bugün

efendim malumu aliniz ilk ingilizce ögrenilmeye baslandiği vakit okullarda önce isim sorma ismi söyleme kalibi ögretilir.

- what is your name?
- my name is zubizeratta, what is you name?
- my name is moruk.

işte bundan sonra sayilar falan gelir, simple president tenseler falan filan öyle gider. azim edilirse günün birinde
mister brown'dan daha iyi bir sekilde konusulabilir. hatta utanmadan ingiliz dilinde gazel bile yazilabilir.

fakat yabanci dil ögrenmenin bir kelekliği vardir. o da kendi dilinde fazla bir atraksiyona girememe gibi keleklik yasatir. (ha bu şu demektir calişirsa insan haleder)

günün birinde kazurat kelimesinin mealini anlayamayan birey ister istemez o kim bu kim olur. cunku bilgisi ister lord byron'i solda yaya biraksin, ister wilde kekeme biraksin bir kazurat gibi kelimeyi bilmedikten sonra bunun mala da davara da faydasi olmaz.

sözün özü tren sarkmak tehlikeli ve yasaktir, seyir halinde vagonlarin kapisini acmayiniz. su elimde gördügünüz alaman mucizesi kalemler magazada 5 milyon bende kisa bir süre için sadece 250 bin, caki, cakmak, jilet, bicak, ele bele don lastik... hadi bakalim bir tane alana bir tane bedava.