bugün

ben de soğan katıyorum. hatta anlaşılmaz bir şekilde gözlemlediğim şey yemeklere soğan katınca tadında bir güzelleşme olduğu. soğanı bol olan her yemek sanki güzel oluyor yada soğanı seviyor olabilirim tam bilemeyeceğim orasını.
Soğansız yemeğin tadı olmaz diyen insan kesiminden olduğum için bir ellerine sağlık derim.
olayın arkasında israil vardır.
Menemenin hasını yapan insandır.
Şöyle bol bol malzemeli olacaktıda yiyecektik, gerçi az önce yedim ama neyse.
Menemeni soğanlı olarak yiyecek insandır.
tamamen seçim meselesidir, soğanlı seven de vardır soğansız da, şimdi okumayacağınızı bildiğim halde konu hakkında bi yazı paylaşıyorum.

“Menemen” yemeği üzerine yaptığım araştırmalar 25 yıl öncesine kadar dayanıyor. 3. kitabım “Geçmişten Günümüze Bilinmeyen Yönleriyle Menemen-1996”yı hazırlarken o dönemde yaşı 80’in üzerinde olan kişilerden Menemen yemeği hakkında elde ettiğim bazı bilgiler vardı. Ancak, bu bilgiler ışığında güzel yemeğimizin bu ününü nasıl kazandığını tesbit etmem mümkün olmadı. Çünkü, birçok kaynak ve konuştuğum insanlar, bu yemeğimizin Osmanlı zamanından kalma bir yemek olduğunu söylüyordu. Bu durum, o dönem için bir bakıma bana da inandırıcı gelmişti. Ama kesin bilgi bulamadığım için üzerinde durmadım ve kitabımda yer vermedim.
Aradan 15 yıl geçti ve nihayet kesin bilgilere ulaştım. Son kitabım için uzun yıllardır yaptığım araştırmalar esnasında; 2009 yılında Menemen yemeğinin tarihçesini yazacak detaylara kavuştum.

Bu detaylara girmeden önce siz okurlarıma şunu vurgulamak isterim. “Menemen Yemeği” bildiğiniz gibi domates ile yapılan bir yemektir. Domates, ilk kez yetiştirildiği ABD'de, 1893 yılında bir mahkeme tarafından sebzelerle birlikte saklanıp yenildiğinden “sebze” sınıfına ayrılmıştır, fakat gerçekte meyvedir. Domatesin ilginç bir tarihi vardır. Bolivya ve Peru da yabani sarı renkli bir domates türü bulunmuş ve sonra Meksika’da yetiştirilip, Kristof Kolomb'un Amerika'yı keşfinden sonra Avrupa'ya gemilerle gönderilmiştir. italyanlar, sarı renginden ötürü onu “altın elma” olarak adlandırdı, ama çok geçmeden kırmızı türleri ortaya çıktı. Domates, Amerika'da ilk defa Thomas Jefferson tarafından yetiştirildi. Ama pek çok insan zehirli olduğuna inanarak yemeyi reddetti, ta ki 1900'e kadar. Uzun zaman önce pek çok Avrupalı için aşk elmasıydı, çünkü insanları romantik yaptığına inanılıyordu.

Türkiye’de Domates’in tarihçesine bakacak olursak, resmi kayıtlarda 1900’lü yılların başında ilk kez Adana bölgesinde bu ürünün ekiminin yapıldığı yazmaktadır. izmir’e geliş tarihi kesin bilinmemekle birlikte Ticaret ve Zahire Borsası kayıtlarından 1920’li yıllarda Domates’in izmir ve çevresinde yetiştirilmeye başlandığını söylemek mümkündür. Menemen’de Domates’in tarihçesi de izmir ile aynı yıllara rastlamaktadır. Nitekim, bu konudaki en kesin kayıt’ı bize izmir’de yayınlanan “Hizmet” gazetesi vermektedir. 25 Mayıs 1927 tarihinde yayınlanan Hizmet gazetesi’nin 3. sayfasında “Menemen’de ilk mahsul” başlığı ile verilen haberde, Menemen’de üretilen bir miktar domates ile ilgili şu bilgiler yer almaktadır:
“Menemen Kazası, tıpkı Türkiye genelinde olduğu üzere tam bir tarım bölgesidir. Öyle ki, çiftçiler ilk mahsullerine çok önem vermişler ve bu değeri değişik şekillerde göstermişlerdi. Buna Menemen’den bir örnek, Ticaret ve Zahire Borsası’nın açılış yılı olan 1927 senesinden verilebilir. Menemen’de ilk mahsul Domates, Nizamizade Kadri Efendi tarafından yetiştirilmiştir. Kadri Efendi, Taşhan’a getirdiği bir okka domatesi (1.282 gr.) müzayedeye koyarak üçyüz kuruşa Bahçıvan Hafız Mustafa Efendi’ye ihale etmiştir.” (O dönemde Taşhan, bir nevi hal binası olarak kullanılmaktadır.)
Görülüyor ki, bu bilgiler ışığında Menemen yemeğinin bir osmanlı yemeği olması mümkün değildir. Çünkü domates, Cumhuriyet sonrası Menemen’de yetiştirilmeye başlanmıştır. Bu saptamaları yaptıktan sonra, ünlü yemeğimizin nasıl bu adı aldığı konusuna yavaş yavaş giriş yapalım.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Menemen ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayalıdır. Özellikle Rum’lardan kalan verimli ve boş araziler mübadele ile Menemen’e göç etmiş Türklere paylaştırılmaya başlanmıştır. Kurulan Komisyonlar, en adil biçimde evi, arsası, arazisi bulunmayan ve yarı aç yarı tok bir vaziyette Menemen’e göç eden mübadillere ve muhacirlere yardımcı olmaya çalışmaktadır. işte bu dönemde Menemen’e göç eden toplulukların en başında Girit Türkleri gelmektedir.

Girit Türkleri, tarla ve bahçe bitkileri yetiştirme konusunda oldukça hünerli, aynı zamanda çalışkandırlar. Kısa zamanda tarımdaki açık işgücünü büyük ölçüde doldururlar. Aynı zamanda, devletin verdiği arazilerle de yetinmeyerek, yerli Menemenlilerin ve devletin işlenmeyen arazilerini de kiralayarak işlemeye başlarlar.

Ancak, Girit’li Türkler’in Menemen’e yerleştirilmesi ilk başlarda yerli Menemenlilerce pek kabul görmemiştir. Daha önce yoğun göç ile tanışmayan Menemen, birdenbire onca insanı karşısında görünce duruma pek hayırlı bakmamış, tepki göstermiştir. Ancak, devletin baskısı karşısında yapacak bir şey yoktur. ister istemez kapılarını açar. Bu dönemde sadece Girit’ten değil tüm balkan ülkelerinden de göçler başlamıştır Menemen’e. Hepsi de farklı kültürlerden gelmedir.

Zaman ilerledikçe insanlar arasında kaynaşmalar başlar. Başta da yazdığımız gibi nüfus olarak ağırlığı fazla olan Girit Türkleri, tarla ve bahçe bitkileri yanında bağcılık ve zeytincilik konusunda da tecrübelidirler. Menemen’li çiftçilerin daha fazla mahsul almaları için bildikleri farklı yöntemleri paylaşmaya başlarlar. Birçok giritli aile bağına bahçesine bakamayan ve erkek nüfusu savaşlar nedeniyle azalan Menemenlilerle yıl boyu bakım karşılığı “Ürün ortağı” olur. işte bu ortaklıklar sırasında Menemenliler, girit yemeklerini yavaş yavaş tanımaya başlar. Girit Türklerinin değişik yemek hazırlama ve pişirme usullerine tanık olurlar.
Giritli Türkler, öğle ve daha ziyade akşam yemeklerinde o dönemde Menemenlilerin bilmediği, daha doğrusu görüp de toplamadıkları bazı otları ovalardan, dağlardan toplayıp yemek yapmaktadırlar. Bu otlardan bazıları Sinavri, Radika, Arapsaçı, Gelincik, Ebe Gümeci, Şevketi Bostan, Beyaz Diken ve Hardal’dır. Giritliler, bu otları suda kaynattıktan sonra zeytinyağı ile karıştırıyor, sonra üstlerinde yumurta pişirerek yiyorlardı. Gerek Menemen Ovasındaki bağ evlerinde, gerekse kasaba içindeki diğer evlerde yumurta ile yapılan bu tür yemekler gün geçtikçe Menemenliler tarafından daha çok beğenilmeye ve yapılmaya başlandı. Zamanla da Menemenliler, bu otları kendileri toplamaya başlamıştır.

Girit Türkleri, bu otlarla yemek yapmayı aylarca rum zulmünden kaçıp saklandıkları Girit Dağları’nda öğrenmişlerdi. Şimdi Menemenlilerle paylaşıyorlardı. işte bu dönemde de Giritli Türkler, Menemenlilerin “Etli Domates” yemeği ile tanışır. Menemenliler, tencereye bolca koydukları domatesi pişirip, içine biraz patates ve et koyarak bir çeşit göveç yapıyorlardı. iki taraf arasındaki ilişkiler geliştikçe ve gidip gelmeler arttıkça “Etli Domates” de bundan nasibini aldı. Çalışkan ve tutumlu insanlar olarak bilinen Menemendeki Giritli Türkler, bu yemeğin malzemelerini değiştirerek, etin yerine yumurta, patatesin yerine de soğan koyarak “Yumurtalı Domates”i yaratırlar. (Biber sonradan yemeğin içinde yer alacaktır.)
Bu yeni yemek hem zaman açısından, hem de ekonomik açıdan bir devrim niteliğindedir. Tadı da gelen misafirlere ikram edilecek kadar güzeldir. Zaman içerisinde, domatesin ekilmeye başlandığı diğer merkezlerde de yapılmaya başlanır. Peki nasıl yayılmıştır?

1930’lu yılların başında Menemen gibi bölgedeki birçok vilayet ve kaza da Giritli Türk Göçmenler bulunmaktadır. Bu göçmenlerin büyük çoğunluğu birbiriyle ya akrabadır yada hemşehridir. işte bu vesile ile Menemen’e gidip-gelmelerde misafire sunulan yemekler arasında “Yumurtalı Domates” en çok ikram edilen yemektir. Yemeğin tadı o kadar güzeldir ki ünü giderek yayılır ve “Menemenlilerin Yemeği” diye bahis edilir. Önce Menemen ve çevresinde, yıllar içinde de Menemen dışında “Menemen Yemeği” olarak benimsenir. Maliyetinin diğer yemeklere nazaran daha ucuz ve kısa süre içinde hazırlanır olması, bu yemeğin daha tercih edilir olmasını sağlamıştır.
Menemen Yemeğinin tarihçesini araştırırken görüştüğüm Girit kökenli Menemenli Kadınlardan Kibariye Yiğitmen (94), Fethiye Çırpan (84), Mediha Akçasoy (80) ve Behice ilter (60) hep bir ağızdan ünlü yemeğimizin eskiden beri “Menemen” olarak bilindiğini belirttiler. 94 yaşındaki Kibariye Yiğitmen, çocukluğunun geçtiği 1930’lu yıllarda evlerine gelen Manisa’lı akrabalarına “Menemen” yaptıklarını, bahçelerinde de domates yetiştirdiklerini söylüyor. 84 yaşındaki Mediha Akçasoy da, ailesi ile ovada kaldıkları yıllarda “Menemen”in değişmez bir yemek olduğunu belirtiyor. Behice ilter de, 1930’lu yıllarda birçok Giritli Türk gibi dedesinin de ova işleriyle uğraştığını, bağ ve zeytin tarımının yanında domates yetiştirdiğini anlatarak, “Bize yetiştirdiği domatesleri lokantalara sattığını anlatırdı. Lokantalar da domatesleri başta Menemen olmak üzere türlü yemeklerde kullanırlarmış” dedi.

Kaynak: Oktay ÖZENGiN.
Yamyamdır, ağzının tadını bilmeyendir. Ne soğanı lan?
Menemeni soğanlı yemek isteyen insandır.
Soğansız menemen olur mu la?
mememenin yağ ve tuz dışındaki 3 bileşeni domat, biber ve yumurtadir.

işin içine soğan girerse onun adı menemen değil; yumurta yahnisi olur.
Hatalı insandır ve hatasız kul olmaz içerisine bir diş sarımsak eklerse hatasını telafi etmiş olur.
soğansız menemen perdesiz eve benzer mk.
pastırmalısı kaşarlısı sucuklu güzel olur ama soğanlısı olmaz böyle insanlardan uzak durun.
Has gariban anadolu insanidir atolyede pisirir is arkadasi ile umarsizca yemenin hazzina varir ve sogan onun icin sadece bir bahane olmakla birlikte egzotik ve cilginca bir kombinasyondur...
menemen dediğin soganlı olur. kahvaltılarda sogansız, peynirli vs güzel gitse de soganlının tadıyla yarışamaz. saygılar.
Soğansız menemen kıskanç olmayan yengeç burcu kız gibidir amk ne diyorsunuz siz?
Soğuduğunda metalik bir tat geleceğini bilmeyen insandır.
Betimleme sebebiyle güldüren tespit. Yalnız menemen soğanlı olur. Soğansız olan boş beleş yemeğe farklı bir isim bulunması gerek. misal yumurtalı kusmuk. Bence süper.
Ağzının tadını bilen insandır.

Birde gayet normal birşey yapıyordur,

Menemen soğansız olur mu lan.