bugün

habercilik sektöründe pastanın önemli bir dilimini elinde tutan milliyet haberin, genelde gazetecilik ve özelde haber etiğinden ne anladığı sorunsalıdır.

hürriyet'le beraber ele alınması kavram kargaşasına sebebiyet verebileceğinden, sorunların parçalanarak ele alınmasındaki pratik bilginin de bakış açımızdaki ezici yeri nedeniyle milliyet haberi ayrıyeten ele almak faydalı olacaktır.

kişilerde şok etkisi yaratma ve olayı sıradanlığın matlığı ile değil de gözleri fal taşı gibi açacak merak uyandırma metodu gibi gayeler haberciliğin teoride ifade edilmese de en temel mantığıdır.

tabiki bu mantık doğru ve hukuki aksaklıkları içinde barındırmayan haberle için geçerlidir. açık bir hata ise sonradan sözleşme yazısı gibi silik bir düzeltme yazısı ile zaten düzeltirim gibi bir gaye ile bilerek yapılıyorsa zaten söylenecek bir söz yok. daha doğrusu haber etiği kavramını bu düzlemde tartışmak anlamsız.

örneğin bir yangın için "roma yanıyor" denilmesi mübalağada mübalağa yapmak seviyesini zorlamazsa anlamlı ve makul görülebilir. ancak henüz aydınlığa kavuşmamış bir yangın olayı için "belediye başkanı şehri yaktı" gibi bir başlık iyiniyetle bağdaşmayacaktır.

herkesin bildiğini sandığım hoca-keçi olayını burda yenilemenin faydalı olabilceğini düşündüm. hocanın keçisi çalınır. ertesi gün manşet:
keçi çalan hoca.

nerden mi çıktı bunlar? biraz önce bir haber: hoca köylü kadınlara saldırdı.
olayın aslını bakıyorsunuz. jandarma sorgulama yapıyor ve hocayı serbest bırakıyor. burda suçlu kim? hoca mı, jandarma mı, haberi yapan mı yoksa kendisine saldırıldığı iddia olunan 3 kadın mı?

http://www.milliyet.com.t.....5421&date=17.5.2008