bugün

miğferi sayesinde ölümden kurtulan bir amerikan askerinin resmidir.

görsel
sahtedir. o kurşun direkt olarak karşıdan alınırsa, miğferi delmese bile (ki çok düşük ihtimal) darbe etkisi ile iç kanamaya neden olur. (ki burada konu olan beyin kanaması) öyle alındaki dandik bir sargı ile yırtamazsınız.

ne kadar sağlam olursa olsun, askeri miğferlerin amacı, seken kurşun ve şarapnel parçalarından takanı korumaktır. direkt darbelerden değil.
bazı tümgenerallerden daha bilgili olduğu öğrendim biraz önce. hiçbir başlık, kompozit bile, direkt isabet eden bir mermiyi durduramaz. mermi böylesine direkt bir vuruşta miğferi deler ve miğferin içini beyin ile kaplar. belki bu sefer mermi direkt karşıdan değil de daha farklı bir açıdan gelmiştir. anlayacağınız derince sıyırmış.
Atış mesafesi, kullanılan merminin çekirdek çapı da fazlasıyla önemli. Atlanan şeyler var.
saving private ryan'ın normandiya çıkarması sekansında gördüğümüz askerdir. buradan sonrası biraz spoiler, biraz anı.

lisedeyim. bir arkadaşımla* ailelerden paraları cukkalamış gezmeye çıkmışız. sonra o paralar hiç oldu. neyse, döndük beşiktaş'a. n'apalım, n'apalım? ben başka bir arkadaşı* arayıp ondan para istedim. bizde böyleydi, gerekse de gerekmese de biri para isteyince verilir, sonra da geri istenmez, muhabbeti yapılmazdı. neyse, aldık parayı. ortaköy'e gidiyoruz. erkekliği kalmamış kabataş erkek lisesi'ni geçince "lan hadi film izleyelim" dedik ve feriye sineması'na daldık. cep sinemasında saving private ryan oynuyor. oturduk, izliyoruz ama hiç öyle dram, trajedi havasında değiliz. neyse işte, normandiya çıkarması saynesi başladı.

alman keskin nişancının ilk mermisi hafif çaprazdan gelir ve miğferden seker. asker miğferini çıkartıp minnetle bakarken ikinci mermiyi alnının ortasından yer. ve biz iki hayvan kahkahalarla gülmeye başlarız! evet, buna resmen anıra anıra güldük. içeride bir avuç insan olduğundan alan geniş ve biz yerlerde debeleniyoruz. kadınlardan cıkcıklamalar yükseliyor. biz daha da gülüyoruz. artık gözlerden yaş geldi, karnımız ağrıdı falan da biz öyle sakinleştik.

(bkz: bu da böyle bir anımdır)