bugün

bu zorunluluğu yaratmada en çok reklamların payı var..

bu sıralar televizyonda dönen vodafone reklamında çok güzel hareketlerdeki gebeş oğlan ürünü tanıtmakta ve o ürün sayesinde bütün kızlar etrafında dört dönmekte.. burada yaratılan algı lock'ın da bahsettiği gibi sizin kendinizi "ayrıcalıklı ve özel hissetmeniz" gerektiğine inandırır.. durum böyle olunca bu ürün bir ihtiyaç olmaktan ziyade zorunluluk olarak bize dayatılmakta.

bu sadece ufak bir örnek. reklamlarda hep canlı ve açık renklerin kullanılması da alttan alttan size bu zorunluluğu dayatır..

güneş gözlüğü, mayo, bikini vb. ürün için yelkenli kullanılır ve size bu ürünleri alırsanız tekne de yakışıklı erkekler veya güzel kadınlarla birlikte maviliklere açılacağınızı ima eder..

çocuğunuza bilmem ne içerikli mama takviyesi yaparsanız bir ömür futbolcu zindeliğinde yaşar ve mükemmel bir hayat sürer..

kot ceket giyerseniz kızlar ismini yanlış bile söyleseniz sizinle takılmaya devam eder..

45-50 km hızla yapılan güvenlik testlerini başarıyla geçen aracı size "dünyanın en güvenli, sağlam aracı" diye yuttururlar.. siz araba ekranda uçup kaçarken alttan hızlıca geçen bu detayı hiç önemsemezsiniz..

işte bunlar size mutlu olma zorunluluğunuzu giderecek ilaçların bir kısmı.. bu örnekler deli gibi çoğaltılabilir..

kimsenin size nasıl mutlu olacağınızı söyleme hakkı yok! zaten bu hissiyatın tarifi de yok.. bir kalıp içine sokup size zorunlu olarak dayatan kahrolası sistemin bir oyunu bu.
esas asilanmak istenen baskalari kadar mutlu olamama hissiyatidir. hepimiz az bucuk mutlu olunabilecek seylere sahipken, bize deniyor ki; senin mutlu olmak icin bir sebebin yok, bak su adama ve esine, arabasina, ya da sahip oldugu ne varsa, bi de aynaya don bak, sahip oldugun su kirintilara.

hayat disarda oldugundan cok icimizde yasaniyor be sozluk. sana erasmus'tan (bkz: delilige ovgu) yu tavsiye ederim. guzel kitap.
sağlıklı yaşamanın bir gerekliliği.
öncelikle; (bkz: mutlu ol bu bir emirdir)

"akıllı olup dünyanın kahrını çekeceğine deli ol dünya senin kahrını çeksin" demiş atalarımız. hakikaten aklı başında olup da dünyanın kahrını çeken, günlük hayatın saçma sapan telaşları arasında kendini unutan, hep bir yerlere yetişmek, hep birilerini yakalamak zorunda olan insanın tüm bunlara rağmen *"mutlu" olması gerekir.

mutlu olması gerekir çünkü; , tüm bunları yaparken aynı zamanda birilerinin ceplerini doldurmak zorunda kalan bir modern çağ kölesidir o. mutlu olmazsa iş verimi düşer. iş verimi düşerse patronu daha az kazanır. patron daha az kazanırsa o da işinden olur. buyrun size nur topu gibi; zincirleme mutsuzluk tamlaması.

velhasıl-ı kelam; sistemin çarklarının dönmesi için bu devirde hepimiz mutlu olmak zorundayız. mutlu olmasak bile mutsuz olmamalıyız.
üzerine düşünülebilecek bir şey. mutlu olmak gibi bir amaç edinmek biraz fazla basit kalabilir. olay sadece bu değil sanırım. bakacağız.