bugün

bakıyorum demokrasinin var olduğu ülkelere, baba bir ana muhalefet partisi illa ki var karşısında. iktidarı eleştiren, sorgulayan, halk için alternatif olan.

kendi ülkeme bakıyorum içim kararıyor. son bir kaç seçimdir muhalefet partisinin yokluğunu ciddi anlamda hissediyorum ve oy kullanma gereği duymuyorum. çünkü kafamda işte budur diyebileceğim bir parti lideri yok. aslında lider de yok epeydir ya.

sonra düşünüyorum benim ülkemde evet boş kafalı, çok gürültü koparan teneke tıngırtılarının yanında kafası çalışan, onurlu ve de lider vasfına sahip insanları da var. ee peki neden neden ben her seçimde kime oy verecem diye düşünüp içimi karartıyorum? nerde bunlar?

karamsar olduğumdan mı? hiç değil. ama muhalif liderlerin görünmeyen bir el tarafından seçildiğine kanaat getiriyorum. ve özellikle alternatifsiz bırakıldığını "bazılarının" dayatıldığını.

demokrasinin, alternatifliliğin henüz hazmedilemediği ülkemde dayatılan zorba rejime boyun eğmek gücüme gidiyor. ben ki ilk gençlik yıllarım başkaldıran ve bu yüzden hayatları kararan abilerin, ablaların tepkilerinin içinde geçti o malum güne kadar. bu tepkisizlik gücüme gidiyor bu yüzden. sindire sindire gelen ayak seslerini sindiremiyorum içime.

demokratik bir ülkenin gereği değil midir hatırı sayılır az bir muhalefet lideri? peki biz bunu haketmedik mi?
ya biz neyi hakettik?

hanıım hanım nerde tanım diyen için de muhalefetsiz bir ülke, sözde demokrasi ile yönetilen bir ülkedir. yani benim ülkemdir, senin ülkendir, bizim ülkemizdir. koyun oldukça belki olmayacak bir ülkedir.

uyanmak için neyi bekliyoruz biri söylesin.
vitrindeki numunelerin gerçeğin yerini tutmadığına güzel bir örnektir.
dün gece "the rise of evil" filmini ancak izleme fırsatım oldu.Adolf Hitler'in siyasi hayatını anlatıyor ve gördüm ki günümüz türkiyesine o kadar çok benziyor ki anlatamam.siyasi yasaklar,suikast yalanları,basın kısıtlamaları,şantajlar.isa musa sen bizi kutsa.
iktidar partisi afiliyse herşeyin yolunda gittiği ülkedir (bkz: usa),değilse Türkiyedir (bkz: şamar oğlanı olmak)
(bkz: var da ne işe yarıyor).
monarşinin hüküm sürdüğü ülkedir.
edit: böyle daha iyi oldu
parti değil de, muhalefetin olmadığı yerde her türlü fesatlık vardır. bazen internet gazetelerinin altında okuyorum, ''xy partisi daha kendi içinde geçinemiyor, tek karar olamıyorlar, türkiye'yi nasıl yönetecekler.''. işte türkiye'de maalesef ki muhalefet anlayışı bu. negatif.
bir ülkede muhalefetin olması için muhalefetin halka bir şekilde sesini duyurması gerekmektedir.

bu da günümüzde yazılı ve görsel medya ile olmakta.

lakin bugün muhalefet edecek bir gazete yahut televizyon kanalı yok...büyük gazeteler ve tv kanalları iktidarın emrinde, muhalefetin elinde ise seyredilmeyen kanallar ve tirajı 20-30 binlere anca ulaşan birkaç gazeteden başka birşey yok...

türkiye'de muhalefet günümüzde sosyal medya aracılığıyla yapılıyor, ki bu durumda sosyal medyadan haberi olmayan milyonlarca kişi bulunmakta bu ülkede.

sen buralarda istersen götünü yırt, erzurum'un köyündeki hüsnü amca okumuyor-okuyamıyor yazdıklarını...
dolayısıyla da "türkiye'de muhalefet yapılmıyor" ya da "TAYYiP RAKiPSiZ" gibi söylemler alıp başını gidiyor.

oysa ki türkiye'de ciddi anlamda bir muhalif taban var, lakin potansiyeli kinetiğe dönüştürebilecek bir yapı ne yazık ki türk milletinin genlerinde yok.

bakalım,
israil yıllardır oynuyor genlerimizle, belki bir gün düzeliriz...