bugün

Samsun 19 Mayıs Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Başkanıdır.

kuran-ı kerim'i, hurafeler ile unutturan yobazlara karşı mükemmel bir dille anlatmaktadır.

allah razı olsun.
soyadı gibi çok okumuş profösör olmuş insandır.
karadenizli (ve karadenizliliğiyle övünen), samimi (gayet candan konuşan), bilgili ( bunu izah etmeyelim) bir abimizdir. dini hz. isanın zuhuruyla mehdinin gelmesi meselesine indirgeyenlerin hiç hoşuna gitmeyen, hatta milletin dinini bozmakla itham ettikleri bir ilim adamıdır. Allah (cc) gönlüne göre versin.
Merak ettiginiz herhangi bir seyi sordugunuzda, dolandirmadan cevap veren, net, bilgili, saygideger bir ogretim gorevlisidir. Sizi gereksiz bilgiler havuzunda bogmaz, dar kaliplara sokmaz, anlamaniza yardimci olur. Hep konussun.
Herhalde kendisini anlatmak için en uygun ifade “Yürüyen Kur’an”dır. Bu ifade size abartılı gelmişse Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tefsir Anabilim Dalı Hocası Prof. Dr. Mehmet Okuyan ile karşılaşmamışsınız demektir. ilk olarak Hilal TV’de Ramazan ayında iftar programı sunarken denk geldim. Ondan sonra da ekrana çıktığında neredeyse kaçırmıyorum. Sanki Kur’an’ı içinde yaşatıyor gibi bir izlenim veriyor size. istediği ayeti saniyeler içerisinde hemen bulabilmesi eğer sizin için ayırt edici bir özellik değilse adının önünde profesör yazan birçok ilahiyatçının sureleri bile o derece kolay bulamadığına şahit olmamışsınız demektir. Halka önderlik yapması gerektiği halde bir devlet memuru olmanın üstünde bir kendine bir vazife addetmekten çekinen, cemaati namaz vakitleri dışında görmeye tahammül gösteremeyen, ezbere bildiği Kur’an sayfaları onu geçmeyen yüzlerce imamdan hiç bahsetmiyorum bile.

Kur’an okumaya başladıktan sonra O'nu elimizden hiç düşürmesek en kötü ihtimal, en zayıf hafızalımız bile otuzlu yaşlarda Kitabın içindeki her şeyi, hangi kelimelerin nerede geçtiğini, nerelerde neden bahsedildiğini öğrenebiliriz sanırım. Ama nasıl oluyorsa 600 sayfalık bir Kitabı baştan sona bütün ömrümüz boyunca en fazla bir bilemediniz iki defa okuyoruz. Burada kastettiğim okumanın Türkçe meali olduğunu muhakkak anlamışsınızdır. Zira Arapçasını hatmetmekte üstümüze yok. Yani her gün 10 sayfa okusak ki bu bizim en fazla bir saatimizi alır iki ay gibi kısa bir zamanda baştan sona okumuş oluruz bu kitabı. Senede 6 defa okuyacağımız bir kitabın kıyısında köşesinde ne olduğunu öğrenmemiz için iki sene yetecektir aslında bize. Yani bu hesabım size siyasetçileri hatırlatmış olabilir ama varmak istediğim nokta şu: Bir Mehmet Okuyan olabilmek aslında çok zor değilken memlekette Mehmet Okuyan gibi kimselerin sayısının azlığı meselesi. Mehmet Okuyan’ı dinlerken Kur’an’ın engin okyanusuna dalıp inci mercan topladığınız hissine kapıldığınız doğru. Ama aynı zamanda her seferinde ben neden onun gibi olamıyorum pişmanlığını da iliklerinize kadar hissediyorsunuz.

Popüler olmanın çekiciliğine kapıldığı, şöhretin etkisini insanlara yavaş yavaş hissettirdiği, hadislere olan mesafeli duruşu gibi durumlar sizi rahatsız edebilir. Ancak bütün bu ve bunun gibi kimi haklı kimi insafsızca yapılan bütün eleştiriler bize asıl mevzuyu unutturmamalı. Başucu kitabı kavramını sözlerde bırakmayıp buna hayat veren, avucunun içi gibi bu eseri bilen, her türlü kayboluşlarda bunu kendine fener yapabildiğini bizlere gösteren birisinin bize vermesi gereken şeyler, acımasızca eleştirilerin arasında kaybolup gitmemeli.

Ben kendi payıma Mehmet Okuyan’ı tanıdıktan ve onun dinledikten sonra şu hisseleri çıkardım:

yazının devamı: http://www.genchacilar.or...ageID=KoseDetay&id=67
mustafa islamoglu ile beraber hilal tv de iftar prorgramı düzenleyen Samsun 19 Mayıs Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Başkanıdır.
Türkiye'nin ve islam dünyasının ihtiyacı olan tam gerektiği gibi bir ilahiyatçı.
arapçaya ve kur'an'a ziyadesiyle hakim olan müfessir, ilim sahibi güzel insan.
hitabeti kuvvetlidir aynı zamanda.
Kuran konusunda google'dan daha hızlı cevap veren saygıdeğer profesör. Sorduğunuz sorulara tamamen Kuran'ı Kerim ile net cevap verir hitabet gücüye birlikte kafanızdaki tüm karışıklığı giderir.
mustafa islamoğlu le dirsek temasındadır. istanbul'da olduğu zamanlarda, akabe vakfı'nda cuma namazı kıldırıp, hutbe verir.
Adını buralarda görünce tekrar mutlu oldum. Bi üst entryde çok da güzel özetlemiş arkadaş "Kur-an konusunda google'dan daha hızlı cevap veren saygıdeğer profesör" diye. Ömrünü Kur-an'a adamış, kendisini Kur-an talebesi diye tanımlayan Türkiye'de zor bulunur kıymetli Kur-an dostu.
artıları
+ bir bilgisayar programı kadar kur'ana hakim olması, çok hızlı şekilde kuran içinde zihninde arama yapabilmesi.
+ marjinal görünmeyen halka çok yakın dış görünüşüyle, konuşma üslubu ve davranışlarıyla kendisini dinleyecek olanlarda önyargı oluşturmaması.
+ tarihteki önemli "müfessirler" ve yorumları hakkında ciddi derecede bilgiye sahip olması.(bu aslında hem artı hem eksi olarak düşünülebilir, çoğu zaman okuyan hoca kendi yorumlarından çok, bu müfessirlerden öğrendiklerini aktarıyor)
+ arapça gramerine hakim olması

eksileri
- geleneksel(atalardan öğrenmeye dayalı)islam kültürü içinde yetişmiş olması sebebiyle, bazı kemikleşmiş konularda(erkeklerin sünnet olması,mezhepler vs.)bu kültürün dışından tam olarak objektif bir bakışla yorum yapamaması(bknz.Öteki Gündem programı/19 Ekim 2014) (tabii hocanın hakkını yemeyelim bir başka kemikleşmiş "kabir azabı" mevzuunda başı dik durmaktadır.)
- kuran yorumlarında bazen mecazı anlatımları gözardı ediyor. örneğin kuranda cennette "meyve var" yazıyorsa kesinlikle o meyve orada olacaktır şeklinde yorumluyor, belki de insan beyninin düşünme kapasitesini aşan bir ödülün benzetmeyle anlatılabileceğini gözardı ediyor.

özetle; mehmet okuyan hoca kuran'ı anlamak isteyenlerin ciddi şekilde faydalanabileceği kaynaklardandır, iyi ki vardır...
Balı yemeyen (kur'anı) şeker pancarını (diğer kitapları) tatlı sanır diyerek napmam gerektiğini beynime kazıyan insan. büyük bir değer.
her soruya kur'an ışığında cevap veren, asıl okunması gerekeni okuyan, hikayecilikten uzak, trabzonluluğuyla ön planda olan.* , hemşerilerin en hemşerisi, akıl ve ilim sahibi güzel bir adamdır.
Cahil kabasoftanin tekidir. Kuran der ama kurandan da haberi yyoktur. Şimdi konusturmayin beni...

(bkz: bu şıh denen gavatin kitabdan da haberi yok)
arap mitolojisinin yetkin ismi.
kendisi şu an trt1 canlı yayın konuğudur.
Zeka küpü hikaye değil gerçekleri anlatan ilahiyatçı hocamız.
An itibariyle tv8 deki sahur programında sunucuları bilgisiyle döven, kuran ehli din alimi.
Mustafa islamoğlu yolunda adım adım ilerleyen salt kura'an-ı kerimden bilgiler vererek ayetçilerin lideri olarak kabul gören bir şahıstır. itibar edilesi değildir.
Ülkemizde özellikle son yıllarda dine yöneliş hızla artıyor. Bu birçok müslümana göre güzel bişey.

O müslümanlar durumu göremiyolar. Çünkü popüler kültürün yarattığı değer yargılarıyla dine yönelen gençler maalesef popüler kültürün bir çöplüğü olarak kalıcaklar...

Biz gibi modernleşme mağduru ve kafası karışık ülkelerde bu durumu anlatmak çok zor. Büyük ihtimal mehmet okuyan hakkında attığım bu girişi bu hocanın fanları, yada sevmeyenleri artımı atsam eksimi atsam karar vermek için okuyodur. Neyse onları yormayayım okuyana geleyim...

mehmet okuyan gibi şahıslar aslında hizipçilikten beslenen şahıslardır. Bu adamlar kendilerine bir düşman yaratmadan ortaya bişey koyamazlar. Çünkü ortaya koyacakları hiçbir yeni şey yok.

kurancılık akımı içinde yeşeren bütün düşünceler bunun üzerine bina edilir. düşmanlık beslenecek şeyi bulurlar. Bu şey kimsenin umursamadığı geçmiştir...
Yanlış anlaşılmasın kuran asrın idrakine söyletilmeli. Yani kuranın her zamana özellikle bu zamana verdiği bir mesaj olmalı. Yani geçmişten gayrı.

Problem modernleşme yani geçmişten kopmanın fikri düşüncelerini kurana dayamakta!!!..

Bilimsel keşifleri, parlatılan siyasi ve ideolojik eğilimleri, modernist entelektüel fikirleri kurana dayamak yanlış olduğu kadar yanıltıcıdır.

Birçok insan bu yanıltıcı cazibeye kapılıyor. Örneğin evrenin genişlemesini bir ifadeden çok rahatlıkla kurana dayayan zihniyet, hırsızın elinin kesilmesi ayetini gizliyor ve çarpıtıyor... Kadını dövün ayetini çarpıtıyor...

Bu adamların kafalarındaki problem batılıların doğu karşısında güçlü olmasıdır. Bu yüzden geçmişe takıktırlar. Geçmişe takık oldukları için bu adamlardan bazıları Sünnileri müşrik ilan ederler bunu söylerken batılı hoşgörü pıtırcığı olmak için hristiyanlarda cennete gidecek diyebilirler.
Yani müslümanların neredeyse tamamı cehennemlikken hristiyanlar cennetlik olur.

Embriyo denir bir ayetteki ifadeye, evrim teorisi kurana uygun hale getirilir, zorlama mucizeler uydurulur duruma göre, birisi sosyalizmi dayar, ötekisi liberalizmi dayar, mehmet okuyanda mezhepsizliği dayar.
Dayamalar giderek arttığı için eski mealler ve tefsirlerdeki tüm ifadeler bunlar hadis, uydurma denilerek kurtulunur.

Ve devam batıya ve popüler kültüre ait ne varsa kuranda kendine yol bulur.
Kuranın ontolojik ve epistemolojik tüm değerleri tahrif edilerek yok edilir. Daha sonrada binyıllık bir ilim sahası uydurmacılıkla suçlanır halbuki uydurucular kendileridir.

Putları yıkıyoruz, şirkliği ve hurafeleri kaldırıyoruz diyerek Allahın kelamını ucuz sloganların esiri haline getirdiler. Kurandan çıkmış fıkhı, kelamı, tasavvufu şirkle itham etmeyide o körcahillikle ele aldıkları kurandan çıkardılar.
Fıkıh yani hukuk silindi, kelam yani felsefe silindi, tasavvuf yani irfan silindi....

Geriyede slogan müslümanlığı bırakıldı. inanın bana bu adamların verdiği zararı kimse vermiyor sizin dininize dindar karındaşlarım...

Ve bir alıntıyla bu mesajımı bitireyim;

müslümanların sorunları sanıldığından daha fazla derinlerde. Bu sorunları aşmak için üç özelliğe birden sahip olunması gerekir: siyaset, samimiyet, cehd.
Tek başına cehd kapının içeriden açılmasını engelleyemez.
Tek başına samimiyet başka kapıların açılmasını sağlayamaz.
Tek başına siyaset ise sizi komik duruma düşürür.
Üçü birden olursa ne mi olur?
Elbette tarih tekerrür eder.
(bkz: mustafa islamoğlu) ile dünürdür aynı zamanda.
"kertenkeleyi bir vuruşta öldürene yüz sevap, iki vuruşta öldürene elli sevap." diye sevap çetelesi tutan hadis ve tasavvuf dini mensubu şarlatan (bkz: cübbeli ahmet hoca) tarafından eleştirilmesi yolunun doğruluğunu gösterir.
nasih mensuhu inkar eden, tarikatlere hakaretler savuran, murtedin katli yoktur diyen, yanında sakal sünnet değildir diyen caner taslaman felsefecisine bir şey soylemeyerek sakalin sünnet olmadığını kabul eden (sükut ikrardandir), mezheplere paket program diyen caner salatasina bir şey demeyerek kabul eden, arapcaya hiçte hakim olmayan, sadece armut gibi bakara bilmem kaç, ali imran bilmem şu diye ezber yapmış sapık hoca müsveddesidir. mustafa islamoglu ve caner taslamanla kankadir.
Kendisi slogan müslümanıdır. Çok güzel slogan atıyor Kur'an müslümanlığı diye...
Ama sonrasını getiremiyor işte. Sonra sığ bir şekilde oldukça yüzeysel geleneğe sataşıyor.

Tamam da abicim sen geleneğe sataşmadan ortaya bir şey koyabiliyor musun?

kabir azabı gibi geyik muhabbeti üzerinden tartışma çıkartmanın (hem de defalarca) kime ne yararı var?
Lan zaten gidince görecez var mı , yok mu?

Madem Kur'an müslümanıyım diyorsun ortaya Kurandan çıkardığın irfani ve derinlikli düşüncelerini paylaş!

Ama yok sen sadece kadını dövünü yumuşatayım, hırsızın elinin kesilmesini çizin yapayım gibi saçmalıklarla kur'anı bozuyorsun!

Hem de niyetin tribünlere oynamak! yani dini konuları bilmeyen nsanlara hoş şeyler söyleyerek kandırmakta öyle olmuyor işte...

Kurancılık hakkında ayrıntılı bilgi;
http://populerkulturcoplu...nlg-ve-neo-selefilik.html
Cok iyi arapca bilen ve bu sayede kurani cok iyi tefsir edip hadislerle harmanlayan kisacasi en iyisini yapmaya adayan insan .
güncel Önemli Başlıklar