bugün

mezuniyetten kastım elbette üniversiteden mezuniyet...

üniversite kantinlerinde, öğrenci evlerinde, yurtlarda filan dillendirilen hayallerin, mezun olup da gerçeklerle çarpışınca elden kayıp gidişini anlatmaya çalışıyorum. nedir bunlar? örnekler üzerinden gidelim efendim:

- bol ödüllü sinema filmlerine imza atacağım: iki kelimesinden biri tarkovski olan bu gür sakallı, atkılı arkadaşın hayallerini çok dinledim. yeni dalgadan girerdi, uzakdoğu sinemasından çıkardı. repliklerle konuşurdu sürekli... böyle adamların akıbeti genelde selena dizisinin ışıkçısı/kameramanı veya seda sayan şov'un stüdyo asistanı filan olmaya uzanıyor. doğu avrupa sineması nereee, selena nere mına koyiim! ama hayat, para kazanmasını istiyor insanoğlundan...

- atlas dergisinde fotoğrafçı olacağım: tanıdığım çoğu basın-yayın öğrencisinin en büyük hayali buydu. hem gezip hem para kazanacaklardı. ama gel gör ki, türkiye'de 30 tane iletişim fakültesi varsa, bir tane atlas dergisi var. bir de national geographic... sonuç? skindirik bi yerel gazetede polis-adliye muhabirliği.

- üçümüz beraber bi ofis kurarız: hayallerin en bi tatlısı da buydu. ortam süper olacak, patron baskısı yok bişey yok. kendimiz çalışıp kendimiz kazanacağız... ne oldu? ya ofis kuracak para bulunamadı ya da ilk pürüzde grup dağılıp gitti. şimdi ne yapıyor onlar? misal, mimarsa boktan bi firmada teknik ressamlık yapıyor...

- kendi ilkelerim doğrultusunda yürüyeceğim: burnu havada, dik kafalı abilerin/ablaların beylik lafıydı bu. sistemin çarklarından biri olmak istemiyorlardı filan. ne oldu? ekmek derdi öyle bi sarar ki adamı, dün küfrettiğin sermayedarların (onlar öyle diyordu) gotünü yalarsın iş için...

- evleniriz hemen dimi aşkıııım: bok evlenirsiniz! bunun beyaz eşyası var, koltuk takımı var, ev kirası var, yatak odası takımı var.. var oğlu var! öyle kıytırık bi öğrenci evinde tek bacağı kırık üçlü koltukta mutlu mesut yaşamaya benzemez evlilik.

- yurtdışına çıkmak istiyorum, hem dil öğrenirim hem çalışırım: oldu! seni bekliyorlar yurtdışında zaten! bir de 'dil dile değmeden dil öğrenilmez aga' diye de yavşak yavşak gülüyordun değil mi?

- bi otelde kat müdürü olurum: aha bunu diyen de turizm öğrencisiydi. şimdi antepliler et lokantasında garsonluk yapıyor...

- okul berbattı ama iş ortamı süper olur: olmaz hacı! mühendislik okudun, mühendis olacan! hem de dağ başındaki bi fabrikada. dişi sinek uçsa işçiler ziker zaten, sana bırakmazlar...

daha çok var da, uzatmaya gerek yok. çoğu mezunun geleceği planladığı gibi olmaz. bu belki hayallerin uçukluğundandır ama en çok da hayat şartlarındandır. nitekim, tez zamanda para kazanmak gerekiyordur.

edit: şöyle de olabilir aslında:

- ulan 4 yıldır emel'e açılmayı düşündüm, cesaret edemedim. al işte, okul bitti emel de gitti...
bir bankaya kapak atarım sekiz senede şube müdürü olurum nasıl olsa üniversite mezunuyum. *
-$u universite bitmeden bi interrail yapsak dimi hacim?
-nah yaparsiniz. ot bok derken nasil da ucuyor hayaller.
bazı hayallerinde gerçekleşmesi ihtimali dahilinde genellenip negatiflik yapılmaması gereken konu. *
2 dönem boyunca peşinden koşup bir türlü sevdiğini söyleyemediğin kızın mezun olmasından sonra babasının peşinden köyüne gitmesidir. kız yitip gider sen hayale devam edersin.
mimarlık eğitimleri süresince bir frank o gehry olacağını hayal edip, mezun olduktan sonra bir mimarın yanında onun belediyedeki işlerini bitirmeye çalışan, zamanında liseden mezun olup memur olmuş ve bayındırlık hakkında hiç birşey bilmeyen memurlarla, imza için muattap olmak zorunda kalan bir çok mimar görmüşümdür...

gerçek hayat hiç bir zaman kitaplardaki-sıralardaki gibi olmuyor maalesef...
yaşlanmanın verdiği yan etki.
hayallerimizin katili olmuş oluyoruz bir nevi ve çok üzücü bir durum.
(bkz: kedidir o kedi)
okul mezuniyetine kadar seni tahtanın yontulması gibi farklı hallere soktukları için bu hayalleri düşünemez hale gelmenden kaynaklanan durumlar.
mezun olana kadar kurulmuş olup, mezun olduktan sonra yıkılan hayallerdir.
heyecan içindesindir. hayalindeki ideal öğretmen sen olacaksındır. öğrencilerinle iyi geçinecek, notla tehdit, disiplinle şantaj yapmayacaksın falandır. gittiğin okula eşitlik, özgürlük götüreceksindir, eğitim ve öğretimin kalitesini yükselteceksindir. * . okuluna başlarsın. müdür toplantı yapar;
m: müdür
ç: çaylak öğretmen *

m- bu yıl öğrencilerin okul içi hal ve hareketlerine, giyim kıyafetlerine daha çok kısıtlama getirmeliyiz arkadaşlar!
ç- ama ben düşündüm ki!
m- bir dakika hocam burada on yıllık, yirmi yıllık öğretmenler var, size söz söylemek düşmez. *
ç- peki.
m- bunların yanı sıra disiplini okulda kendimiz yaratacağız ve belirleyeceğiz. yasaklara uyacaklar. gerekirse öğrenci dövülebilir bile ama bunu herkesin ortasında yapmayalım. sözlü notları fazla yüksek olmasın, yazılılarda notları şişirmeyelim, biraz sürünsünler. karşınızda konuşmasınlar, cevap hakkı tanımayın, şımarmasınlar... * öğretmen, bana sormadan hiçbir karar alamaz, hiçbir değişiklik yapamaz. tabi dersi nasıl işleyeceğiniz size kalmıştır, ona karışamam. *

mezun olana kadar üzerinde hayaller kurulmuş mesleğinizle beraber siz de, ne yapacağınızı şaşırmış kutsal bir meslek ordusunun neferi olmuşsunuzdur.
"annemler söz verdi ya gideceğim bir kaç aylığına yurtdışına, gelince de stajı falan yapar, hemen bir yerde başlarım." şeklinde sıralanırlardı kendileri zamanında. şimdiyse yurt dışı hayal olmuş, mecburen staja başlanılmış, mutsuzluk diz boyuna erişmiştir.
hani hani kendi yağımızla kavrulacaktık.
genelde ülkemizdeki uyduruk sisteme kurban olan hayallerdir. herkesin her işi yalapşap yaptığı abuk bir ortamın içinde bulursunuz kendinizi. mailde, telefonda ne istediğini anlatamayan bir sürü insanla muhatap olursunuz. ** ama yine de herşeyi bir anda istememek, adım adım ilerlemek, hayallerden vazgeçmemek gerekiyor. **
ülke dışına gitmeyi kafasına takmış olan "ya yeni yerler görmek, yeni insanlar tanımak istiyorooom" diyen potansiyel sevgililer.
(bkz: ideolojinin ölümlü olduğunu anlamak)
eger kiz mevzusu var ise ve mezuniyetle hala elde edilmeye calisilan kiz bir turlu tavlanamamissa erkek icin cok huzunlu olan durumdur.
mezun olunca her şey değişek kesin, gözüyle bakanların hiçbir şeyin değişmediğini görmeleridir. ideallerin yalan olmasıdır.
mezun olayım, bir işe gireyim, çok para almama gerek yok bana yeter zaten. ilk birkaç sene ailemle yaşamaya devam edip paramla güzel yerleri gezeyim göreyim. canım güzel bir tv almak istiyorsa alabileyim. vs. vs. vs.

fakat;

(bkz: türkiye)
burası türkiye, burada gençlere hayal kurmak bile yasak!!
+ ulan hani şu gıcık hocaya ayarın kralını verecektim. okul bitti, ben hala cesaret edemiyorum.
her okul bitiren iş bulamıyormuş, gerçeğinin dank ettiği an yitip giden hayallerdir.
evdeki hesabın çarşıya uymamasıdır. okuldayken hesap yaparsın, eğerki merkezi bir yerde okuyorsan taşradaki evine kesinlikle dönmeyecek burada kendine bir ev tutacak okul bitince de çalışacak belki çok kazanmayacak ama açlıktan da ölmeyeceksin, sonra 3-5 kazanıp biraz da gezdikten sonra (kız çocuğuysanız)çeyiz yapacaksın. tabii bunlar olmayacak, belki aile baskısından belki tamamen duygusal(!) sebeplerden yani evrenin orda kalmaman için çıkardığı binbir nedenden dolayı paşa paşa evine döneceksin. umut fakirin ekmeğidir misali hayal etmeye devam edeceksin, taşra memleketinde 3 kuruşa çalışmaya başlayacak ve en azından bulunduğun ilin merkezine daha insancıl bir çevrede yaşamayı hayal edeceksin... tabii o da olmayacak... ve bu son hayalinin yitip-gitmesine kadar devam edecek...
hayallerde yaşıyor bazı ibneler

imza: hayallerini gerçekleştiremeyeceğinin farkına varınca yaşamaya tahammülü kalmayan mimar adayı, anarchitekt...
mezun olduktan sonra rahatlayacığını düşünürsün ama mezun olduktan sonra öğrencilik yıllarına özlem duyarsın.
güncel Önemli Başlıklar