bugün

bunların başını internet cafe sahipleri çeker.

mecidiyeköy'den aldıkları 15 tane bilgisayarı bir yere tıkıp hub ve ethernet ortamını saglayıp kolaydan köşeyi dönme amacındadırlar. kahvehane açıp gelen 40+ insanlarla muhattap olup, çay servisi yapmak yerine easycafe'yi ana makinaya kurup, alta msn, irc ve bilumum karı-kız düşürme programı açıp, karı kız olayı yoksa bile knight online başından kalkmadan ve bunlardan fırsat buldukça "abi x numarayı açarmısın" ricanızı yerine getirirler. bunu esnaflık sayarlar..kalkıp birşey dedigin zaman senden kötüsü olmaz. onca internet cafe gördüm daha bir tane adam akıllı, pc'yi ciddi anlamda bilen televizyon olarak görmeyen hakederek para kazanan internet cafe sahibi görmedim. yahut bana denk gelmiyor.

e be adam okuldan kaçıp internet cafeye gelen üniformalı çocukların parasını alıyorsun gelen poliside çorba parası verip gönderiyorsun, bayan müşteri geldimi agzının suyu akıyor bi anda kibar feyzo oluveriyorsun, içerde müşteri varken yerleri süpürüyorsun "bu adamda bronşit vardır, astım vardır" diye düşünmüyorsun ve hala da işlerin kesatlıgından bahsediyorsun..türk halkının 'teknoloji özürlü' oldugundan bahsediyorsun..resmen 'iflas etmek istiyorum' diye bagırıyorsun ama hala senin cafene gelen gerizekalı, saf insanlar var. aslında seninde suçun yok. japonya'da, isveç'te 40 mbit, 10 mbit baglantı 10 euro iken 512 kb baglantıyı turkiye'de 50 ytl yapıp seni zengin edenlerde suç var..lan game oyunlarını çıkartıp ekmegine yağ süren oyun şirketlerinde suç var. yurtdışında da internet cafeler var ama senin gibisini görmedim be türk internet cafecileri.

bunların ardını minübüs şöförleri çeker ki onlar tam bir felakettir. "bi gelen bidaha gelmeyecek nasıl olsa" mantıgıyla inen binen herkesi azarlarlar..uzun marlboro içerlersonra 3-5 lira daha fazla kazanmak için olur olmaz yerde kendi deyimleriyle "yatar"lar.birşey dersen en büyük aforizmaları ve savunmaları begenmiyorsan taksi tutdur.

ziraat bankası'nın eski nesil memurlarıda kakavanlıklarıyla nam salmışlardır. asla hata yaptıklarını kabul etmezler. bankada bagırıp çağırıp zeytinyağı ile su arasındaki ilişkiyi hatırlatırlar.

hepsinin allah belasını versindir. kazandıkları parayı harcarlarken umarım bu yaptıklarını hatırlayıp az da olsa kızarırlar. tabi kızarmak için önce insanın kendisine saygısı olması gerekir ki bu noktada "başkasına saygısı olmayanın kendisine sayagısı olurmu" lafı akıllara gelir.
marmaris ve bilimum tatil beldelerindeki garsonlar, işletmeciler, satıcıların çok büyük bir çoğunluğunun oluşturduğu güruh.
kimi hayat kadınları da girer bu kategoriye. çok kaba muamele gösterirler canını sıkarlar insanın. ulan parası neyse vericez zaten kime artislik yapıyosun di mi. on dakkalık organizasyon için açıcan o iğrenç ağzını illa.
peşin peşin sözlükçünün aslında demek istediği: zilyon çeşit hayat kadınıyla münasebetim oldu. inanılmazım. laleli'si, aksaray'ı, bilmem neresi ben geçerken selam durur, reverans yapar. dize dize giderim valla, iki vurur bir sayarım.*
ziraat bankası'Nın uzun yıllar çalışan saygısız görevlilerini akıllara getiren andavallardır. adamları zannedersin bankanın sahibi. bir azarlama, bir götü kalkıklık, bir havalar...

ayrıca yıldızlı bkz. (#1388063)
banka memurları, hemşireler, bazı tezgahtarlar tarafından mendabur bir surat ifadesiyle;
- evet ne vardı? sorunsalı. tabiki istisnası vardır. ama genelinin böyle küstah olduğuda aşikar. yapılacak olan en güzel davranış biçimi sizinde onlara çemkirmenizdir.ozaman tırsıyorlar.
sabahleyin bir sigara almaya gidersiniz, bayiden içeri girince ' günaydın ' dersiniz tüm sıcaklığınızla ancak adam yüzünüze bile bakmaz, neyse, sigarayı istersiniz, çarparcasına önünüze koyar, para üstünü de söylene söylene verir ve sesinde en ufak incelik bulunmaz.
tanım: iletişim kopukluğuna en önemli örneği teşkil eden insanlar topluluğu. gülümsemedikleri için gülümsemeyi sömürenlerdir.
(bkz: ahilik) felsefesini bilmeyen esnaftır.