bugün
- icardi190541
- yazarların 2010lu yıllarda en sevdiği 3 yıl22
- şeriate göre lgbt'nin hükmü14
- bir sözlük kızını sahiplenmek17
- dedikodu yok mu dedikodu diyen kadın yazar10
- ab'ye girmek için tüm tavizleri vermeliyiz12
- hollanda da ineğe hallenen gurbetçi16
- en iyi çikolatalı gofret markası14
- icardi1905 silik olsun kampanyası14
- kastamonu da kafasına ampul takıran akp'li genç16
- iftara sözlük yazarı alsanız menü tavsiyesi11
- iftara davet edilecek sözlük yazarları24
- heykele tecavüz eden adam10
- hazreti meryem olduğunu iddia eden kadın34
- 2024 yerel seçimleri15
- kendisini otorite sanan yazarlar9
- ideal erkek fiziği anketi33
- emekliler ek iş yapsınlar diyen mhp'li vekil23
- dinsiz olmakla övünen yavşak13
- manyak olmaya karar verdim21
- kadınlar beni neden hep reddediyor14
- laftan anlamaz sözlük yazarları8
- kuresel ikinma'nın artık eskisi kadar yazmaması9
- et fiyatlarının insanları çıldırtmıyor oluşu8
- karabük11
- akp'ye oy vermeyen emekli şerefsizdir23
- pompanın en cok döndüğü 5 üniversite10
- osideusu kıskanan yazarlar10
- turgut altınok11
- ideal kadın vücudu anketi16
- imamoğlu'nun kirli rant ağı deşifre oldu9
- anın görüntüsü8
- 26 mart 2024 cübbeli ahmet'in kalp krizi geçirmesi20
- rockefeller ailesi vs rothschild ailesi12
- akape seçmeni8
- mental bozuluğu olan yazarlar sıralı tam liste21
- bir sözlük erkeğini öpmek10
- pazarda yerden sebze toplayan emekli15
- tuborg10
- sahurdayız uludağ sözlük14
- her sabah güler yüzle uyanan insan16
- kafanın içindeki sürekli konuşan ses16
- tedavisi bulunamayan hastalıklar15
- dondurmalı irmik helvası9
- belediye başkan adayıyla tokalaşmak10
- tarafıma az önce gelen moral bozucu mesaj8
- evlenirseniz çocuk yapar mısınız9
- güzel bir kıza iltifat etmek17
- oyumuzu neye göre veriyoruz14
- taliban dış işleri bakanlığı ofisi fotoğrafı11
ülke tv deki meksika sınırı programından bir manzara, bir gercek, modernizmin ötesinden bir an.
O bir çocuk.. Renklerin nasıl bir şey olduğunu asla anlatamayacağınız bir çocuk..
Dünyaya kapalı, Hakikate açık..
Her gün oynadığımız bu oyuna bir an bile olsa ara verip, bizi içimizde kaybettiğimiz o coşkuyla buluşturan insan: Selman.
Karanlık dünyamızı aydınlatan, cennetin rengini arayan çocuk..
Gözlerinin karanlığıyla yüreğinin aydınlık kapılarını açan çocuk..
Cennetten aramıza gönderilmiş güzel çocuk..
ilk geçen hafta Meksika Sınırında izlemek nasip oldu Selmanı. Gzöyaşlarımızı tutamadık, Selman konuştukça yüreğimiz çarpmaya başladı..
Selmanı dinledikçe aynanın karşısına geçtik, hâlimizi sorguladık..
Kimliğimizin, tasavvurumuzun, isteklerimizin ve hatta hislerimizin bile tepeden belirlendiği bir çağda yaşıyoruz.
Modernleştiğimiz her dakika..değerlerimiz fiyatlara dönüşüyor. Kentleştikçe anlamsızlaşıyoruz.
Adına daire-apartman denilen modern istifhanelerde yaşıyor ve diğer günü bekliyoruz.
Metrobüsler, tramvaylar, vapurlar, otobüsler bizi gönüllü hapishanelerimize taşıyor.
Bütün bu hengâmede hissizleşiyor ve değersizleşiyoruz.
En önemlisi Modernizmin her şeyi görselliğe indirgediği bir çağda yaşıyoruz.
Gördüklerimizi biliyor, görünebilene güveniyor, görüp eğlenmekle yetiniyor, gördüklerimizi yaşıyor ve sadece gördüklerimize inanıyor ve inandırılıyoruz.
Ahh Selman,
Bizlere yüreğinin aydınlık kapılarını açıyorsun,
Elinde oyuncak gibi değneğiyle, bizlerin göremediğini görüyorsun..
Ne kadar anlatırsa anlatsın hâl ve kâl diliyle, bizim maneviyata kör duyularımız orayı nasıl idrak etsin, nasıl anlasın Selman!
Yüzümüze, yüreğimize bulaştırdığımız kiri görme Selman..
Görmeyen kim? Selman mı, bizler mi
Bir Şiirimle bitiriyorum yazıyı:
Cam kırıkları ve sessiz çöpler
Ilık bir uyku kadar fark edilmeden boşalan çerçeveler
Ağlamak alnımıza yazılmış doğarken
Gülmeyi sonradan öğrenmişiz, büyük bir iştahla..
Bakkaldan her aldığımız ekmeğin
Başını kopartıp eve götürdüğümüz kadar eksik vicdanımız
Üzeri ekmek kırıntılarıyla örtülen mezardaydı
Üzeri örtülemeyen yalanlardaydı hayatımız..
Bir can daha bağışlayalım, sahtekârlık burada zaten
Haydi, köpüklere bakan güruhlarla övünelim
Bir yalan daha söyleyelim yüzümüz kızarmadan
Bir kez daha ölümden kaçalım öyleyse, ölmeden önce..
Yunus Emre Tozal
O bir çocuk.. Renklerin nasıl bir şey olduğunu asla anlatamayacağınız bir çocuk..
Dünyaya kapalı, Hakikate açık..
Her gün oynadığımız bu oyuna bir an bile olsa ara verip, bizi içimizde kaybettiğimiz o coşkuyla buluşturan insan: Selman.
Karanlık dünyamızı aydınlatan, cennetin rengini arayan çocuk..
Gözlerinin karanlığıyla yüreğinin aydınlık kapılarını açan çocuk..
Cennetten aramıza gönderilmiş güzel çocuk..
ilk geçen hafta Meksika Sınırında izlemek nasip oldu Selmanı. Gzöyaşlarımızı tutamadık, Selman konuştukça yüreğimiz çarpmaya başladı..
Selmanı dinledikçe aynanın karşısına geçtik, hâlimizi sorguladık..
Kimliğimizin, tasavvurumuzun, isteklerimizin ve hatta hislerimizin bile tepeden belirlendiği bir çağda yaşıyoruz.
Modernleştiğimiz her dakika..değerlerimiz fiyatlara dönüşüyor. Kentleştikçe anlamsızlaşıyoruz.
Adına daire-apartman denilen modern istifhanelerde yaşıyor ve diğer günü bekliyoruz.
Metrobüsler, tramvaylar, vapurlar, otobüsler bizi gönüllü hapishanelerimize taşıyor.
Bütün bu hengâmede hissizleşiyor ve değersizleşiyoruz.
En önemlisi Modernizmin her şeyi görselliğe indirgediği bir çağda yaşıyoruz.
Gördüklerimizi biliyor, görünebilene güveniyor, görüp eğlenmekle yetiniyor, gördüklerimizi yaşıyor ve sadece gördüklerimize inanıyor ve inandırılıyoruz.
Ahh Selman,
Bizlere yüreğinin aydınlık kapılarını açıyorsun,
Elinde oyuncak gibi değneğiyle, bizlerin göremediğini görüyorsun..
Ne kadar anlatırsa anlatsın hâl ve kâl diliyle, bizim maneviyata kör duyularımız orayı nasıl idrak etsin, nasıl anlasın Selman!
Yüzümüze, yüreğimize bulaştırdığımız kiri görme Selman..
Görmeyen kim? Selman mı, bizler mi
Bir Şiirimle bitiriyorum yazıyı:
Cam kırıkları ve sessiz çöpler
Ilık bir uyku kadar fark edilmeden boşalan çerçeveler
Ağlamak alnımıza yazılmış doğarken
Gülmeyi sonradan öğrenmişiz, büyük bir iştahla..
Bakkaldan her aldığımız ekmeğin
Başını kopartıp eve götürdüğümüz kadar eksik vicdanımız
Üzeri ekmek kırıntılarıyla örtülen mezardaydı
Üzeri örtülemeyen yalanlardaydı hayatımız..
Bir can daha bağışlayalım, sahtekârlık burada zaten
Haydi, köpüklere bakan güruhlarla övünelim
Bir yalan daha söyleyelim yüzümüz kızarmadan
Bir kez daha ölümden kaçalım öyleyse, ölmeden önce..
Yunus Emre Tozal
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar