bugün

bünyede gün içinde sık sık cereyan eden parmak romantizmi. olayın fiili sırası: birini düşünmek ve parmakların onun tesirinde kalarak mont düğmelerini okşaması şeklinde devam eder. kalp ve beyin arasında asma köprü kuran bir düşünme şeklidir bu. düşünülen kişi yani düşüncenin ikinci tekil şahısa yüklediği hormonların sebebi, bu atmosferin gerçek yaratıcısı, tetikleyicisidir.

aylardan aralık, hava soğuk ve puslu, dışarı çıkan birinci tekil şahıs apartman kapısından adımını atar atmaz montunun düğmelerini ilikler, sonra alnına vuran güneşin kamaşıklığıyla gözlerini kısar ve montunun düğmelerini elleriyle yoklamaya başlar. evet, yine ikindiye sarkan yel değirmenlerinin hışırtısıyla özdeş esintiler sunar ikinci tekil şahısın prensesi, zaman ve mekan kavramından bağımsızdır. pelerininin altındaki zümrüt kılıcını o'na( ikinci tekil şahısın prensesine) veren metruk yerleşimlerin ortasında dik duran prenstir, düğmeleriyle oynayan. birini düşünmek, hem de sıradan olmayan birini düşünmek; düğmeleri iliklerine sokup çıkarma zevkinin ötesine çoktan yolculuk yapmaktadır. bazen o'nu yokluğunda, üzerinde başında, çorabında, yatağında, dokunmadan sevebilmek gibi.

not: tavsiye edilen düşünme şekli, battaniyenin altında kamyonu şarampollerde sürerken düşünmek.
hoşlanılan kıza içinden küfretme eşiğinin davranışa yansıması.
telefonla konuşurken başka şeylerle oyalanmanın farklı bir türü.
(bkz: erkeklerin en sepmatik oldukları anlar)
Bir zamanlar her sabah otobüs durağında yapılandır. Sonra işten çıkarsın ve yaz gelir. Ne biri ne de düğmesiyle oynadığın montun yoktur.