bugün

günümün büyük kısmını bana dar eden, insan duygu dehlizlerinin en iç karartıcı olanı.
Bir iç sıkıntısı, bir bunaltı, bir daraltı. Bir tatsızlık tussuzluk.
Elindekilerle yetinmesini, hoşnut olmasını bilmeyen insanlar, kolay kolay mutlu olamazlar. Elbette ki kendimize hedefler koyacağız ve bunlara ulaşmak için çaba sarf edeceğiz ama önce elimizdekilerin değerini bileceğiz.

Doğu toplumlarındaki insanların ve özellikle biz Türklerin bir özelliğimiz, bir yaşam anlayışımız var: kendimizin olanı dahi çoğu zaman kendimizden saymıyoruz; her aşamada ve her konuda bir ideal üretiyoruz. ‘En iyi’ her zaman bizden uzakta ve başkasının elinde bulunuyor. Bu yüzden de sürekli olarak kendi hayatımızdakileri, yolumuzdakileri, elimizdekileri küçümsüyoruz. Bu da sürekli bir tatminsizlik duygusu oluşturuyor ve mutluluğa ulaşmamızı engelliyor.
Bir anda büründüğüm ruh halim.
Damarlarıma kadar işlemiştir.
insanın yüreğindeki kış mevsimidir. bazen çok sert geçer ama nihayetinde geçer.
Yaş geçtikçe enerjini düşürmeyen, sosyal ilişkilerini bozmayan, günlük işlerini yapmana engel olmayan şey.

Hem mutsuz hem enerjik olabiliyorum.
Mutsuz olduğum zamanlar kahkaha atabiliyorum.

Anladım ki mutsuz olmak depresif olmayı gerektirmiyor.
Onunda en kralını yaşadığımız duygu durumu.
Aşırı huzursuz eden durumdur.

Aşırı mutsuzum ya mutsuzluktan icim eziliyor.
10 yıl önce değiştirdim hayatımı.

beni mutsuz eden, hayatımda stress yaratan akraba, arkadaş şu bu vs demeden ne kadar toksit insan varsa çıkardım hayatımdan. telefonumu bile vermedim... telefonuma bile eklemedim.

dünyamı küçülttüm.

tüketim toplumunun karıştırdığı haz ne mutluluk ne ayırdını gözden kaçırmadan yaşamaya başladım. kendi içimde kendime sordum neyi seviyorum neyi sevmiyorum, ne beni mutlu ediyor etmiyor diye...

bedelleri oldu da... mutluyum diyemediğim zamanlarda bile en azından mutsuz değilim artık çoğu zaman.

aman neyse aq ben de bunları niye yazıyorsam.
yanı başımızdaki insanlar mutsuz edip canımızı sıkınca daha çok sinir ediyor bu umarsızlık. bir de pişkin pişkin halleri olmuyor mu ben ne yaptım ya dercesine. benden uzak olun zaten mutsuz bir insanım mutsuzluğumu pekiştirmeyin.
üzgün, huzursuz olma durumu.
Uzun zamandır bu his ile birlikte yaşıyorum. Böyle bir duygu ile yaşamada tabi ki bir çok etken var. Derdim kederim kaderim mi oluyor bilemiyorum lakin hayat bana benim aldığımdan daha çok şey koparıp gidiyor. Bir parçam gölgemin üstüne düşüp toz olup rüzgarla savrulurken bana sadece arkamı dönüp iç geçirmek kalıyor.
35 yaşından sonra hayallerini gerçekleştirememiş herkesin kalbinde biraz olsun vardır. o yaştan sonra pollyanacılık oynamak da yetmiyor, hep biraz mutsuz ve öfkeli oluyorsun hayallerin gerçekleşmedikçe.
şahsen inanmaya ve şükretmeye devam etsem de hayallerim gerçekleşmediği için biraz mutsuz ve buruk olduğumu reddedemem. gerçekleşmediği sürece de hep biraz öyle olacak. Allah kötülüklerden korusun.
Bir durak, hiç ayrılmadığım..
mutluluğu tanımlamak isterdim lakin pek tanımıyorum kendilerini, mutlulukla iki yabancı gibiyiz. ben de bari mutsuzluğu anlatayım dedim. mutsuzluk uzun uzadıya anlatırsak istediğimiz yerde, istediğimiz zamanda, istediğimiz şartlarda, istediğimiz kişilerle, istediğimiz şekilde yaşayamama ve yaşayamadıkça da iyice mutsuzluk bataklığına batıp umudunu da yitirme sürecidir. o hayallerinizi süsleyen ideanızdaki benliğinizden ne kadar uzaktaysanız o kadar mutsuzsunuz, mutsuzuz, mutsuzlar.
insanlar sizi önemsemeyip sürekli saldırdıkça ve yaraladıkça başlar. sonra da depresyona döner.
Dipsiz çukur. insanı saran, sürekli büyüyen, eyleme zorlayan korkunç duygu. Manasız eylemlerin çoğunun sebebi.

Neyse yaa, primat olarak avucumuza sıçıp, sıçtığımızı tokatlamaya devam! Ne mutsuzluğu falan!
Mutluluk eksikliğidir.
Hepimizde olan gerçek gibi gerçek hededir.

Bazen tek ben mutsuz hissediğimi düşünmüyorum.
bazen hissedilen duygudur.