bugün

milyon dolarlık bebek.
yönetmenliğini Clint Eastwood'un yaptığı, başrollerinde Clint Eastwood, Hilary Swank ve Morgan Freeman'ın oynadığı 2004 yapımı film. en iyi yönetmen, en iyi film, en iyi kadın oyuncu, en iyi yardımcı erkek oyuncu dallarında oscar almıştır ve böylelikle oscar heykelciği vericisi jüri, clint eastwood'a saygıda kusur etmemiştir.
zannımca klasik bi amerikan filmi olmanın ötesine geçememiştir. boksörlü moksörlü biraz değişik bi hava yaratılmaya çalışılmış senaryosu, araya serpiştirilmiş mutsuz, kırık hayatlar, ağlak son. senaryoda göze çarpan birkaç güzel cümle dışında olmasa da olurmuş. *
beni bile ağlatmayı başaran,bence aldığı oscarları da oldukça hakaden duygusal bir başarı öyküsünü anlatan film
dun, atv de yayınlanmıs olan filmdir.
ne kadar klasik seneryo olsada kendini izletiyor.
kaybedenlere dair çekilmiş en dokunaklı filmlerden biri..
dün ilk defa atv de izleme fırsatını bulduğum bi ara ağlamamak için kendimi zor tuttuğum gerçekten güzel film.
tee vakti zamanında sinemada izlediğim , o herkesin ağladığı bölümde hüngür hüngür ağladığım ve sinemadan çıkışta "hayır böyle olmamalıydı yaa" diye senaryoyu değiştirmeye çalıştığım , bence aldığı ödülleri hakeden süper film.
2005 senesinde türkiyede vizyona giren, boksör rolünü oynayan aktristin rol için uzun bir süre kampa girip eğitim aldığı, clint eastwood un artık iyice yaşlandığının farkedildiği oscarlara abone olmuş filmdir.

--spoiler--
Parasız bir kızın içinde yaşattığı boksör olma hayali ile bir boks salonuna gitmesi, ideali için gösterdiği müthiş çalışma ve başarı azmi ile 30lu yaşlarını geçtiği halde sonunda salon sahibini kandırıp antrenörü yapması, akabinde çıktığı maçlar ve tüm bu olayların sonunda filmin acıklı bitişi. fakat film genel anlamda çok durağan ve sıkıcı bir havada geçmektedir. konu dar bir çerçeveye sahip olduğu halde zenginleştirilmesi ve seyirciye dolu bir şekilde sunulması kısmında pek tatmin edici olmamıştır. tabii ki zevkler ve renkler tartışılmaz, sadece entryi yazanın fikridir, sonuçta bir sürü oscar almıştır.
--spoiler--
aldığı oscarları haketmiş sıkı bir clint eastwood filmi.
clint eastwood ve hilary swank ın oynadığı, yönetmenliğini de clint eastwood un yaptığı oskar ödüllü film.
aşkın saf halini ya da saf aşkın halini anlatan hüzün filmi.
clint eastwoodun ''ben daha ölmedim ''dediği, oscar aldığı yegane filmidir izlenesidir.
filmde basit, klise laflarla insanlari duygulandirma sahneleri ve sozcukleri fazla olmamasina ragmen insanin uzerinde derin bir etki birakir.
o kadar ödülü, ödül verilecek film bulamadıkları için verdiklerini düşündüğüm film. ağlatan her film ödül alır zaten bunu da hiç anlamam. klasik hollywood mantığı, klasik amerikan filmi, hastahaneden başlayarak tüm ülkeyi sarma tehlikesi olan virüsü durdurma çabası üzerinde çekilen filmlerden farkı yok. bu konu 80' lere ait, işlenmişi olan bir konu. cani filmi kadar yavan bir hikaye, bildik bir olay. yeni yüz sıkıntısı çeken amerikan sinema sektörü, bu filmle bir aktrist kazanmış, eski yüzlerine de ödül verip olayı kapatmıştır.
izlenesi güzellikte bir Clint Eastwood filmi.
imdb de yüksek oranını gördükten sonra büyük umutla izlemeye başladığım fakat bittikten sonra o kadar da iyi değildi be dediğim senaryosu bana gayet sıradan gelen ama çok da kötü sayılmayan buna karşın o kadar oscar ı da haketmediğini düşündüğüm clint eastwood filmi.
Milyonluk Bebek'i izlerken, Frankie'nin Maggie'yi çalıştıracağını, Maggie'nin başarılı olacağını, zirveye tırmanacağını, daha sonra bir şekilde çöküşle sonuçlanacak bir hikayeyle karşılaşacağınızı biliyorsunuz. Maggie yatağa bağlanınca, Frankie'den "yaşama karşı" mücadelesinde yardım isteyeceğini, Frankie'nin ona yardım edeceğini ve hatta biraz kuvvetli bir seziniz varsa Maggie'nin "Mo chuisle"nin anlamını yine Frankie'den öğreneceğini tahmin edebiliyorsunuz. Şaşırtıcı bir yanı olmayan, hatta Rocky'den bozma klişeye teğet bir senaryoyla karşı karşıyayken, nasıl oluyor da filmin son yarım saati göğsünüzü ittire ittire sizi nefessiz bırakıyor?
2005 yılı Oscar ödüllerinde "En iyi Film", "En iyi Yönetmen", "En iyi Kadın Oyuncu" ve "En iyi Yardımcı Erkek Oyuncu" ödüllerine layık görülen "Milyonluk Bebek", özellikle üç usta oyuncunun büyük katkısından faydalanıyor. Clint Eastwood, o bilinen ahlakçılığına, öngörülen bir senaryoya rağmen mükemmele yaklaşan bir filme imza atıyor. Sebebi çok açık; işine özen gösteren müthiş bir oyuncu kadrosu.
Oyunculardan bahsederken Eastwood ve Freeman gibi iki devden çok, Hilary Swank ile alakalı bir parantez açmak lazım. Swank'in ismini cismini bilmeyen birisine "Milyonluk Bebek"i izletseniz, bahsi geçen vatandaş herhalde "profesyonel bir boksör nasıl bu kadar başarılı oyunculuk yapıyor" diye şaşırırdı. Halbuki vaziyet tam tersi, daha beklenmeyen, daha zor bir vaziyet; profesyonel bir aktris resmen boks yapıyor! Swank'in Maggie rolü için olağanüstü bir ön çalışma yaptığı ve öyküde sözünden çıkmadığı antrenörü rolündeki Eastwood'u yönetmen koltuğundayken de pür dikkat dinlediği ortada. Maggie ve Frankie'nin ilişkisi, filmi bir "spor filmi" olmaktan kurtarıyor, kıyaslamadığım ama benzeştiği noktalardan dem vurduğum Rocky'ye göre ilk raundda avantaj sağlatıyor. Dövüşsüz, hareketsiz ama vurucu geçen son bölümde de bu ilişki izleyiciyi acıtıyor ve sarsıyor. Filmin öyküsündeki yükseliş ve son bölümdeki çöküşle gelen etki öylesine güçlü ki Frankie'nin dediği gibi, insan kendini daima koruma güdüsünde olsa, herhalde işe böyle vurucu filmlerden uzak durarak başlardı.

Frankie Dunn: Kuralı unuttun, kural neydi?
Maggie Fitzgerald: Solumu yüksekte tutmak?
Frankie Dunn: Kural kendini sürekli korumak. Neymiş?
Maggie Fitzgerald: Kendimi sürekli korumak.
Frankie Dunn: iyi, iyi...
final sürecinde yikim yasatan, dokunakli öyküsüyle hafizamda bir esaretin bedeliya da yesil yoltadi birakan izlenesi film. oyunculuk ve basit olarak gerçeklestirilmis çekimler gerçekten dikkat deger. ayrica oscar jürisi "aglatan" filmlere degil, "güçlü" senaryolara ödül verir.
hillary swank 'ın çekim döneminde yaptığı sıkı antremanlar yüzünden, oyuncuya gömleklerin kollarının dar gelmeye başladığı filmdi. morgan freeman Eddie -Scrap- Dupris rolüyle kendine bir kez daha hayran bırakmış ve kalitesini oscarla taçlandırmıştı.
özellikle de sonuyla insanı ağlatan, tüyleri diken diken eden oldukça etkileyici film. hilary swank oyunculuğuyla büyülemektedir..
morgan freeman için bile izlemeye değer bir filmdir.
herkesin izlemesi gereken süper bi film .
klasik boksör-yükselme filmlerinin aksine dram ağırlıklı bir filmdir. beğenilmesi zor, izlenmesi sabır isteyen ama kült olmayı hakketmiş bir sinema yapıtıdır.
Konusu boks değil hayatla didişmek olan ince düşünülmüş ve yumrukların arkasına saklanmış senaryosuyla sorgulatan eser. herşey uğruna yaşamak, senle dalga geçen kim olursa olsun kendi bildiğini okumak. Nedenini öğrenmek ama hep kendi bildiğini yapmak. Sizle dalga geçen hayat olsa bile solunu hep yukarda tutmak. yaşamak için tersine hamle yapmak sırf ona inat. Hayallerine ulaşmak ve sonra ölmeyi dilemek. bazen sürekli aşağılanmaktır hayatı yaşamak. ama unutmayın her şampiyon* yenilebilir. inandığımız doğrular vardır hayatın bizden sakladığı ve bazen bize yalan söyleyecek yeni insanlar ararız, sırf istediklerimizi söylesin diye. "yeni bir menajer bulana kadar maggie". hepimiz mağlup çıkacağımız bir dövüşe oynuyoruz. Kimisi ilk round'da yere seriyor ve kazanıyor kimisi ise son round'a kadar dayanıyor kazanmak pahasına. Bir de kaybedenler var, maggie onlardan değildi. Frankie ona hep istediğini verdi. maggie rakibini yine ilk round'da yere serdi. Sonuçta her boksör maçtan sonra ringi terkeder hatırlananlarsa sadece onun yumrukları olur bu hayatta. peki ya sevdiklerimiz? onlar gerçekten bizim yumruklarımız mıdır? (bkz: mo chuisle)
bilindik bir konu, klişe bir senaryo, fena olmayan oyunculuklar... ama bunlara rağmen aldığı oscarları sonuna kadar hakeden film.

neden mi... çünkü anlatmaya çalıştığı şey ne azim, ne yılmamak, ne mücadele, ne pes etmemek ne de başka bir şey. bu film sevginin, safça, kalpten ve karşılıksız sevmenin ne demek olduğunu anlatıyor sadece... ve sevginin ne denli güçlü bir şey olduğunu... hillary swank'in hastane sahneleri ciddi anlamda ağlatabilme kapasitesine sahiptir.