bugün

bugün doğan bir Türk şair bu ise bir şiiri

Adıma özenenler
ah bir bilseler
kaç kaç
göçük ceset
yaşadım çürüdüm
bugünlere kadar
ben.

Metin Altıok
adını sol frame getirmek istedi canım.

"insan usul usul ölmek için gelir dünyaya.
başlar her gün biraz daha insan olmaya.
ve ölürken usul usul ne tuhaf;
aşık olur, kedi besler, isim verir eşyaya.”
Madımak'ta katledilen canlardan bir can. Bu sıcak temmuz gecesinde anısı önünde bir kere daha saygıyla eğiliyorum.

"Ömrümce kendimi hep sözde buldum;
Söz cehennemdi yanıp kavruldum.
Yeniden doğdum kendi külümden,
Ben Anka'ydım konuşuldum."
görsel
Metin altıok, yanında hasret Gültekin, önünde behçet aysan.

Elinde kırık saplı süpürge ile metin altıok'u madımak oteli'nin merdivenlerinde görmek bir insan olarak canımı hep çok sıkar.
METiN ALTIOK hakkında / ALATURKA ŞiiRLER

("Şiir Kitapları Sözlüğü"nden)

Metin Altıok, o kara yangında yitirdiğimiz o güzel insanlardan ve iyi şairlerden biriydi. 2004 yılında Adam Sanat dergisinde yayımlanan "Şiir Kitapları Sözlüğü"nün beşinci bölümünün onun "Alaturka Şiirler" kitabıyla ilgili kısmını, anısına bir selam olarak paylaşıyorum.

"Sadece ürpertiler mi,
Sevgili Edip sen öleli
Adını ne koyarsan koy,
Oteller de değişti.
Bir kenti kullanmanın
Unutuldu tüm inceliği.”

-Metin Altıok

Metin Altıok, 1993’den beri Madımak Oteli’nin merdiveninden bize bakıyor, bakmayı hep sürdürecek. Sağlığında yayımlayabildiği yedinci ve son kitabı Alaturka Şiirler, bir veda kitabı gibi ama bir veda kitabı değil, çünkü “şeriat” adına çıkarılmış yangında ölümsüzleşmeden önce sekizinci kitabı Hesap işi Şiirler’i de hazır etmişti. Alaturka Şiirler’in üç bölümünün adları şöyle: “O Zamanlar” “Fermuar” “Ölümün Sularında”. “Olsa olsa” başlıklı şiir ise, bu üç bölümün dışında, en başta yer alıyor.

Birinci bölümdeki on beş şiirin ilki “Nihavent”, sonuncusu ise “Rast” adlarını taşıyor. Her iki şiir de, Klasik Türk müziğine özgü “te ne ni, te ne na” “te ne na, te ne ni” terennümlerini nakarat olarak kullanarak, diğer on üç şiire parantez oluyorlar. Parantez, ama yapısal ya da tematik bir ‘kapanım’ değil: Bölümdeki şiirler Metin Altıok şiirinin bütün özelliklerini içeriyorlar. Evet, bir ‘Metin Altıok şiiri’ var. Daha ilk kitabıyla belirginleşmiş, oradan buradan (‘gösteri’den, ‘kuşaklar’dan, ‘arkadaşlar’dan) değil sadece kendi şiir gücünden el almış, ‘yalınlık’la ‘sıradanlık’ın başka şeyler olduğunu kanıtlayan bir şiir bu. Ritmik yapılarından kuşkulanıp dizelerdeki heceleri saydım ama yanıldığımı gördüm: Eşit sayıda heceyi gözeten gizli hececilerden değil Altıok. Böyle bir izlenim uyandırması, klasik biçime düşkünlüğüyle ve ‘stilistik’ özeniyle ilgili. Her has şair, bazen bilinçli olarak, bazen sezgisel biçimde ‘stilistik’le, yani genel dilbilim kurallarının edebiyat eserlerindeki işleyişini araştıran disiplinle uğraşan kişidir aynı zamanda, bu yine has şairlerin bir başka özelliği olan “özgünlük” aranışının da bir gereğidir. Altıok, felsefe geleneğinden geliyor, hatta şiire geç girmesine bakarak altyapısının felsefe olduğu, şiire ise sonradan yönelmiş olduğu kestirilebilir. Bu durum da onun sadece ‘üretim’ tabanında kalmayıp, ifade biçimleri üzerinde de kafa yorduğu anlamına geliyor. Hesap işi Şiirler, ondaki ‘stilistik’ bakışın biraz daha öne çıktığı şiirlerden oluşuyordu.

Altıok’un şiirinin büyüsü de burada, klasik şiirin ‘sıkı yapı’sına modern içeriği oturtabilme başarısında. Ölçüyü düzeni kollayan yapı, parlak imgelerin altında hiyerarşiye boyun eğmek zorunda kalıyor, yapıdaki ‘klasik’lik sözel alanda cephelerini yitiriyor, ‘gayri nizami’ye açılan titreşimlerle ‘racon’ kesmek zorunda kalıyor. Özellikle iki yönüyle en çok Aragon’u anımsatan bir yanı var. Birincisi ‘klasik’i iskelet olarak kullanması, ikincisi ‘empati’ye verdiği önem.

Kitabın ikinci bölümü, tek bir şiirden oluşuyor: “Fermuar”. Son yirmi yılın en güzel şiirlerinden. Anlar ile çağların diyalektiği, tarihselin bütüncülüğüyle yarın belki de unutulacak olanın uçarılığı geometrik katmanlar oluşturuyor bu şiirde. Kaledyeskopun üretebileceği rastlantısallık değil hiç biri: Arka planda hem ‘bilen’, hem ‘bildiğini bilen’ özne bizi hem tarihe, hem lirik’e çağırıyor.

Üçüncü bölümde her biri ayrı şiire konuk, Turgut Uyar, Ruhi Su, Metin Eloğlu, Orhan Peker, Edip Cansever, Celal Atik, Nusret Hızır var. Edip Cansever için söylenen şiirin adı “Memleket Oteli”. Son kıta: “Sadece ürpertiler mi, / Sevgili Edip sen öleli / Adını ne koyarsan koy, / Oteller de değişti. / Bir kenti kullanmanın / Unutuldu tüm inceliği.” Öngörüsü eksik olsun, tamamen rastlantı bu, ama yine başa döndük: Metin Altıok, 1993’den beri Madımak Oteli’nin merdiveninden bize bakıyor, bakmayı hep sürdürecek...
Sivas madımak otelinde yobazlar tarafından yakılan büyük bir şairdir.

ÖNDEYiŞ

Bedenim üşür, yüreğim sızlar.
Ah kavaklar, kavaklar...

Beni hoyrat bir makasla
Eski bir fotoğraftan oydular.

Orda kaldı yanağımın yarısı,
Kendini boşlukla tamamlar.

Omuzumda bir kesik el,
Ki durmadan kanar.

Ah kavaklar, kavaklar...
Acı düştü peşime ardımdan ıslık çalar.

Metin ALTIOK
bugün ölümünün 29 . yılıdır. saygı ile anıyoruz.
sevmeye başlayınca birini,
kendimi yıkıp yeniden kurarım.
çünkü;
bu yeni bir aşktır
ve temeldeki yerini mutlaka alacaktır.
dikkat! ..
yabancıların inşaat alanına girmesi tehlikeli ve yasaktır...

Bu şiiri hep ezberimdedir.
güncel Önemli Başlıklar