bugün

Yarın gidem babamın mezar taşlarını sileyim bayrama hazırlık.
oç kargalar ağaçlarda uyuyor pisletiyorlar.
çocukluğumun bayram ritüellerindendi. arefe akşamı tüm aile babaannemlerin evinde toplanılır, ertesi sabah tüm erkekler yaş fark etmeksizin namaza giderdi. namazdan dönüldüğünde kelle paça çorbası içilir, bayramlıklar giyilir, arabalara doluşup mezarlığa oradan da aile büyüklerinin ziyaretine koşulurdu. bunların hepsi kayboldu artık. ah nerede eski bayramlar, edebiyatı yapmayacağım. zaman ilerledikçe tabii ki insanların yaşamları da dönüşümler geçiriyor. bu kaçınılmaz bir şey.
içini döken, dertleşen, sanki duyuyormuş gibi olan biteni anlatan insanlarla doludur mezarlıklar. Ve hiç Kimse bilmiyor ki rahatça, hıçkırarak, içim Çıkana kadar ağlayabildiğim tek yer kabristandır. Mezralığa giderken yanımda daima pudra taşırım.
Fırsat buldukça her daim yaptığım şeydir. Allah tüm ölmüş Müslüman din kardeşlerimize rahmet eylesin âmin.
Aman sakın bayramda ihmâl etmeyin.

görsel
arife günlerinde zirveye çıkan olaydır.
bayramlarda daha bi yoğunlaşan hadisedir, gidenler kolanya, şeker veya baklava ikramıyla karşılanmazlar. ziyaret edilen rahmet olasıcaya baklava tadında fatihalar ve yasinler hediye edilir. zira herkesin sonu aynıdır, bayramda ziyaret edilmenin mutluluğunu belki de bizim adreslerimiz de orası olunca daha iyi anlayacağızdır...
(bkz: biz de rahmet olasıcayız yahu)
vefat eden kişinin mezar başına gidip anma olayı. bir konuda şanslılar. ziyaret edecek bir mezarları var. zira çocuğunun mezar yerini, cesetini bile bulamayan insanlar var. o da ayrı bir acı.
insanın o toprak altında yatanın yerine hayalen kendisini koyup derin derin düşünmesine vesile olan ziyaret. mezar ziyareinde bulunan insanların mezar başındaki yüz ifadeleri korkunun en gerçekçi ifadesidir.
ziyaretine gidilen; anne, baba, kardeş veya zamanında sevgisini tüm benliğinizde hissettiğiniz sevgili ise iş daha zordur...

zamanla gidişlerinden duyulan acı ve özlem azalır ama her ziyarette kabuk bağlamış acı ve özlem tekrardan kanamaya başlar insanın içinde...

tekrardan o büyük acıyı hissetmekten korkarak gidilir ama kaçışı yoktur...

acı o mezarın başında durduğunuz her saniye iyice sarar vucudu ve sonraki saatler insan tekrardan hayata tutunmak için büyük çaba sarfetmesi gerekir...
mezarı başında bulunulan kişinin yakınlık derecesine göre ziyaret edenin zaman zaman kendi iç hesalaşmasını yaptığı ziyarettir... dua okunur, mezarın üstü temizlenir, mermerdeki oyuğa su koyulur ve insanın içinde hissettiği pişmanlık, korku, özlem, vs.vs. gün yüzüne çıkar...

tek kişilik konuşma başlar, kimse sizi duymasa da anlattıklarınızla kendi ruhunuzu temizlemiş olursunuz belkide veya yaşarken gösteremediğiniz ilgiyi artık o toprağın altındayken gösterirsiniz büyük bir pişmanlıkla...

ölümü hissedip içinize ürperti düşsede bu hissedilen herşey yine mezarlık çıkışına kadardır...

beyaz mermerlerde kaplanmış o alanın dışında hayat devam etmektedir ama pişmanlıklar ne zaman gitseniz ziyaretine birilerini yakanıza yapıaşcaktır...

yaşarken kıymetini bilmediğimiz insanların mezarları başında ağlayarak kendi kendimizi cezalandırırız...

onların ise sadece ve sadece dua'ya ihtiyaçları vardır artık...
güncel Önemli Başlıklar