bugün

sadece iki kolonla dinlendiğinde bile dinleyene film karesinde olduğu hissi verebilen,süper,yeme de yanında yat bir kent şarkısı! (bkz: kent) (bkz: hagnesta hill) (bkz: musik non stop)
bakma öyle! ilk defa almıyorum kalemi elime..evet uzun süre oldu ama daha öncede pek çok defa -birçoğu sen kaynaklı- yeltendim yazmaya..sözcüklerin gücüne hep inanırım zaten..
doğru yerde,tam zamanında,binlerce sözcük arasından uygun olan..
pehhh..
ama olsun ben bunu başaramasamda yazar rahatlarım dedim..
beyaz sayfaya akan mürekkeple beraber nefretimde geçer gider dedim..
dedim dedim dedim
dedim de dedim işte..

peki gerçekten öyle mi oldu?
yoo
her kelimede ellerim daha çok titredi,
her paragrafta içim daha bir burkuldu,
sonuca yaklaştıkça iyice korkmaya başladım
ve
noktayı koyduğumda;
döküldü gözyaşlarım
süzüldü yanağımdan,
damladı kağıda
tam en alta yazdığım ismimin üzerine damladı,
mürekkep yayıldı
yayıldı
ve ismim dağıldı..
ben dağıldım..
halime şaşırıp,
ağladım..

bütün herşey gibi bu gözyaşlarıda sanaydı, artık olmayan sanaydı..
tamam sus!
biliyorum aslında hiç olmadığını,
geçte olsa farkettim
ama
sus
n'olur sus!

çünkü düşlerimde vardın, hemde en sahicisinden bir sana sahiptim..işte en berbat kısımda bu zaten,ben senden ziyade düşlerimi kaybettim..

bir adam düşün;
düşlerle yaşayan,
düşlerinde yaşadığın,
seni düşlerinde yaşatan,
ve şimdi
bir adam düşün;
düşlerini elinden aldığın,
kanadını kırıp istediği yere uçması için saldığın,
ona git deyip senin onda kaldığın..

seyret şimdi o adamı..

keşke...
ve 4. yanlışıda yaptım
"keşke"
babamın bana tembihlediği 5 şey vardı..mutlu olmam için yapmamın gerekliliğini anlatan 5 şey..

hayal kurma..

sandığın gibi hayal kurmak bedava değil..aslında bedeli en ağır anlık mutluluktur hayal..

aşk alkol gibidir, bulaşma..

bedenine girer sana anlık bir haz verir daha sonra vücudunda zarar, beyninde uyuşukluk ve alışkanlık bırakıp geçer gider..

otobüs ve kadın peşinden koşma..

biri gider biri gelir..

keşke deme..

geçmiş geleceği söyleyecek sana..hata yap ama sakın keşke deme..hatanı öğretmen olarak kabul et..

ve sakın hayata küsme..

hatalarını tecrübeye dönüştür ve pes etme..yıkılan dünyanın yerine daha güzelini inşa et..

ama ben ne yaptım?
ilk önce hayal kurdum..sonra seni bulduğumu sandım ve peşinden gelmeye başladım sen kaçtıkça koştum peşinden..bunların bedelini öderken tüh'lerle dövünmeye başladım ve kalkıp ışıkları açıcağıma uyumayı tercih ettim..
ama şimdi kalkıp devam edebilirim hayatıma hemde babamın ve hatalarımın öğrettiklerini kullanarak mutlu bir hayata..sanırım şimdi anlıyorum hayal ile umut arasındaki ince çizgiyi..
hayal anlık bir tattan sonra mideni bulandırır
ama
umut ise seni yaşama bağlar..

o zaman;

music non stop..
muhtesem,eglenceli kent sarkısı..

everybody gets a second in the sun
ı have a feeling mine has just begun
music non stop when ı close my eyes
clarity born from such a compromise
and you're almost like me
so why don't you dance to the music
ı hear inside my head
why don't you dance to the music
ıt's the soundtrack for the end
ı'm looking for a place to lie in wait
ı quit my job to find a perfect fate
music non stop when ı close my eyes
ı need some time alone and ı found a carpark that is home
you're almost like me
so why don't you dance to the music
ı hear inside my head
why don't you dance to the music
ıt's the soundtrack for the end
everybody gets a second in the sun
ı have a feeling mine has just begun
music non stop when ı close my eyes
clarity born from such a compromise
and you are almost like me
so why don't you dance to the music
ı hear inside my head
why don't you dance to the music
ıt's the soundtrack for the end
why don't you dance to the music
ı hear inside my head
why don't you dance to the music
ıt's the soundtrack for the end
sene 1999-2000
yaklaşık bi 10 yıl önce ben üniversite 3'e giden yağız bir delikanlı, o zamanlar rock barları da keşfetmişim takılıyorum. barlarda çalan şarkıları az ve öz dinlediğimiz için şarkılar daha bi cazip ve mp3ler yaygın değil, sony walkmanler bugünün ipod touchlarıyla eşdeğer olduğu zamanlardan bahsediyorum. barlarda placebo "every me and every you" u2lar filan hepsini bi şekilde öğrenip kasete kaydettim lakin bi şarkı aklıma takılmış bulamıyordum, aklımda sadece "why dont you" diye bi cümle kalmıştı ve bi daha da hiç bir yerde dinleme şansım olmadı geçen yıllar içinde bi gün why dont you'lu bütün şarkılara baktım youtuba baktım bulamadım bigün arkadaşa sordum bilmiyorum dedi, neyse günler böyle geçti
neyse dün bizim hanım alsancak yapalım dedi bara gittik birayı yudumlarken kafamda bi şimşek arka planda benim şarkı çalıyor herif nakaratta why dont youuuuuuu diye bağırınca soluğu barmenin yanında aldım birader şu kağıda çabuk parçanın adını yaz dedim tamam abi dedi, bende lan oğlum on yıldır bu şarkıyı arıyorum be dedim sonra indim aşağıya aradan yarım saat sonra şarkıyı bi daha açtılar herif de uzaktan göz kırpıyor ben de kafa salladım evet o şarkının adı non stop music söyleyen kent diye bi grup bi de swedish versiyonu var yıllardır her bara girdiğimde bu gaz parçanın çalmasını bekledim yani bi şekilde bi yerde kulağıma gelsin istedim o gün dünmüş meğersem işte bu da böyle bi anımdır.
muhteşem bi şarkı.
http://fizy.com/#s/11rqd1