bugün

taçsız kral diye adlandırılan, galatasaray'ın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu olarak nitelendirilen metin oktay'ın gerçekte abartılmış, tırt, sıradan futbolcu olma gerçeğidir.

sözümona galatasaray'ın gelmiş geçmiş olan metin oktay, madem mükemmel bir futbolcuydu niçin italya'ya gittiğinde söndü ? yaklaşık 15 maçda oynamış ve istatistiklere göre ancak 3 gol atabilmiştir. bu 3 gol'ü bir defans oyuncusu bile atabilir.

metin oktay'ın başarılı olma sebebi, o dönemlerde türk futbolunun tam olarak bilinmemesi, sokaktan geçenlerin kadroya alınmasıydı.

metin oktay'a saygı duyarız ama gerçek budur. şimdi gelse metin oktay, yedeğe bile alınmaz zannımca.
metin oktay'ın krallığı sadece futbolculuğunda değil adamlığındadır.

--spoiler--

Göztepe’nin Galatasaray’a karşı kazandığı bir kupa maçı bitiminde, maçta kendisini tutan ve adım attırmayan 18 yaşındaki Özer’in, “Metin Abi, sizin bir hayranınızım. Ne olur benimle bir resim çektirir misiniz?” sorusuna, “Sen benimle değil, ben seninle fotoğraf çektiriyorum, çünkü maçın kahramanı sizsiniz” diye yanıt verecek kadar alçakgönüllüdür.

Bir gün paraya sıkışır ve senet kırdırır. Bir kese kağıdı dolusu para ile Kordon’a, tanıdıkları ile birlikte bir şeyler içmeye gider. Yanına gelen adamın biri kulağına bir şey söyler ve Metin Oktay bütün parayı adama verir. “Ya ne yaptın?” diye soran üvey oğlu Rıfat Pala’ya, “Olsun oğlum, onun paraya benden daha çok ihtiyacı var” diyecektir.

Simit tablamı çaldılar, ben şimdi patrona ne diyeceğim diyen simitçiye ise hem kendisinin hem de Rıfat Pala’nın cebindeki bütün parayı verir.

Bir başka gün, izmir’de işlettiği lokalden bir önceki günün hasılatını alır ve Kordon’da gezici bir Milli Piyango bayisinin elindeki biletleri alır. Sonrasında oradan gelip geçen, muhtaç görünümlülere bu biletlerin tamamını dağıtır. Kimisine para da verir.

Vefalıdır. Yıllarca gerek karşılıklı gerek birlikte oynadığı Fenerbahçe’nin ve Galatasaray’ın savunma oyuncusu Naci Erdem’in hasta olduğunu duyar. Naci Erdem’in oturduğu Karagümrükteki bir kahvehaneye gider. Evinde rahatsız etmek istemediği hasta arkadaşına onu kahvehanede beklediği haberini gönderir. Biraz sonra gelen Naci Erdem’e hal hatır sorduktan sonra iç cebinden çıkardığı bir deste parayı, her ne kadar Erdem almak istemese de, kendisine verir. Öteki cebinde kalan paraları da kahvedeki gariban gördüğü kişilere dağıtır ve çıkar.
--spoiler--

http://www.tribundergi.com/haber/metin-olabilmek

bir beşiktaşlı olsam da metin oktay her daim gözümde büyük insandır. ruhu şad olsun. evet.
ülkemizde binlerce yerli oyuncu avrupa'nın büyük kulüplerine gidip yıllarca çok başarılı performans gösterdiği için doğru olabilecek önerme.
Ahmet çakar söylemidir.
(bkz: nasıl dikkat çekerim)
hagi' nin galatarasay' da yaşadığı başarıyı diğer kulüplerinde yaşayamaması da mı türk futbolunun fazla bilinmeyişindendi? ya hakan şükür? ya da guiza' nın fenerbahçe' de tutunamaması? bazı futbolcuların ruhu gittiği takımla uyuşmaz, bazılarının ise evi orasıdır. mesele budur. hayatı boyunca metin oktay' ın başarılarına ulaşamayacak insan beyanı.
Bir rusçocuğu söylemidir.
Aynı terbiyesizliği neşet ertaş içinde yapmıştı

Ölmüş adamlarla derdin ne rusçocuğu?
kişisel başarıları arasında dört kere istanbul profesyonel ligi gol krallığı, altı kez süper lig gol krallığı olması ile bile abartılmamış bir futbolcu olduğu aşikardır. adamlığına girmiyorum bile.


not: beşiktaşlı'yım.
bir Galatasaraylı olarak katılmaktayım. Merhum metin oktay ın tek esprisi ağları delmesi o kadar.
melo'ya efsane diyenlere fazla gelir. evet.
evet arkadaşlar. futbolun efsane isimleri arasına giren, çeşitli ecnebi memleketlerde türkiye'mizi elinden geldiğince temsil etmeye çalışan, milli takım ve galatasaray için bir kült hâline gelen, futbolun kitabını yazan, o kadar işin gücün arasında bir de filmlerde oynayarak üstün rol yeteneğini sergileyen, ancak ne yazık ki yıllarca fakirlikle boğuşan, hatta o kadar ki kendine bir taç bile alamayan, bundan mütevellit taçsız kral olarak adlandırılan metin oktay o kadar da abarttığınız kadar iyi bir futbolcu değildir.

zira kendisi, doğduğu, büyüdüğü, yetiştiği izmir'i bir beyoğlu takımına satmıştır. daha sonra bu beyoğlu takımı için karısını bile yapayalnız bırakmaktan zerre çekinmemiştir. üstelik bu da yetmezmiş gibi, "galatasaray senden daha vefalı." diyerek yaptığına bir kılıf uydurmuş, kanımızı dondurmuş, özrü kabahatinden büyük deyiminin tam olarak ne anlama geldiğini uygulamalı olarak yedi cihana göstermiştir.

ayrıca futbolda da çok yetenekli değildi kendisi. öyle ki bütün borusu galatasaray'da öterdi. bir keresinde italya takımlarından palermo takımına transfer olmaya kalkıştı, pişman oldu. palermo'da çok feci söndü. çünkü kendisi galatasaray'da abartılmıştı, palermo'da gerçek yeteneğiyle bir şey yapamadı hâliyle. pişman olduktan sonra galatasaray'a geri döndü ve abartılmaya devam etti.
öyleydi. türkiye'de taçsız kral, avrupa'da tırt forvet. defans oyuncuları bile daha fazla gol atardı.