bugün

vagonlar geliyorlar sallanarak.

"-Usta!.."
Alaeddin döndü kömürcü ismail'e:
"-Usta ne olacak bu harbin sonu?"
"-iyi olacak."
"-Nasıl yani?"
"-Yemekli vagonda rakı içeceğiz."
"Biz mi?"
"-Kömürü kim atacak? Kim sürecek makinayı?"
"-Onu da biz."
"-Alayı bırak usta, kim kazanacak?"
"-Biz..."

ismail hiçbir şey anlamadıysa da
üstelemedi.
Çok siyah ve çok kalın kaşlarıyla oynadı biraz
sonra: "-Ustam" dedi,
"bir sualim daha var.
şu gördüğün raylar
dolanır mı bütün dünya yüzünü?"
"-Dolanır."
"-Demek ki harp olmasa,
ama yalnız harp değil, hudutlarda sorgu sual sorulmasa,
rayların üzerine saldık mı makinayı
dünyanın bir ucundan öbür ucuna varır."
"-Deniz dedi mi durur."
"-Gemilere binersin."
-Tayyare daha iyi.
ismail güldü.
Kırıktı ön dişlerinden biri.
"-Ben tayyareye binemem usta,
anamın vasiyeti var."
"-Tayyareye binme, diye mi?"
"-Hayır
karıncayı bile incitme, diye."
Alaeddin kocaman elini vurdu
çıplak uzun ensesine ismail'in:
-Sen ne hafız oğlusun!
Zarar yok ulan,
yine de bineriz tayyareye,
adam öldürmek için değil
gökyüzünden püfür püfür
safa sürmek için...
şimdi sen hele
ateşi bir süngüle."
Nazım Hikmet in, bende 2 cilt halinde bulunan, harika eserler barındıran şiir kitabıdır.
--spoiler--
tanya
senin memleketini sevdiğin kadar
bende seviyorum memlektimi.

seni astılar memleketini sevdiğin için,
ben memlektimi sevdiğim için hapisteyim.
ama ben yaşıyorum,
ama sen öldün.
sen çoktan dünyada yoksun,
zaten ne kadar az kaldın orda:
18 senecik.
doyamadın güneşin sıcaklığına bile.
--spoiler--
haca sıcak.
havada pırıltılar yükseliyor döne döne.
bir ağaç.
bir elma ağacı.
ağacı döndü ivan.
ağaç dile geldi: "-ivan beni bırakıp nereye ivan?" dedi.
bir ölü.
bir kız çocuğu ölüsü.
al entarisi ak benekli.
çıplak bacakları çöp gibi ince, dal gibi uzun.
ivan eğildi.
okşadı saçlarını ölü çocuğun.
saçlar dile geldi: "-ivan beni bırakıp nereye ivan?" dedi.
ve ivan kendi kendine soruyor:
"-nereye, nereye, nereye?"
nerede duracağız? nerede, nasıl, ne zaman?
kin duymayı öğrendi ivan vahşi fakat cana yakın şarkı öğrenir gibi..
Hatunun biri whatsapp'tan mesaj atıyor canım benim napıosun.çok özledim seni.
Şimdi ben hangi birini düzelteyim kardeşim?
1. Soru cümlesinden sonra soru işareti konur.
2. Cümle bittikten sonra büyük harfle başlanır.
3. "Napıosun" diye değil ne yapıyorsun? diye yazılır.
4. "Özlemek" ile " azmak arasında derin farklar vardır. Hatırlatılır.
5. Herşeyi geçtik mesaj doğru telefon numarasına ve doğru insana atılır.!

Tamam anladık EDEP yok KÜLTÜR zaten yok. iyi ama akıl damı yok?
Yazmayı bilmez sormayı bilmez telefon kullanmayı zaten beceremez düşünme eylemi doğuştan kayıp ama üreme iç güdüsü maşallah yerinde.
Yeni yılı süslediği çam ağacının altında çiğ köfte yoğurarak kutlayan insanların da olduğu manzaralardır. Ahahahahahaha
(bkz: Cizre)

görsel

"duydunuz:muhakkak
düşündünüz:belki
anladınız:zannetmem
ne olacak hem,
anlasanız da unutacaksanız.
bir andı, geldi geçti,
yahut geçmek üzeredir.
geçmese de alışılır.
alışıldı mı, mesele yok.
alışkanlık getirir eski yerine
hiçbirşey duymamış, düşünmemiş,
anlamamış olmanın rahatlığını.
ilk seferine göre belki miskin bir rahatlık,
rahatlık fakat"
görsel
Kitabı çok güzel olan her şeyin tiyatro oyunu da güzel olmayabiliyormuş. Tiyatro oyununun beklentimi karşılamadığını söyleyebilirim.
Oyundan çıktıktan sonra kafamda sürekli tekrarlanan şu cümleler dönüyordu yalnızca.
--spoiler--
Sepetler ve heybeler
merdivenlerden inip
merdivenleri çıkıp
merdivenlerde duruyorlar
--spoiler--
görsel
nazım hikmet'in 5 kitaptan oluşan ve osmanlı'nın son döneminden 1950'li yıllara kadar genç türkiye'nin röntgenini çektiği kitap.

bir eser ancak bu kadar gerçekçi ve vurucu olabilir. hele kitabın bir yerinde bir doğum sahnesi var ki okurken kanımın çekildiğini hissettim.

detay diyip de görmezden geldiğimiz hemen hemen her şeyi önemsemiş şair. özellikle bazı satırlar varlık felsefecilerine taş çıkarır nitelikte.

1.kitap, haydarpaşa'dan kalkan ve içerisinde senin benim gibi insanlar olan katar. 

2.kitap, yine haydarpaşa'dan kalkan ve içerisinde savaş vurguncuları olan kodomanlar.

3.kitap tren, anadolu ve ankara...

4. ve 5. kitap ise hapishane merkezli bir anadolu röntgeni.

son söz olarak nazım hikmet bu kitabında türkçe ile dans ederek bir dönemin zorluklarını unutmamız için beynimize mıhlıyor.
bu seri okunmadan ülkemizin insanı üzerine söz edilemez.