bugün

Garip bir duygusallıktır.
Sanki o an geçmişte yaşanıyor da, sen gelecekten gelmişsin gibi bir izlenim bırakır insanda. Herşey, herkes aynı da sen büyümüşsün gibi...
Ama durup beklersiniz biraz, o insanlar yoktur. Elini omzuna atan can yoldaşın yoktur.
Topu bilerek sana çarptıran kızlar, eşek şakası yapmak için sırıtarak gelen arkadaşlar yoktur...
Yeni öğretmenler de gelmiştir artık. Müdür de yaşlanmış durgunlaşmıştır...
O düşüp kolunu incittiğin toprak saha, okulun arkasındaki ormanlık alan yoktur.

Sonra müzik sesi gelir birden, "bu da ne?" diye tam düşünürken; O eski tırrr'layan zil de teknolojiyi yakalamıştır artık.

Yine de gözlerinizi kapatıp geçmişi yakalamaya çalışırsınız. Tüm değişime rağmen. Ve bir anıyla, tatlı bir tebessümle ayrılırsınız okuldan.
Geçmişe dönmek için can atar gibi...
Önce duygulandırır insanı. Samimi bir yabancı gibi hissedersin kendini. Sonra istemsizce uzaklaşıp gidersin o bahçeden.
en çokta siklenmemek koyar insana. hocaların bile eskisi gibi davranmaz sana soğukluk vardır. hey gidi hey. evet.
Genelde okul farklı bir renge boyatılmıştır, bir türlü akmayan musluklar yenilenmiştir. Her ne kadar değişmiş olsa da insanı üzer, düşündürür, feryat ettirir.

(bkz: Oha lan)
sürekli "ulan bu bizim zamanımızda böyle değildi" demektir. biz gittik adamlar yatırıma başlamış demektir.
vay be dersin. hepsi bir günmüş. geçmiş gitmiş. zil çaldığında sınıftan deliler gibi koşturarak çıktığın ve bahçenin en son yerine gidip ''biirrrr'' diye bağırdığın günler gelir aklına. hiç aklına gelirmiyidi zamanın böyle akıp gideceği diye düşünürsün. o ilk zamanlar üzüle üzüle girdiğin okuldan üzüle üzüle ayrılırsın.
Bugün kü kadar paralı olup o zaman okumak vardı denilen hayıflanma halidir.
canlanan anılarla gòzlerinizi nemlendirecek hadisedir.
ilkokulunuz farklı bir okul ve istanbul'un en büyük bahçesine sahip okuluysa ayrı bir hüzünlendirir.

sen orada öğrenciyken gencecik olan öğretmenlerinin saçının beyazladığını görünce gözlerin dolar.
Kazanılmış bir savaşın verildiği topraklarda dolaşmak gibidir. Başınız dik, içinizde garip bir rahatlama duyarsınız. Eğer ki okul ile bir kaç sorun yaşadıysanız, pis bir sırıtma eşlik eder yanında.
ilk başta anılarım diye hüzünlendiğim sonra da olmaz olsun böyle okul diye sövüp terkettiğim mekan.
zerre hüzünlendirmeyecek mekandır. manyak mıyım lan ben hayatımdan 4 yılımı çalmış, siktiriboktan bir lisenin bahçesine hüzünleneyim. kampüsünden inekler geçen üniversitemi bile özlerim ama. o ayrı...
mezun olduğunuz lise şu an okuduğunuz üniversitenin 10 katı alana kurulmuşsa hayıflanarak bahçesinde gezinirsiniz.
değişimin farkına vararak okuldan soğumaktır.
Hüzün ve sevincin bir araya gelmesidir.
mezun arkadaşlarla dolaşmak daha dokunur.
anıların canlanır özlem kokar.
hüzün ve duygulanma duygularının birleşmesidir.
tatlı bir hüzün verir insana. her adımda köşeye sinmiş bir anı gelir aklınıza. yaşadıklarınız tatlı bir anı ya da tecrübe, yaşayamadıklarınız da pişmanlık olarak kalır cebinizde. geriye dönmek istersiniz belki ama dönemezsiniz. bir zamanlar at koşturduğunuz okula bile 'ziyaretçi kartı'yla girmişsinizdir. okuldaki her değiştirilen, tadilat yapılan yer canınızı yakar. her şey bıraktığınız gibi kalsın istersiniz. bıraktığınız gibi kalsın ki daha çok anıya, yaşanmışlığa dokunabilesiniz.
artık isteseniz bile o duvarların sizi asla öğrenci olarak kabul etmeyeceğini anladığınız an özlüyorsunuz..
2010 yılını akıllara getirir.
eskileri hatırlatır hüzünlendirir. hele bir de çok güzel geçtiyse o yıllar daha da artar bu hüzün.
Yüreğimi cayır cayır yakan hadise.
hüngür hüngür ağlatır.
Yaz vakti tatilken birkaç arkadaş özlem giderelim diye gitmiştik gecesi aynı bahçede bi büyük açmıştık ve en kral meyhaneden daha iyiydi.