bugün

başlığın tamamı aslında milli mücadele yıllarında ankara-moskova ilişkileridir. uludağ üniversitesi tarih bölümü öğretim üyelerinden saime yüceer tarafından yazılmış kitaptır. milli mücadele yıllarında rusya ile olan ilişkilerimizi ve rusya' nın o dönem bize yaptığı yardımlar hakkında detaylı bir araştırma yazısını içinde barındırmaktadır. mustafa kemal' in rusya' ya karşı tavrıda bu kitapla birlikte anlaşılabilecektir.
Başbuğ Atatürk'ten:
"Bugün Sovyetler Birliği dostumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacagını kimse bugünden kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi, tıpkı Avusturya-Macaristan gibi parçalanabilir, ufalanabilir.Bugün elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. işte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdir. Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevi köprüleri sağlam tutarak. Dil bir köprüdür... inanç bir köprüdür...Tarih bir köprüdür... Köklerimize inmeli ve olaylarin böldügü tarihimiz içinde bütünleşmeliyiz. Onlarin (soydaş Türk kardeşlerimizin) bize yaklaşmasını beklememeliyiz. Bizim onlara yaklaşmamiz gereklidir."
Mart 1921'de Petersburg yakınlarındaki Kronştadt deniz üssünde Kızıl bahriyelilerin isyanı patlak verir. Sovyet rejimi, ayaklanmayı bir türlü bastıramaz. Diyeceksiniz ki, koca çarlığı deviren Kızıl Ordu, avuç içi kadar bir adayı mı ele geçirememiştir? Evet, çünkü ayaklananlar savaş gemilerine sahip bahriye kurmaylarıdır, daha da önemlisi, Kızıl Ordu askerleri, devrimi omuz omuza gerçekleştirdikleri Kronştadt'daki subaylarına kurşun sıkmayı reddetmektedirler.

isyanla sarsılan Lenin yönetimi kara kara düşünürken Ali Fuat Paşa, Sovyetler ile Barış ve Kardeşlik Antlaşması imzalamak ve askeri yardım temin etmek üzere Mustafa Kemal Paşa tarafından büyükelçi sıfatıyla Moskova'ya gönderilir. Tarih, 27 Şubat 1921'dir ve Kronştadt ayaklanmasının şafağıdır. (Ali Fuat Paşa'nın, Mustafa Kemal Paşa ile Harbiye'den sınıf arkadaşı olduklarını ve Filistin'de ingilizlere karşı kahramanca direndiği için general yapıldığını hatırlayalım.)

Moskova'ya ayak basar basmaz o zamanlar Milletler Komiseri olan Stalin, Ali Fuat Paşa'ya haber göndermiş ve görüşmek istediğini bildirmiştir. iki taraf da alabildiğine sıkışık bir konumdadır. Koskoca ihtilali başaran Bolşevikler, ufacık bir adadaki isyanla başa çıkamadıkları için dünya kamuoyuna rezil olmak üzeredirler. Zaten Fransız destekli Polonya ordusunun Minsk'e girmesi an meselesidir. Türk ordusu Batum'a girmiştir. isyan bir an önce bastırılmalı ve rahat bir nefes alınmalıydı. Türk heyeti de işgal altındaki vatanını kurtarmak için bir an önce kuzey komşusunun maddi ve manevi desteğini arkasına alacak bir antlaşma imzalamak istiyor, en azından Batı cephesinde düşmanı denize dökebilmek için Doğu ve Kuzey cephesinden emin olmak istiyordu.

Stalin, isyanı bastırma işini, kendi subaylarına kurşun sıkmak istemeyen askerler yerine daha tarafsız bir konumda olan Tatar birliklerine yaptırmak istiyordu. Fakat biri Moskova'da, öbürü de Kazan'da bulunan Tatar birliklerine Kızıl Ordu'nun Başkomutanı Troçki'nin bile bu konuda sözü geçmiyordu. Rus askerlerine karışmasınlar diye farklı birlikler altında örgütlenmiş bulunan Tatarlar, her iki tarafa da eşit mesafede durdukları için biçilmiş kaftan olarak değerlendiriliyordu. Öyleyse Tatar süvariler, Kronştadt'a, ileri! iyi ama onlara kim söz geçirebilecekti?

Stalin sihirli formülü bulmuştu: Bu işin altından en iyi Türkler kalkabilirdi, yani ancak Ali Fuat Paşa gidip Tatar birliklerinin komutanlarıyla görüşürse onları ikna eder ve isyancıların üzerine sevk ettirebilirdi. Oturdular, anlaştılar. Ruslar Kars, Ardahan ve Iğdır üzerinde hak iddia etmekten vazgeçecek ve Milli Mücadele'ye katkıda bulunacaklar, buna mukabil Türkiye, ayaklanmanın bastırılması için Tatar birliklerini örgütleyecek ve Batum'dan askerlerini çekecekti. Kozlar ve talepler ortaya sürülmüş, düğmeye basılmıştı. Rus bahriyelilerine karşı herhangi bir önyargıları olmayan Tatar birlikleri, Ali Fuat Paşa tarafından ikna edildi. Troçki'nin Savaş Komiserliği'nde ve Tuhaçevski'nin operasyon komutanlığında Kronştadt Kalesi kuşatıldı ve ayaklanma 10 gün içerisinde bastırıldı. Türk elçilik heyeti de aynı günlerde Petersburg'da operasyonu izlemekteydi!

Kronştadt kurtarılmış, buna karşılık aynı günlerde Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında Dostluk ve Kardeşlik Antlaşması imzalanmıştır. Alan memnun, satan memnundur kısacası. Talihin cilvesine bakın ki, Sovyetler Birliği, başındaki en büyük gailelerden birisini, yıllarca kanlısı olduğu Müslüman ve Türklerin bir komutanı sayesinde atlatabilmiştir.

(alıntıdir)

mühim not: bu yazinin kaynagini bilmiyorum bir arkadasim bana göndermişti, eger bilen bir kişi varsa beni uyarsin.