bugün

an itibariyle şiddetli şekilde hissedilen durumdur efenim.. ya gidip "alın şu gelini artık" diyerek düğünü baltalarsınız ya da benim gibi gelip sözlüğe içinizi dökersiniz. dertliyim sözlük.. evet arkadaş sevmem düğünleri, sevemedim. birbirini seven iki insan evleniyor diye ben niye şıkıdım moduna gireyim ki? koca koca teyzeler oğullarına kız bakarlar, kızlar kendilerini sahneye atıp boy gösterirler, erkekler bir havalarda.. aksini iddia eden olacaktır ama bizim ülkemizin düğün profili budur.

köy düğünlerini düşünün. herkes birbirini tanıdığından, belki yardımlaşma duygusu büyük şehirlere göre daha çok gelişmiş olduğundan, düğün evi bayram evine döner adeta. bütün hazırlıklar birlikte yapılır. bütün köylü seferber olur genç çiftin düğünü için. her yöre sahip olduğu geleneklerine göre yapar bunu. kimi gelin at üstünde gider, yöresel oyunlar oynanır, davullar, zurnalar çalınır. bilmiyorum belki çok farklı bir tadı vardır bunun, yaşamadım..

büyük şehirlerde haliyle bu durum daha farklı. evliliğin karar aşamasından tutun da, yapılışı, mekanı, insan sayısı köy düğünlerinden farklıdır. kapalı mekanlar kullanılır genellikle. şehirde büyümüş kızımızın hayalidir "kır düğünü" yapmak, alışılagelmiş bir istek bu adeta. kırı nerde bulacaksa haspam.. neyse efenim konumuz bu değil yıkmayalım kızımızın hayallerini.. işin özü resmi olur metropollerde düğünler. özellikle üst gelir seviyesi olan muhitlerde bu durum fazlasıyla gözlenir.

şimdi diyeceksiniz ki sana ne milletin düğününden, seni niye sinir ediyor? işin kıskançlık boyutunu atlıyorum efenim. yok evde kaldım, bak millet evleniyor, şu çirkin bile evlendi triplerine girmiyorum. girsem de çaktırır mıyım hiç. * benim sitemim onların evleniyor olmasından öte, büyük şehirde olduklarını unutup, adeta köy düğünü havasına girmelerinedir. yok isteyen istediği yere istediği şekilde girsin umrumda değil ama.. evet işte amasını dinleyin şimdi..

saatlerdir gelmek bilmeyen ders çalışma isteği beliriyor. diyorsunuz bunu kaçırmamam lazım hemen oturup çalışayım. tam oturuyorsunuz, açıyorsunuz kitabı, başlıyorsunuz çalışmaya o da ne? davullar, zurnalar, kornalar.. seçim desen geçti, parti var desen davullu parti mi olur arkadaş hem de bu saatte. ders çalışma isteğinizi kaçmaması için sıkıca tutarak * cama yöneliyorsunuz. tam karşı binanızda gelin evden çıkacak diye damat aşağıda davul çaldırıyor, zurna ona eşlik ediyor, damat yakınları oynuyor, gelin kızımız kendini naza çekiyor çıkmıyor.. e malum bizim halkımız meraklıdır. duraksayan arabalar trafiğin kitlenmesine sebep oluyor, buna sinirlenen bazı şoförler kornaya basıyor. bir curcuna görme gitsin..

siz olsanız ne yaparsınız? şş durun tamam küfür yok. lan dedim damat! öyle kız mı alınır, git tut kolundan çıkar, davul nedir zurna nedir, kız milleti beklenir mi? hadi sen bekliyorsun, benim niye beklememe sebep oluyorsun. hadi senin sonunda kazancın var, ben ne kazanıcam denyo..

en sonunda çıktı nazlı kızımız.. benim ders çalışma isteğimi de aldılar ve gittiler.

bedduam o dur ki.. "bu gece gerdeğe giremeyin emi!"