi nerede geçiyor ha?
Niye yalan söylüyorsun arkadaş illa yalan dinini doğrulayacaksın diye onurundan haysiyetinden vazgeçiyorsun?
Diyanet meali;
Rabbin, bal arısına şöyle ilham etti: “Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan (kovanlardan) kendine evler edin.”
Kuran, arının yaptıklarını anlatırken, fiilin dişi formunu kullanmaktadır.

Arapça’da fiiller dişiye ve erkeğe göre farklı çekilirler (diğer bazı dünya dillerinde de bu böyledir).

Arının yaptıkları anlatılırken fiiller dişi formunda kullanılıyor ve bu Kuran’ın saydığı eylemleri dişi bal arısının yaptığını gösteriyor.

Mealleri yazan kişler böyle bir inceleme amacında olmadıkları için arı yazmışlar sadece belkide ama bu bahsettiğim ayet zaten ünlü bir ayet. Tüm dünyada Kuran ve bilim ilişkisini anlatan kitaplarda yer alır.
hahahahassiktir ordan la..

40 küsür meali var orda dangalak..

kendine sövdürmekten keyif mi alıyorsun nedir hayırdır?

yeni diyanet bile dişi çevirmemiş..

sen de aynı meali alıp götünden dişiyi eklemişsin..

tatava yapma dişi geçen meali yapıştır görek..

meali yapan 40 küsür kişi arapçayı, dili, yaklaşımı bilmiyor..

sen 12 yaşındasın ama ilave olarak ileri düzeyde sorunlu bir bireysin arkadaşım..

allah anana babana sabır versin, itinayla yazdığın her şeyde itin götüne girdin ama vazgeçmedin..

bu çok farklı bir bozukluk seviyesi..
1- Ayet-i kerimede “ev edin” manasını beyan etmek için; dişi için kullanılan اِتَّخَذِي(ittehızii)(edin) çekimli fiili kullanılmıştır. Oysa erkek için olsaydı اِتَّخَذْ(ittehız)(edin) Erkek çekimli fiili kullanılmalıydı.

2- “Her türlü meyvelerden ye” manasını ifade etmek için; dişi için kullanılan كُلِي(külii)(ye) dişi çekimli fiili kullanılmıştır. Erkek için kullanımı كُلْ(kül)(ye) dür.

3- “Rabbinin yollarına gir” manasını beyan için; erkek için kullanılsaydı اُسْلُكْ(üslük)(gir) fiili kullanılacakken, dişi için kullanılan اُسْلُكِي(üslükii)(gir) çekimli fiili kullanılmıştır.

4- “Bal onun karnından çıkar” ifadesindeki “onun” zamiri, erkeğe işaret eden هُ(hü)(onun) iyelik zamiri değil, dişiye işaret eden هَا(hee) iyelik zamiri kullanılmıştır.

Detaylı olarak görüldüğü gibi ayette arının dişi olduğu açıktır. Dediğim gibi bu ayet zaten ünlü bir ayettir.

Açıkla diyenler de herhalde müslüman olacaklardır.
kurandaki hala gecerli tek veri yahudilerin asagilik lanetli oldugu, uzatmaya gerek yok.
efendin dişi bal arısına vahyetti: dağlarda, ağaçlarda, insanların kurdukları kovanlarda evler edin.(nahl 68)

sonra meyvelerin her türünden ye de efendinin sana kolaylaştırdığı yollara koyul. onun karınlarından renkleri çeşit çeşit bir içecek çıkar ki, insanlar için
onda şifalar vardır. şüphesiz, aklını çalıştıran bir topluluk için bunda bir delil vardır.(nahl 69)

erkek arıların kovanda tek yaptığı kraliçeyi döllemektir. yaz sonunda da erkek arılar kovandan atılırlar.

Yukarıdakileri yapan arının dişi bal arısı olduğunu insanoğlu gelişen bilim ve modern zooloji ile vakıf olmuştur.

ayette sayılan tüm işleri yapan arı, dişi bal arısıdır. Yumurta yapmamalarına rağmen, gerektiğinde yuvayı korumalarına rağmen, çiçek çiçek gezen arılar dişilerdir.

ve bu çok ilginç gerçekliği tarihin hiçbir döneminde bilebilen bir insan evladı olmazken kuranda 1400 yıl önce bu ifadeler geçmektedir.

bu da onun insan ürünü olamayacağının kanıtıdır.
Ayrıca kural gereği; Arapça’da bütün akılsız varlıkların (insanlar dışındaki canlıların ve cansızların) çoğulları, müfred (tekil) ve müennes (dişil) kabul edilir. Mesela: شَجَرٌ(ağaç) cansız bir varlıktır, çoğulu ise; أشْجَارٌ ‘dur. Tüm cansız çoğullar gibi, bu örnekteki أشْجَارٌ kelimesi, müfred ve müennes hükmündedir.

Bu konuyu kapatır umarım
Arapçada dişi yani müennes fiil çekiminin olacağı durumlar
Madde 5 bakın. Lan sizin yüzünüzden arapça alimi olacağız.

1- Bizzat dişi bir varlığı göstermelidir: أُمٌّ ، بِنْتٌ ، مَرْيَمُ ، أُخْتٌ ، اِمْرَأَةٌ (Anne, kız, Meryem, kız kardeş, kadın) gibi kelimeler dişi varlığı gösteren kelimelerdir ve müennestir.
2- Sonunda tâ-i te’nis, yani yuvarlak (ة) olmalıdır: طَيِّبَةٌ ، مَائِدَةٌ ، زَلْزَلَةٌ ، كَلِمَةٌ ، سِنَةٌ (iyi, sofra, sarsıntı, kelime, uyuklama) gibi kelimeler, sonlarında taşıdıkları tâ-i te’nis sebebiyle müennes kelimelerdir.
3- Sonunda elif-i memdûde olmalıdır. Elif-i memdûde: ismin sonunda, hemzeden önce gelen eliftir. Tecvitte 4 elif miktarı uzatılması şarttır. Kelimenin aslından değildir. صَحْرَاءُ ، حَمْرَاءُ ، زَرْقَاءُ (Çöl, Kırmızı, Mavi) gibi kelimeler bu tip kelimelerdendir ve müennestirler.
4- Sonunda elif-i maksûre olmalıdır: Kelimenin sonunda “ye” şeklinde görülen bir elif vardır. Bu “ye” harfinin elif-i maksure olabilmesi için, kelime sonunda olması ve fetha ile harekeli harften sonra sakin olarak gelmesi gerekir. قُصْوَى ، كُبْرَى ، سُفْلَى ، أُخْرَى ، عُسْرَى (En uzak, daha uzak; en büyük, daha büyük; en aşağı, daha aşağı; başka, diğer; en zor, daha zor) gibi kelimeler bu tip kelimelerdendir ve müennestirler.
5- Canlı ama akıl sahibi olmayan varlıkları gösteren topluluk ismi olmalıdır: غَنَمٌ ، حَمَامٌ (Koyun sürüsü, güvercin sürüsü) gibi kelimeler bu tip kelimelerdendir. Yine akıl sahibi olmayan varlıkların çoğulu da müfred-müennes kabul edilir.
6- Semâ-i müennes: Bazı isimlerin üzerinde müenneslik işareti olmadığı ve dişi varlığı göstermediği halde Araplar bu kelimeleri müennes olarak kabul ederler. Bunların müennes olduklarını ancak sözlükten öğrenebiliriz. Bu yüzden bu tür isimlere, “duymayla ilgili” anlamında “semâ-i müennes” denilmiştir: أَرْضٌ ، جَهَنَّمُ ، شَمْسٌ ، نَارٌ ، رِيحٌ حَرْبٌ ، عَيْنٌ ، نَفْسٌ (Savaş, göz, nefis, yeryüzü, Cehennem, Güneş, ateş, rüzgar ) gibi kelimeler bu tip kelimelerdendir.
O halde müennes, hakiki müennes ve mecazi müennes olarak ikiye ayrılır:
Cansız varlıklarda geçerli o dediğin, insanlarda ve hayvanlarda cinsiyet ne ise öyle kullanılır. Bunu yapmayın işte abicim. Bu çakallığı yapmayın. Yalan söylemeyin. Göre göre hala çarpıtıyorsun. Cidden yazık yaa.
yazıyla kırk adet, yazıyla kırk farklı kişi, kurum ve kuruluşun meali bir önceki entrymde mevcuttur..

bir üstteki arkadaş da dişi ağaç örneğini ortaya koymuştur..

arkadaş sen şerefsizsin, net..
Sevgili sk kafalı arkadaşım. Açıklamalı olarak kelime kelime anlattım. Arapçada fiiller cinsiyete göre çekimlenir.
Hayvan da olsa insanda olsa cinsiyete göre çekimlenir.

Fakat cansızlarda (mesela ağaç) genel itibariyle son harfi dikkate alınarak dişil yada eril çekimlenir.

Ne yüzsüz şeymişsin sen. Sen yazdın diye öyle mi oluyor. insan(human) olmadığını anca bu kadar belli edersin.
ne kadar cahil ve terbiyesizsin be arkadaş

5- Canlı ama akıl sahibi olmayan varlıkları gösteren topluluk ismi olmalıdır: غَنَمٌ ، حَمَامٌ (Koyun sürüsü, güvercin sürüsü) gibi kelimeler bu tip kelimelerdendir. Yine akıl sahibi olmayan varlıkların çoğulu da müfred-müennes kabul edilir.

Kardeş orda bal arısından topluluk olarak bahsediyor bal arıları anlamında o yüzden zaten arapça grameri bilen meal yazarları dişi balarısı yazmak yerine bal arısı yazmışlardır. Ki bu meal yazarlarının hepside dişi bal arısının çalıştığını bal yaptığını biliyorlar bence daha fazla eğip bükme arapça bilenler offside diyor
utanmaz, arlanmaz, yüzsüz halen daha açıkladım diyor..

hem cahil, hem karaktersiz hem de sorunlu..

bak 40 küsür kişinin meali var orada geri zekalı..

edit: zorla söyleteceksin.. ulan daha dahi anlamındaki de ve da’yı ayıramıyorsun bir de zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyorsun sefil..
Üst entrmdeki sk kafalı sözü tabi ki insan olamamış(artificialbiskim) bir yazarımsı içindi.

Ve arapçada insanlar ve hayvanlar için cinsiyet ne ise o şekilde çekim yapılır. Cansızlar için harflerin durumuna göre eril yada dişil belirlenir. Sabit dişil çekim diye birşey yoktur.
Ateist siteler yerine arapça gramer sitelerine bakın.
http://www.mucizeler.com/...05/yuvayi-disi-ari-yapar/
Siz bırakın bu dişi erkek bak arısı muhabbetini, peki Nahl suresi Kuran’ın 16’ncı ayetidir, peki erkek bal arısının kromozom sayısı kaçtır? Tabi ki 16.
Müslüman biri olarak yazıyorum bunun doğruluğuna inanıyorum fakat bir kitabın içinde bu tarz bir bilgi varsa ve doğruysa bu o kitabı tamamen paklamaz. Şimdi ben de bir kitap yazıp gelecek hakkında bir kaç öngörüde bulunabilirim ve eskaza tutarsa ben de Allah'ın elçisi mi oluyorum?