bugün

hiç bir bok anlanmayan bir kısa filme yapılabilecek en klişe yorum. ayrıca afrikanın bazı kabilelerinde cinayet sebebiymiş duyduğum kadarıyla.

-nası abi beğendin mi filmi?
+evet süper olmuş ya. elinize sağlık.
-anladın di mi konuyu.
+anlamam mı. ımm metorpol insanının yalnızlığını çok güzel vermişsiniz.
-aşkı anlatıyo lan film. ne metropolü ne yalnızlığı.
+ne biliyim istanbul'da geçince...
metropol insaninin sifatindan ileri gelen şimarikligindan mutevellit osuruktan nem kapmasi durumudur. cogumuzun da icinde bulunduhu halet i ruhiyedir.
istanbul'da (ya da başka bir metropolde) muhteşem bir karabalığın ortasında sayısal bir veriden ibaret olduğunuzu hisseddince yaşadığınız durumdur.
verdiğiniz oyun birşeyi değiştirmediğini gördüğünüzde,
bağırdığınızda sesinizin duyulmadığını anladığınızda,
bir yeriniz ağrıdığında anlaşılmadığını hissettiğinizde,
kırgınlıklarınızın,hayalkırıklığınızın farkedilmediğinde yaşadığınız durumdur.
sonra kanıksarsınız,ki insan herşeye alışır,15 dakika gibi ucuz bir zamanda...
ki alışamıyorsanız sizde vardır bişeyler,yaşatın onu.
memleketteki bir metropolde olmasa da yurt dışındaki bir metropolde bu yalnızlık çok iyi anlaşılıyor. dımdızlak, kabak çiçeği gibi açılmış bir göt gibi hissediyor insan kendini. burada araba çarpsa, ölüp gitsek kimsenin haberi olmayacak. cesedi hastane morguna götürecekler, evini adresini öğrenip ülkesine postalayacaklar ilk uçakla. yurt dışında tanışıp ettiğiniz arkadaşlarınız da ölüm haberinizi alınca bi şaşıracak, ertesi hafta unutacak. kimse kimsenin şeyinde değil çünkü.

halbuki köyümün sumbasında yüzerken boğulmuş olsam, aynı gün bütün köy ayaklanacak, herkes taziyeye gelecek, ağıtların ardı arkası kesilmeyecek, ben de mutlu bir şekilde gidicem öbür tarafa.

çok yalnızım be sözlük. bir tek sen bir de bizim japon hiroyuki nakano..
(bkz: kalabalıklar içinde yalnızlık)