bugün

Modern insanın en büyük sorunu
çin menşeli kalpler.
herkes birbirinin eski sevgilisi. herkesin birbirinde birini unutma ve eskitme çabası.
tüketim çılgınlığı.
kısa süreli arkadaşlıklar.
ıssız adamlar.
elektronik cihazlara olan bağımlılık.
bana dokunmayan yılan bin değil on bin yıl yaşasıncılık.
tepesine vur ekmeğini al gene de sesini çıkarmayan ezik toplum.
aşık olamamak. hızla çoğalan one night stand geceleri.
uç kesimlerde yaşayan insan tipleri.
maaşı bankalar arasında bölüştürmek için çalışan beyaz mavi pembe bilimum renkli yakalı çalışan.
bir haftalık tatil için 12 ay çalışmanın mantıksızlığı.
kafanın üstünde sürekli bir soru işareti ile gezmek.
vucüdun 3/1 suysa geri kalanı depresyon.
birbirine hava atmak için alınan gereksiz mobilyalar.
çiçeklerle otla böcekle konuşmaya başlamak.
insandan çok eşyaya değer verme.
sokaktaki vahşi ortamdan korumak amaçlı eve hapsettiğimiz zorla evcilleştirdiğimiz hayvanlar.
özgürlüğü çok yanlış anlamış popüler kültürün eşiğinde can çekişen paragöz kızlar.
ve asla bitmez tükenmez sonu gelmeyen egolar ve sonucu kocaman bir yalnızlık.!
Kısacası modern insanın amk.
Modern insanın sorunu aç gözlülük. Dışarda ihtiyacı olanları unutmak esas sorun. Eskiden bu aylarda haberlerde çıkardı x şehrinde bir adam evsizlere çorba dağıttı. Y şehrinde bir kadın çocuklara mont dağıttı. Eskidendi hep eskiden. Vermeye korkar olduk.
etrafındaki güzellikleri fark edemeyecek kadar aceleci yaşamak.

https://www.youtube.com/watch?v=mSFcneHalwg

--spoiler--
Soğuk bir Ocak sabahı bir adam Washington DC'de bir metro istasyonunda, kemanla 45 dakika boyunca altı Bach eseri çalar. Bu süre içinde, çoğu işe yetişme telaşındaki yaklaşık bin kişi kemancının önünden geçip, gider.
Kemancı çalmaya başladıktan ancak üç dakika kadar sonra, ilk kez orta yaşlı bir adam kemancıyı fark edip, yavaşlar ve birkaç saniye sonra da gitmek zorunda olduğu yere yetişmek üzere yine hızla yoluna devam eder.
Kemancı ilk bir dolar bahşişini bundan bir dakika kadar sonra alır.Bir kadın yürümesine ara vermeksizin parayı kemancının önüne koyduğu kaba atarak, hızla geçer, gider.
Birkaç dakika sonra, bir başka adam duraklayıp, eğilerek dinlemeye başlar ancak saatine göz attığında işe geç kalmamak için acele ettiğini belirten ifadelerle hızla yoluna devam eder.En fazla dikkatle duran ise üç yaşlarında bir oğlan çocuğu olur.Annesinin çekiştirmelerine rağmen, çocuk önünde durur ve dikkatle kemancıya bakar. En sonunda annesi daha hızlı, çekiştirerek çocuğu yürümeye zorlar. Oğlan arkasına dönüp dönüp kemancıya bakarak,
çaresizce annesinin peşinden gider. Buna benzer şekilde birkaç çocuk daha olur ve hepsi de anne, babaları tarafından yürümeye devam için zorlanarak, uzaklaştırılırlar.
Çaldığı 45 dakika boyunca kemancının önünde sadece 6 kişi, çok kısa bir süre durur. 20 kişi duraklamadan, yürümeye devam ederek, para verir. Kemancı çaldığı süre içinde 32 dolar toplar. Çalmayı bitirdiğinde ise sessizlik hakim olur ve kimse onun durduğunu fark etmez, akışlamaz.

Hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancısı Joshua Bell olduğunu ve elindeki 3,5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri çaldığını anlamaz. Oysa Joshua Bell'in metrodaki bu mini konserinden iki gün önce Boston'da verdiği konser biletleri ortalama 100 dolara
satılmıştı...Bu gerçek bir hikayedir ve Joshua Bell'in öylesine bir kılıkla metroda keman çalması, Washington Post gazetesi tarafından algılama, keyif alma ve öncelikler üzerine yapılan bir sosyal deney gereği kurgulanmıştır. Sorgulanan şeyler; sıradan bir yerde, uygunsuz bir saatte güzelliği algılayabiliyor muyuz? Durup ondan keyif alıyor muyuz? Beklenmedik bir ortamda, bir yeteneği tanıyabiliyor muyuz?
--spoiler--
modernleşme adı altın da pezevenkleşme .
Paylaşımsız ve yalnız bir hayata mahkûm olması.
Gittikçe yalnızlaşıyoruz...
eğer modern kapsamında son 15 20 seneyi alırsak, kendi naçizane görüşüm kadarıyla "birçok şeyi yapıp hiçbir şeyi yapmamak" diyebilirim. somutlaştırmak gerekirse, sınavım vardı 7 de bitti 2 arkadaşımla yemek yemeye gittik falan derken 9 da eve geldim. eve geldim bilgisayarımı açtım oyun oynuyorum kafamda kulaklıkta müzik çalıyor beynimin bir lobu müzikte diğer lobu oyunda. oyun bitti biraz müzik kasayım dedim taktım midi klavyeyi bilgisayara onu kurcalarken bir yandan da whatsapp da millete laf yetiştiriyorum arkadaşımın attığı şeyleri izliyorum üstüne ben bir şey atıyorum. yani ben bu gece birçok şey yaptım ama hiçbir şey yapmadım. yani sırasıyla oyunumu oynayıp akabinde müzik dinleyip akabinde whatsapp da boş atıp en son klavyemle yarım saat takılsam bu 4 ünü de ayrı ayrı yapmış olacaktım. işte bu birçok şeyle ilişkilendirilebilir, teknoloji var her şey elinin altında, aynı anda birçok şeyi yapabiliyorsun falan. nicelik kattığı kesin ama nitelikten de çok çok götürüyor. tabi bunu yönetmeyi öğrenen insan da kendine altın değerinde bir nitelik katar, hızına hız katar ve ilerler. umarım ben de o kıvama gelebilirim.
birey olamamak. o kadar çok çevresel girdi var ki; ve bir o kadar da fikir kirliliği ve gürültüsü. insan kendini duyamıyor; dinleyemiyor. neyi isteyip istemediğini bil(e)miyor.
Zaten cevabı yazmışsın. Modernlik. Klasik her zaman iyidir.
modern insanın sonu diye okudum aha dedim o gün bugün herhalde meğer değilmiş.
internet başı çeker. türkiye' de internet bağımlılığı çok yaygın. akıllı telefonlarımız sayesinde kolayca ulaştığımız sosyal ağlar çoğumuz için sorunlarımızdan kaçtığımız, öfkemizi kustuğumuz, duygusal açlığımızı gidermeye çalıştığımız, bizi insandan, doğadan koparan bir şeye dönüştü. doğru kullanmayı öğrenemez, çocuklarımıza öğretemezsek sonumuz çok kötü.
Rahatlığın batması.

Fazla tüketim.

Küresel ısınma.

Fakirlik ile zenginlik arasındaki uçurumun artması.

Kendi sonunu kendi getirmesi.
Rakı içmeyi modernlik saymak + dekolteli kıyafet = Modernlik.
Doyumsuzluk.
aptallik ve yuksek ego temellidir.
Kendine vakit ayıramamak. Uzun çalışma saatleri ne kültürel yaşama, ne kişisel özel hayata fırsat vermiyor.

Böyle olunca da kalan kısıtlı zaman yorgunluk sebebiyle uykuya gidiyor.

Haftanın altı günü sabah sekiz akşam altı çalışan birinden entelektüel olmasını bekleyemezsiniz.
güncel Önemli Başlıklar